Üç Yazar, Üç Kitap, Tek Konu: Euripides, Seneca ve Wolf ''Medea''yı Anlatıyor

Üç Yazar, Üç Kitap, Tek Konu: Euripides, Seneca ve Wolf ''Medea''yı Anlatıyor
  • 11
    0
    0
    1
  • Yunan mitolojilerinin en trajik olaylarından biridir Medea’nın yaşadıkları ve yaşattıkları. Bir kadının güçlü pozisyonunu aynı zamanda çaresizliğinin portresini de çizen ayrıcalıklı bir konudur mitosların içinde. Edebi bir metinde anlatıma katmak için de onun gibisi yoktur. İşte antik dünyadan günümüze gelene kadar içimizden bazıları bu fikri değerlendirmiş: Euripides, Seneca ve Christa Wolf. Biri Yunan, biri Romalı ve bir diğeri de Alman. Yaşananları her birinin kendilerine has üsluplarından okumak hoş bir deneyimdi. 

    Mitolojilere ilginiz varsa bunu edebi eserlere yönelerek taçlandırabilirsiniz. İlk önce Medea’yı tanımakla başlayıp daha sonra diğer kaynaklara adım atarsanız keyifli bir okuma serüveni sizi bekliyor olacak. O zaman gelişen olaylara yakından bakalım:

     

    Iason’a bahşedilen zor bir görev ve yolculuk

    Iolkos tahtının yasal varisi olan Iason sürgünde büyür; çünkü üvey kardeşi Pelias babasının tahtına oturmuştur. Iason yeteri kadar büyüyünce, tacı geri almak için memleketi Tesalya’ya doğru yola çıkar. Pelias tahtın Iason’un hakkı olduğunu kabul eder; ama Iolkos kralı olmak için önce doğuya, Kafkaslara seyahat etmesi ve Kolkhis kralı Aietes’ten sihirli altın postu alıp getirmesi konusunda ısrarcı olur. 

     

    Altın postun hikâyesi

    Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden postun adıdır. Phrixus ve kız kardeşi Helle, Boeotya Kralı Athamas\'ın çocuklarıdır. Karısı Nephele öldükten sonra üvey anneleri Ino çocuklara tahammül edemez ve tuzak kurarak tarlalara zararlı maddeler döktürüp ürünlerin zarar görmesini sağlar. Kral bu beladan nasıl kurtulacağını sordurmak için danışmanlarını Delphoi’ye kutsal rahiplere gönderir. Kraliçe danışmanlara rüşvet vererek çocukların kurban edilmesi yanıtını krala vermelerini sağlar. Kral Athamas çocuklarını kurban etme konusunda tereddüte düşer fakat rahip danışmanlar kurban konusunda ısrar ederler. Çocuklarını kurban etmek üzere yakınlardaki dağa götürür, bu arada olup biteni cennetten seyreden öz anneleri Nephele tanrılardan çocuklarını korumak için altın postlu bir koç kurban (Aries) yollamalarını diler.

    Koç onları almaya gelir ve sırtına alarak Asya'ya (Anadolu) doğru uçmaya başlar. Ne yazık ki Çanakkale Boğazı'nın üzerine geldiklerinde küçük kız Helle aşağıya düşer. Antik Yunanistan'da Çanakkale Boğazı'nın Hellespont olarak adlandırılmasının sebebi bu mittir. Phrixus yoluna devam eder, koç onu güvenli Kolkhis diyarında bırakır. Phrixus koçu Zeus'a kurban ederek koçun altın postunu Lazların Kralı Güneş Tanrısı'nın oğlu Aietes'e sunar. Aietes de Altın Post'u Ares Korusu'ndaki kutsal bir meşe ağacına asar. Post ağacı saran ve hiç uyumayan devasa Kolkhis Ejderhası tarafından korunmaktadır.

     

    Argo gemisi ve Argonautlar

    Pelias bu görevin intihar demek olduğundan ve Iason’un hiçbir zaman geri dönmeyeceğinden emindir; ne var ki Iason tanrıça Athena’yı kendi tarafına çekmiştir. Athena’nın talimatlarına uyarak Iason bir grup savaşçı (aralarında Herakles(Herkül), Orpheus, Aşil'in babası Peleus'un da bulunduğu bir grup cesur genç) toplar ve hep birlikte bir gemi –Argo- inşa ederler. Sonra kendilerine Argonautlar diyen bu savaşçılar yola çıkarlar ve birçok maceranın ardından Kolkhis’e ulaşırlar. Burası, Yunanların dünyanın kıyısı olarak düşündükleri yerdeki bir adadır. Yüksek dağlarla kaplı bu bölgede tırmanarak yollarını bulmaya çalışan Argonautlar altın postu kutsal bir koruda bir dala asılı halde bulurlar; postu, hiç uyumayan, acımasız bir ejderha korumaktadır. 

