Cemal Süreya'nın Mutlaka Okunması Gereken 10 Şiiri

Cemal Süreya'nın Mutlaka Okunması Gereken 10 Şiiri
  • 48
    0
    0
    0
  • Modernist şiir akımı İkinci Yeni’nin en önemli isimlerinden olan Cemal Süreya, hayatı boyunca sayısız şiir kaleme almıştır. Şiir dışındaki çevirileri ve eserleriyle de Türk Edebiyatı'nda çok önemli bir yer kaplamaktadır. Bugün sizler için Cemal Süreya’nın en güzel, kısa, dostluk ve aşk içeren 10 şiirini derledik.

    10. İki Kalp

    İki kalp arasında en kısa yol:

    Birbirine uzanmış ve zaman zaman

    Ancak parmak uçlarıyla değebilen

    İki kol.

     

    Merdivenlerin oraya koşuyorum,

    Beklemek gövde gösterisi zamanın;

    Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,

    Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

     

    Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar

    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    9. Sevgilim Bir Günün

    Sevgilim, bir günün ortası şimdi
    Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
    Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
    Uzat bana uzat ellerini
    İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
    İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
    Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

    Ben seni düşünüyorum seni
    Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
    Kalbim diyorum kalbim
    Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
    Aşkı anılar besliyor düşler kadar
    Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
    Sevgi eskidikçe sevgi.

    Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
    Çoluğumuz çocuğumuz
    Binalar yan yana yükselip gidiyor
    Vapurların ağzı köpük içinde
    Uzaklarda ne kapılar açılıyor
    Tirenin biri bir istasyona varıyor
    Ordan çıkıyor biri.

    Her şey biliyor her şey
    Sen biliyor musun bakalım
    Seni nice sevdiğimi?
    Üstüne titrediğimi?

    Geldiğimi?
    Gittiğimi

    Hadi!

    8. Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm

    Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
    Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
    Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda
    Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
    Verdi mi adama her şeylerini verirler
    Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
    Porsuk nehrinin geçtiği

    Kızılırmak parça parça olasın
    Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
    Taş toprak arasında türküler arasında
    Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
    Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
    Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

    Dicle kıyılarına tiren varınca
    Büyük bir gökyüzü git allahım git
    Genel olarak önce kaşları görünür
    Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
    Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
    Gül kurusu

    Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
    Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
    Ödevleri  yenilmek olan hep
    Bıçakla kemik arasında
    Susmakla ağlamak arasında
    Yenilmek
    Kadınlar

    7. Üstü Kalsın

    Ölüyorum tanrım

    Bu da oldu işte.

     

    Her ölüm erken ölümdür

    Biliyorum tanrım.

    Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

    Fena değildir...

    Üstü kalsın...

    6. Eski Kadınlar

    Baktık çıldırmak işten değil
    Söndürüp attık cigaramızı
    Baktık olacak gibi değil
    Bir adam düşündük camların arkasında
    Baktık beyaz pardesülü burunlu
    Bir adam birdenbire peydahlandı
    Kaptığımız gibi şapkamızı eski
    O eski kadınları bilirsiniz
    Keder basınca bilhassa hatırlanan
    Sokaklarda yaşanmış veya evde
    Karanlığın ortalık yerinde beyaz
    Ve sevgili olan enine boyuna

    Baktık olacak gibi değil
    Kaptık şapkamızı dışarı çıktık
    Ama gel ki kazın ayağı öyle değil
    Baktık değişen bir şey yok ortalıkta
    İki kişi bezik oynuyordu veya tavla
    Birinin zavallı olduğunu gördük
    O zavallı kadınları bilirsiniz
    Sevildimi pekalâ sevilebilen
    Geceyken yağmurluyken hava
    İyice inceltip ufak yüzlerini
    Birebir gelirler yağmura karanlığa
    O eski kadınlar o zavallı

    5. Sizin Hiç Babanız Öldü mü?

    Sizin hiç babanız öldü mü?
    Benim bir kere öldü, kör oldum.
    Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
    Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
    Siz hiç hamama gittiniz mi?
    Ben gittim lambanın biri söndü
    Gözümün biri söndü kör oldum.
    Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
    Söylelemesine maviydi kör oldum
    Taslara gelince hamam taslarına
    Taslar pırıl pırıldı ayna gibiydi
    Taslarda yüzümün yarısını gördüm
    Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
    Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
    Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?


    4. Dostluklar İçin Düzyazı

    Erkekler arasındaki dostluklarda
    Av anlaşması da var.

    Kadınlar arasındaki dostluklar...
    Siyah ve yer yer yıldız ışınlı
    Bir kumaşın arkasında
    Usulca dönen bir çiçek düşünürüm.

    Biri lambayı avucunun içiyle kapar
    Dünyanın ucunda sözcükler düşünürüm,
    Berrak burun delikleri havada biri
    Savunma ve içdökü koklar.

    Savunmanın binbir gizi
    Düzgün açılmış sigara paketleri
    Ayakta duran pantolonlar,
    Anılar ortalıkta dolaşır ve karmaşır.

    Kurtarılmış zamanların
    Sonsuz çay içilen
    Oturma yerlerinde onlar
    Dayanıklı ve yaklaşılmazdırlar.

    Hele çocukluk dönemi dostluklarını
    Güncel tutmayı bilen
    Yaşlı kadınlar!

    Kadınlarla erkeklerin dostluklarında
    Kadın payı oldum bittim ağır basar
    Dönmektedir yine o savunma çiçeği
    Yine kumaş yine içdökü;
    İnsan ilişkilerinin doruğunda
    Patika erkencisi
    Ve çekingen bir tılsım var,
    Öğrenilse de hiçbir zaman çözülemez.

    Kadınlar uçtadırlar,
    Hele evli kadınlar.


    3. Aşk...

    Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı

    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.



    2. Var..

    Şu senin bulutsu sesin var ya
    Uçtan uca tersyüz ediyor geceyi

    Yataklar var konuşmak için
    Öpüşmek için telefon kulübeleri

    Güneşler var, yıldızlar, samanyolları,
    Karpuzlar gümbür gümbür kapılarda.

    Tanrılar sofrası amma karanlık
    Yiyemem tek lokma yiyemem orda.

    Şu senin tutkulu sesin var ya:
    Ortak güzellik artı yara izi.

    Tutar ellerinden kaldırırsın
    Adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.

    Yeni törenler gerek bize
    Yeni törenler -kimi zaman en eski.

    Dert etme, bütün dilleri içerir
    Bitki konumu, küçükbaş hayvan sesi.

    Şu senin dolayık sesin var ya
    Dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehcen,

    Balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı,
    İlk doyumdaki gibi yeşil elma tadında.

    Kimlik denetimi yaptıktan sonra
    Resimli roman okuyan bir er gibi giderici.

    Şu senin alçaktan sesin var ya
    Pencereler var burnumun kemiğinde sızı,

    Aşklar var unutulmamak için,
    Boğulmak için ilk sevgili.



    1. Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı

    Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.


    +1 Mutsuzluk Gülümseyerek

    Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
    Banliyo treninde rastladığımız
    Sınav saatini kaçırmış liseli kız,
    Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!

    Ey otobüssever ey Troya yolcusu!
    Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
    O İB(ipekböceği) sesli kadını;
    Birinin Grönland'ı olmaya hazırlanıyordu.

    İki çay söylemiştik orda, biri açık,
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.