Bir Garip Orhan Veli

Bir Garip Orhan Veli
  • 1
    0
    0
    0
  • ''Baka kalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize dünya güzel Serde erkeklik var, ağlayamam.'' Garip akımının öncülerinden olan Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914 yılında Beykoz’da dünyaya geldi. Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir’de geçti. Galatasaray Lisesi'nde yatılı okuyan Orhan Veli 1925 yılında dördüncü sınıf sonunda yatılı okuldan alınarak, Ankara’ya taşındı. Orada Gazi İlkokulu'na yazılmıştı ancak bir sene sonra şimdiki adıyla Ankara Atatürk Lisesi’ne yatılı olarak girdi. Çocukluğunda sağlık problemleri yaşayan Kanık, beş yaşında yanma tehlikesi geçirmiş, uzun süre tedavi görmüştü. Şair dokuz yaşında ise kızamık ve kızıl hastalığına tutuldu. İlkokul yıllarından itibaren edebiyata olan ilgisi, o dönemlerde Çocuk Dünyası isimli dergi ile tanışmasıyla daha da arttı. Ortaokul yedinci sınıfta Oktay Rıfat Horozcu ile tanıştı. Birkaç yıl sonra da bir müsamere sırasında bir halk evinde Melih Cevdet Anday ile arkadaş oldu. Lisede edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar idi. Tanpınar, Kanık’a eğitim verdiği sürece ona öğütler vererek onu yönlendirdi. Şair o dönemlerde tanıştığı Oktay Rıfat ve Melih Cevdet ile birlikte Sesimiz adlı dergiyi çıkardı. Sanatçının bu yılları aruz veznini, kurallarını, ahengini kavradığı ve ilk şiirini yazdığı dönem oldu. 1932 yılında liseden mezun olan Orhan Veli, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni kazandı. Fakat okulunu tamamlamayan Kanık, 1935 yılında üniversite hayatını yarıda bıraktı. O dönemde Ankara’ya geri döndü. Eski arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet ile tekrar bir araya gelip benzer tarzlarda şiirler yazmaya başladı. 1936 yılında ''Varlık'' dergisinde Orhan Veli’nin Oaristys, Ebabil, Eldorado, Düşüncelerimin Başucunda adlı şiirleri yayımlandı. 1936-1942 yılları arasında ''Varlık'' dergisi haricinde İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılâpçı dergilerinde şiir ve yazıları yayımlandı. Şiir şekli ve içeriği dolayısıyla hece şairi olarak kabul edildi. 1941 yılında ise Garip seçkisi yayımlandı. Kitabın içindeki şiirler kadar ses getiren önsözünü de Orhan Veli kaleme aldı. Aynı zamanda bu kitap Garip akımının da başlangıcı oldu. Bu üç arkadaş kendilerinden önce gelen hececilerin ve Ahmet Haşim’in şiirleriyle, Nazım Hikmet’in toplumcu gerçekçi şiirlerini reddettiler. Şimdi kendi kaleminden kısaca Orhan Veli’yi tanıyalım: ''1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat'ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum, hiç evlenmedim, şimdi askerim.’’ Ankara’da Ptt Umum Müdürlüğü, Telgraf İşleri Reisliği, Milletlerarası Nizamlar bürosunda çalışan Orhan Veli, bu görevinden askerlik sebebiyle 1942 senesinde ayrıldı. Askerlik döneminde sadece altı şiiri yayımlandı. 1945 yılında ise teğmen rütbesi ile terhis oldu. Birçok esere imzasını atan ve başarılar elde eden şair, birkaç arkadaşıyla bir araya gelerek 1948 yılı sonunda bir dergi çıkartmaya karar verdi. ''Yaprak'' dergisi on beş günde bir yayımlanıyordu. Maddi zorluklar nedeniyle o dönemde paltosunu satmak zorunda kalan Kanık, derginin son sayısını çıkartabilmek için de Abidin Dino’nun kendisine hediye ettiği resimleri elden çıkarttı. 1950’ye kadar yirmi sekiz sayı yayımlandı. Ölümü… ''Yaprak'' dergisinin kapanmasının ardından İstanbul’a geri döndü. Aynı yıl 10 Kasım’da bir haftalığına geldiği Ankara’da belediyenin kazdığı çukura düştü ve başından yaralandı. Bir iki gün sonra İstanbul’a tekrar döndü. 14 Kasım’da arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren Kanık, hastaneye kaldırıldı. Beyninde damar patlamış, nedeni ise doktor tarafından anlaşılmamıştı. Şaire alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulanmış, Ancak Orhan Veli beyin kanaması geçirmişti. Komaya giren Kanık, gece saat 23:20’de hayata gözlerini yumdu. Lisede edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar, Kanık’ı hastanede ziyaret eder, bu olayı da şu sözlerle dile getirir; ''Daha orda mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan’ı Cerrahpaşa Hastanesi’nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakaladığı dünyamızı yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutmam. Şiirlerimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.’’ Biz de şairimizi saygıyla, özlemle anıyoruz. Küçük dörtlük ile onun şiiriyle veda edelim; Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın!

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.