Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabından 20 Alıntı

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabından 20 Alıntı
  • 7
    0
    0
    0
  • Beyaz Zambaklar Ülkesinde Rus yazar Grigory Petrov tarafından kaleme alınmış 1923 tarihli kitaptır. Yazar Grigory Petrov'un çeşitli aralıklarla çıktığı Finlandiya seyahatlerindeki notlardan oluşan eser, her sayfasında altı çizilecek önemli dersler veriyor. Dünya klasikleri arasında yer alan roman, uzun yıllar farklı ülkelerin egemenliğinde yaşamış olan Finlandiya halkının 1800'lerin son döneminde içinde bulunduğu durumu, kendi ayakları üzerinde kalkınmasını, başta Johan Vilhelm Snellman olmak üzere ülkedeki bir avuç Fin aydının verdiği olağanüstü mücadele ile toplumun cehaletten kurtulmak için çabalarını konu ediniyor. Hayatının önemli bir kısmını Finlandiya’da yaşamış olan Petrov; eserinde ülkenin ekonomiden eğitime, sağlıktan tarıma kadar birçok farklı alandaki gelişimini destansı bir anlatımla ele alıyor.

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde, medeniyete tuttuğu ışıkla her millet ve kültürden insanın okuması gereken eserler arasında yer alıyor. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de başucu kitaplarından olan eser, Türkiye’nin kurtuluş öyküsüne de ilham kaynağı oluyor. Atatürk’ün talimatıyla okulların müfredatına da dahil edilen kitap, vatan bilincinin oluşması ve toplumsal gelişim için önemli bir kılavuz niteliği taşıyor.

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde Petrov, 20’nci yüzyılın başında Finlandiya’nın Rusya’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini tüm yönleriyle ele alıyor. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştürülmesini hem gerçek hem de sembolik yönüyle anlatıyor.

    Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Finlandiya’nın sahip olduğu refah ve kültür düzeyi, halkının çalışkanlığı ve azmine dayanıyor. Fin halkının kurtuluşunu ve yükselişini sağlayan ortak bilincin oluşturulmasında ise Snellman büyük rol oynuyor. Romanda Finlandiya’nın gelişimi, 1806 ila 1881 yılları arasında yaşayan Finlandiyalı filozof ve devlet adamı Johan Vilhelm Snellman’ın ağzından anlatılıyor.

    Ülkenin önce eğitim sisteminden başlayarak her alanında iyileşme sağlamak için çalışan Snellman, tüm ülkenin seferber olmasında öncülük ediyor. Aydınlardan devlet adamlarına, din adamlarından ordu mensuplarına, çiftçilerden halkın çeşitli tabakalarına kadar herkesin yer aldığı bir kalkınma hamlesi başlatıyor. O dönemki faaliyetlerinden dolayı “Halk Öğretmeni” unvanı alan Snellman, bugün dahi dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak değerlendirilen Finlandiya Modeli’nin kurucusu konumunda yer alıyor.

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabından alıntılar ise şu şekildedir;

    1.) Her millet, layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur.

    2.) Carlyle'a göre millet cansız bir kil tabakasından ibarettir. Eğer ona bir sanatçının eli değmeyecekse sonsuza dek şekilsiz ve hareketsiz kalacaktır.

    3.) Thomas Carlyle da: "Halk kütlesi, yerde hareketsiz yatan ve çürüyen bir saman çöpü gibidir. Büyük adamlar ve kahramanlar ise samanları tutuşturan, kitleleri canlandıran ve harekete geçiren, gökten düşen bir yıldırım gibidir." diyor.

    Tolstoy: "Evet, büyük adam bir kahramandır, bir yıldırımdır. Ama halk kitlesi ne kil tabakası ne de saman yığınıdır. O, yıldırımı meydana getiren milletin kendisidir. Ne zaman bulut kümesi elektrik oluşturursa yıldırım da kendiliğinden oluşur. Eğer bulutlar elektrikle yüklü değilse, hiçbir zaman şimşek veya yıldırım oluşmaz, yalnızca bulut nemli bir buhar hâlinde kalır." 