     

    Medea

    Medeia, Kolkhis kralı Aietes’in kızıdır. Dolayısıyla, Güneş’in (Helios) torunu ve büyücü Kirke’nin yeğeni olur. Annesi, Okeanos kızı Idyia’ydı. Fakat bazen annesinin, bütün büyücülerin patronu sayılan Hekate olduğu söylenir. Diodoros’un benimsediği geleneğe göre Hekate, Aietes’in karısı, Medeia da Kirke’nin kız kardeşidir. Medeia, İskenderiye literatüründe ve Roma’da büyücü tipi olarak geçer. Attike tragedyalarından ve Argonautlar efsanesinden beri oynadığı roldür bu onun.

    Medeia olmasaydı, Iason altın postu elde edemezdi: Çünkü Hephaistos’un boğalarının yakıcı soluğundan koruyacak merhemi Iason’a veren ve altın postu koruyan dragonu sihirleriyle uyutan odur. Diodoros’un naklettiği, geç döneme ait bir gelenekten öğrendiğimize göre ise Medeia, gerçekte tamamen insani duygularla dolu ve ülkesine gelen bütün yabancıları öldüren babasının bu politikasına kesinlikle karşı olan bir prensesti. Medeia’nın bu içten üçe muhalefetine öfkelenen Aietes onu hapse attırdı, ama Medeia için oradan kurtulmak hiç de zor olmadı. Onun bu kurtuluşu, tam da Argonautların Kolkhis kıyılarına ayak bastıkları güne rastladı. Medeia, derhal Argonautlarla kader birliği yaptı: Iason’dan, girişimin başarıyla sonuçlanmasını sağladığı ve onu, bunca uzaklardan kalkıp elde etmeye geldiği altın postun sahibi yaptırdığı takdirde kendisiyle evleneceğine dair söz istedi. Iason’un söz vermesi üzerine Medeia, ülke hakkındaki bilgisinden yararlanarak, değerli postun muhafaza edilmekte olduğu tapınağın kapısını açtırdı. O sırada Argonautlar da askerlere hücum ederek onları kaçırttılar. 

     

    Euhemerist esinli bu gelenek, efsanenin çeşitli epizotlarının ‘’rasyonel’’ bir yorumundan başka bir şey değildir: Burunlarından alev püskürten boğalar, Taurisli askerler olurlar, vs. Her halükarda, altın post ele geçirildikten sonra Medeia, Iason ve Argonautlarla birlikte kaçtı. Bütün efsaneler şu nokta üzerinde birleşirler: Iason, Medeia’ya evlenme vaadinde bulunmuştur ve Medeia’nın daha sonra işlediği bütün cürümler, Iason’un vaadine sadakatsizliğinden dolayı mazur görülebilir ya da, hiç olmazsa, bununla izah edilebilir. Medeia, Iason’la birlikte gitmek ve onu muzaffer kılmak için yalnız babasına ihanet etmekle, onu bırakıp kaçmakla kalmamış, üstelik öz kardeşi Apsyrtos’u rehin almış ve Aietes’in takibini geciktirmek için, kardeşini öldürüp parçalamakta tereddüt etmemiştir. 

     

    Evlilik

    Iason ile Medeia’nın düğünleri hemen Kolkhis’te yapılmadı; Alkinoos’un ülkesine gelmelerine kadar gecikti ve Phaiaklar kralının karısı Arete tarafından Iason’la Medeia’ya adeta mecburen yaptırıldı. Çünkü Alkinoos, Medeia’yı cinayetinden dolayı onu geri isteyen Aietes’in elçilerine teslim etmeye karar vermiş; ancak bunun için Medeia’nın, yapılacak muayenesinde bakire çıkma şartı koşmuştu. Bunun üzerine Arete, kralın kararını gizlice Medeia’ya bildirdi ve Iason, Medeia’yı kurtarmak için Makris mağarasında onunla birleşti. 

    Çok geç döneme ait başka bir gelenek daha vardır. Buna göre Iason, dört yıl süreyle kaldığı Kolkhis’ten henüz ayrılmadan ve burada yapmaya geldiği işleri daha yapmadan önce Medeia ile evlenmiştir. Artemis- Hekate rahibesi olan Medeia, Kolkhis’e gelen bütün yabancıları bizzat öldürmekle görevliydi. Fakat Iason’u görünce, ona aşık olur (doğrudan doğruya Aphrodite’nin ilhamıyla) ve yabancıyı kurban etme sahnesi, bir evlilikle sonuçlanır.

    Hesiodos, Iason’la Medeia’nın Medeios adında bir oğulları olduğunu söyler. Başka bazı yazarlar, Eriopis adında biz kızdan söz ederler. Daha sonraları, tragedya geleneğinde, onlara iki oğul atfedilir: Pheres ve Mermeros. Nihayet, Diodoros; Thessalos, Alkines ve Tisandros’u zikreder.

     

    Geri dönüş

    Medeia, Iason’la birlikte Iolkos’a döner dönmez, Iason’u altın postu bulup getirme işine koşarak, onu yok etmeyi tasarlamış olan Pelias’tan öç almaya girişti. Kralın kızlarını, sırrını yalnız kendisinin bildiği bir terkip içinde kaynatarak herhangi bir canlı varlığı gençleştirme gücüne sahip olduğuna inandırdı. Onları gözleri önünde yaşlı bir koçu parçalayıp, parçaları ateşin üzerine oturttuğu büyük bir kazanın içine attı. Az sonra kazanın içinden, hoplaya zıplaya körpecik bir kuzu çıktı. Bu örneği görüp kanan Pelias’ın kızları, babalarını aynı şekilde parçalayarak, parçaları Medeia’nın sağladığı bir kazana attılar. Ama Pelias bir daha oradan çıkmadı. Bu cinayetin ardından, Pelias’ın oğlu Akastos, Iason’la Medeia’yı krallığından kovdu. Aynı efsanenin bir varyantı (Iason’u kesin bir ölüme gönderdiğine inanan Pelias’ın, onun dönüşüyle yeniden kuşkuya kapılmamasını açıklamayı amaçlayan bir varyant), Medeia’nın Argo gemisinden tek başına ayrılıp Iolkos’a bir Artemis rahibesi kılığında gittiğini anlatır. Cinayetin işlenmesinden ve Pelias’ın kızlarının, yapmış oldukları şeyin dehşeti içinde kaçmalarından sonra Medeia, Iason’u Iolkos’a getirir. Iason, altın postun aranmasında, babası Pelias’ın iradesine rağmen kendisine yoldaşlık etmiş olan Akastos’u kral yapar. Bundan sonra, önceki versiyonda olduğu gibi, Iason ve Medeia, Korinthos’a giderek orada yaşarlar.

    Korinthos, Aietes’in ana yurduydu. Orada, ‘’Medeia’nın çocukları’’ ile ilgili bir kült bulunuyordu. Bu kült, giderek, Kolkhisli kadın efsanesinin aşağıdaki epizotunun doğmasına yol açmıştır:

    Iason’la Medeia Korinthos’ta bir süre birlikte yaşadılar. Bu birliktelik, kral Kreon’un, kızını kahramanla evlendirmek istediği güne kadar sürdü. Kreon, Medeia’yı Korinthos’tan sürdü. Fakat Medeia Korinthos’tan ayrılmak için kendisine bir günlük süre verilmesini istedi ve elde ettiği bu bir günlük süreden yararlanarak intikam hazırlığı yaptı. Bir entari ile bazı süs ve mücevherleri zehirle bulayarak, kendi çocuklarıyla, mutlu rakibesine gönderdi. Rakibesi, entariyi giyip süs ve mücevherleri takar takmaz, esrarengiz bir ateşle alev alev yanmaya başladı. Onun imdadına koşan babası da aynı akıbete uğradı. Arkadan saray da alev aldı. Bu sırada, Medeia, Hera tapınağından öz evlatlarını öldürüp, atası Güneş’in armağanı olan kanatlı atlar koşulu bir araba üzerinde Atina’ya doğru uçup gitti. Medeia’nın öz evlatlarını öldürdüğünü ilk kez Euripides’in ileri sürdüğü söylenir. Daha önceki versiyonda çocuklar, zehirli elbise ile mücevherleri Kreousa’ya götürdükleri için Korinthoslular tarafından taşlanarak öldürülmek suretiyle cezalandırılırlar. 