    Milletler de böyledir. Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerini taşıyorsa ondan yıldırımlar doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi nemli bir buhar yığınından ibaretse, hiçbir güç ondan yıldırım çıkartamaz.

    4.) Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır. Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar.

    5.) Unutmayınız ki halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlüğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur.

    6.) Snellman anlamlı bir gülüşle şu soruyu yöneltti: 

     -Kanunsuzluğun en büyük öğreticisi kimlerdir, bilir misiniz? 

     Sorusunu yine kendi cevapladı: 

     -Memurların ta kendisidir. Yasayı uygulamakla yükümlü olanlardır. Halka, yasalara itaat etmenin yollarını ve çarelerini memur öğretir.

    7.) Dilinizi temiz tutunuz, arkadaşlarınızın kulaklarını kirletmeyiniz. Kaba küfürlerle konuşmak, köpek ulumasından daha kötüdür. Küfür etmek medeniyetsizliğin belirtisidir. Eğer yiğitliğinizi göstermek istiyorsanız bunun için daha asil çözümler bulunuz.

    8.) Lev Tolstoy, gayet haklı olarak şu sözleri söylüyor: 

     "Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden biri şudur ki herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder, fakat hayatını terfi ettirmesini ve bizzat çalışma sonucunda hayatını daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez."

    9.) Tanrı sevgisi için büyük mabetler inşa ediyorlar, sonra bir mabedin önündeki meydanlıkta binlerce insanı diri diri yakıyorlar. Birtakım kişiler de Tanrı aşkına ölüyor.

    10.) Ben sizin elinizi değil, her dürüst insanın yüreğindeki Snellmanlığın elini öpüyorum. Kendi içimde gömülü olan ruhumu öpüyorum.

    11.) Milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlâken çürüyor da hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Herkesin karakteri bozulmuş veya herkes bu yozlaşmışlığa alışmış da bunu doğal bir durum sanıyor sanki.

    12.) Milletin sağlığı için mücadele eden büyük kahramanın şanı sonsuza dek yücelsin!

    13.) Ülke insanının çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılmış olması bir cinayettir. Devletin kendi kendini yok edişi, intihar etmesi demektir.

    14.) Herkes hayattan sadece bir şeyler almaya bakıyor. Fakat kimse hayata bir şeyler katmayı düşünmüyor. Hayata birer bencil, yağmacı ve sömürücü olarak atılıyorlar. Hayatın anlamını da bu sömürüde buluyorlar.

    15.) Onlardır ki burada toplumun en alt sınıfındaki insanlar dahi derin bir uykuda yere düşen dallar gibi çürümüyor, düşünüyorlar.

    16.) Susmam mümkün değil! Haykırarak ve tehlike çanları çalarak yöneticilerin, yazarların, bilim insanlarının ve özellikle de ruhban kesimlerin uyumakta olan düşünce ve vicdanlarını uyandırmak zorundayım.

    17.) Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız orada yabani otlar ve dikenler biter.

    18.) Eski bir söz vardır: "Yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler."

    Zaman geçtikçe yeni nesiller geliyor. Yeni anlayışlar, yeni hedefler ve yeni istekler oluşuyor. Ve bu yeni nesilleri eski, köhnemiş kurallarla yönetemezsiniz.

    19.) Unutmayın: Halk uzun süre sabredebilir, ama her şeyin bir sonu vardır. Zincirlerinden kurtulmak isteyen halk kitleleri bir gün kendini kaybedebilir. İşin bu noktaya varmasına izin vermeyin!

    20.) Genç nesli değil, kendinizi suçlayın. Siz nasıl yetiştirdiyseniz, gençler de öyle olacaklar. Gençlere terbiye verdiğinizi söyleyebilir miyiz? Hayır! İşe önce kendinizden başlayın, binayı sonra inşa edersiniz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.