     

    Ayrılış 

    Medeia’nın Atina’ya kaçmasının nedeni, söylendiğine göre, çocuklarını öldürmeden önce, Aigeus’un yardımını güvenceye almış olmasıydı. Medeia Aigeus’a, kendisiyle evlenecek olursa, ona erkek çocuklar verebileceğini söylemişti. Theseus, kendini babasına tanıtmak üzere geldiği zaman, Medeia onu öldürmek istediyse de başaramadı. Bunun üzerine, Atina’dan kovuldu. Aigeus’tan olan oğlu ve Medlerin isim atası Medos’la birlikte Asya’ya döndü. Daha sonra, tekrar Kolkhis’e geldi. Orada Perses, Aietes’i tahtından atmıştı. Medeia, Perses’i öldürterek, tahta tekrar kendi babasını oturttu.

    Ayrıca, Medeia’nın ölmeyip, Elysion’a götürüldüğünü ve burada Akhilleus’la birlikte yaşadığını (tıpkı Iphigeneia, Helene ve Polyksene gibi) söyleyen bir gelenek de vardır. 

    Öte yandan, Iason, Pelias’ın oğlu Akastos’un hüküm sürdüğü Iolkos’a geri dönmek istiyordu. Bunun için, Akastos’la arası iyi olmayan Peleus’la ittifak kurdu ve Dioskourların da yardımıyla hep birlikte şehri yerle bir ettiler. Daha sonra Iason ya da oğlu Thessalos, Iolkos’ta hüküm sürdüler. 

     

    Neredeyse her kaynakta olayların farklı yönlerde geliştiğini fakat temelinde aynı şeylerin yaşandığını söylemek mümkün. Konuyu tekrar ele almak istedim çünkü kitapları okumak için yaşananlara az çok aşina olmak gerektiğini düşünüyorum.

     

     

    KiİTAPLAR VE TANITIM BÜLTENLERİ

     

    Medea- Euripides / Yunanca aslından çeviren: Ari Çokona

    Euripides (MÖ y.484-406) Atina'nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında günümüze ulaşan en çok sayıda esere sahip sanatçı olarak özel bir yere sahiptir. Bu durum, şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripides'in oyun kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşırlar, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır. İlk kez MÖ 431 yılında sahnelenen ve Dionysos şenliklerinde üçüncülük kazanan bu oyunu en bilinen ve en çok sahnelenen Euripides oyunlarından biri kılan, başkahraman Medea'nın, intikamının şaşırtıcılığı ve nihilist karakteri ile tragedyanın diğer trajik kadın kahramanları arasından görkemli bir şekilde sıyrılmış olmasıdır.

     

    Medea- Seneca /Latince-Türkçe (Çev. Çiğdem Dürüşken)

    Devlet adamı ve filozofluğunun yanı sıra Roma tarihinin en önemli söylev ustalarından biri ve tragedya yazarıdır. Antik Yunan tragedyalarına ait temaları Roma’ya özgü süslemelerle bir kez daha ele almıştır. Sahneye konmak için değil, daha çok okunmak için yazılan bu tragedyalar 16. yüzyılda İtalyan hümanistleri tarafından yeniden keşfedilmiş, Rönesans yazarlarına örnek oluşturmuştur. Medea ise, çevirmeninin de vurgusuyla ‘’antikçağ aşkının kara çığlığı’’, ‘’aşk ve ihanet üzerine bir başyapıttır.’’

     

    Medea. Sesler – Christa Wolf /Almanca aslından çeviren: İlknur İgan

    Christa Wolf, 1996’da yayımlanan Medea.Sesler’de, Euripides’in tragedyasından beri defalarca işlenen hikâyeyi ele alır. Medea, hep çocuklarının canına kıyan canavar anne, kardeş katili, gönderdiği zehirli elbiseyle Korinthos Kralı Kreon’un kızı Glauke’yi öldüren büyücü, İason’un kaypaklığının kurbanı ya da kendi kökleriyle köprüleri atmış ebedi yabancı olarak betimlenmiştir. Ancak Wolf’un Medea’sı tutkunun çaresiz tutsağı değildir ve hiçbir suç işlememiştir. Ülkesini daha yüksek ve daha insani bir medeniyet arayışıyla terk etmiş, olağanüstü güçleri ve insani kusurları olan bağımsız bir kadındır. Yazar romanı, eski tanrıça merkezli dinlerin yerini ataerkil yönetimlere bıraktığı, kralların iktidar uğruna her şeyi göze aldığı bir çağa yerleştirir. Yabancılaşmanın insan varoluşuna sindiği bu çağda, yalnızca farklı kültürler arasında değil, aynı kültürel iklimde yaşayan cinsiyetler arasında da diyalog olanaksızdır. Margaret Atwood’un “hem görüntüleri yansıtan hem de sesleri yankılayan, aynalarla kaplı bir tünel”e benzettiği romanda Wolf, iktidarın işleyişini, iktidarın baskısı altında ezilenlerin davranış biçimini farklı bakış açılarından inceleyerek, insan topluluklarındaki şiddetin kaynağına inmeye çalışır.

     

     

    Bu üç kitapta da anlatım kronolojik sırada ilerlemez. Iason ve Medea’nın birlikteliklerinin ileri safhalarında yaşananları konu edinir. Zaten bu yüzden ilk önce mitosu bilmek gerektiğini savunuyorum. Olayların ortasında başlayan kurgular kafanızı karıştırabilir diğer türlü. 

    Medea ülkesine, ailesine ve babasına ihanet ederek İason’un peşinden gitmeyi tercih eden bir kadın. Bu durumda Iason’dan her zaman ve her koşulda sadakat bekliyor ve bekleyecek. Onun için bir sürü şey yaptı ve beraber başardılar Iason’un zor ve acımasız görevini… Peki Iason ne yaptı? Her durumda yanında olan ve desteğini esirgemeyen Medea’ya ihanet etti. Daha genç ve güzel bir kadınla evlenmek üstelik iktidarın meyvesinden nimetlenmek için bu cazip teklife göz yumamadı. Eşini ve çocuklarını geri planda bırakmak hiç de zor gelmedi ona hal böyleyken…

    Medea’nın da intikam hırsıyla yanıp tutuşarak yeteneklerini de kullanmaktan ödün vermeyerek bu anlamsız düğüne, Iason’un sadakatsizliğine cevaben neler yaptığını da biliyoruz… 

     

     

    Euripides ve Seneca ataerkil bir bakışla acı çeken kadının acizliğini ve alttan alta yerini bilmesi gerektiğini hissettirirken aslında dizini kırıp oturması, sus pus olması istenen Medea’nın bu katliamını onun deliliğine ve korkunç bir büyücü olmasına bağlıyorlar… 

    Euripides’in Medea’sı eserinde ‘’Koro’’ grubunu Korinthoslu kadınların sesini temsil ediyor. Kadınlar İason’a acıyor ve merhamet istiyorlar Medea’dan. Aynı şekilde Seneca’nın Medea’sında da bu durum çaresizlikler içinde Medea’ya yakarışlarla ilerliyor. 

     

    Medea’nın yaptıklarına onay ister gibi gözükebilirim. Hayır, maalesef kötü olaylar yaşandı. Ama onu bu hale kim getirdi? Iason neden Medea gibi kaçmak zorunda kalmadı, çünkü kimse onu haksız biri olarak değerlendirmedi ki. Tek bir kişi hariç: Medea. Iason çevresinden onay damgasını aldı, onu gururla taşıyarak gitti Iolkos’a. Çok da zor olmamıştır ölen çocuklarını ve kaçan eşini unutmak… 

    Bir kadının düşürüldüğü konumu ve bu konumun getirdiklerini, götürdüklerini özetleyen bu tragedyalar olayların sadece bir kesitini sunmalarına rağmen birçok şeyi anlatmayı başarıyorlar doğrusu. Önemli olan bakış açımız ve neyi nasıl gördüğümüzdür. 

     

    Alman yazar Wolf’un Medea’yı ele alışı ise ‘’işte bu!’’ dedirten kurgusuyla beni alıp başka yerlere götürdü. ‘’Bağımsız bir Medea’’ portresinin yansıtıldığı eserde, güçlü, tutkularının ve hırslarının pençesine düşmemiş ve çaresiz olmayan bir kadın görüyoruz. 

     

    Her ikimizi de kendi gereksinimlerine göre değiştirmişler. Seni kahraman, beni de kötü kadın yapmışlar. Böylece bizi birbirimizden ayırmışlar. 

    Medea. Sesler

     

    İçeriğimin sonuna geldik. Bu konuyla ilgili çok güzel bir makaleye denk gelmiştim. Konu ilginizi çektiyse mutlaka okumalısınız.

     

    Kaynakça

    Grimal, Pierre (2012). Yunan ve Roma Mitoloji Sözlüğü (Çev. Sevgi Tamgüç). Kabalcı Yayınevi

    Kolektif (2021). Mitoloji Kitabı (Çev. Abdullah Yılmaz). Alfa Yayıncılık

    Vikipedi


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.