Radiohead'in Alternatif Rock Tarihini Baştan Yazdığı Albüm: OK Computer

Radiohead'in Alternatif Rock Tarihini Baştan Yazdığı Albüm: OK Computer
  • 0
    0
    0
    0
  • Radiohead, şüphesiz ki 90lı yıllara damgasını vuran ve etkisini uzun süre kaybetmeyecek nadir gruplardan biri. Neredeyse her albümün diğerlerinden çok farklı bir tarzda olmasıyla ve hem politik hem estetik şarkılar üretebilmesiyle ünlenmiş bu grubun en popüler albümü OK Computer’ı mercek altına almak istedim. Radiohead Pablo Honey albümünde yaptığı gibi, radyolarda sıkça çalınabilecek ve kolayca popülerlik yakalayıp listelere girebilecek bir albüm yapmak yerine robotların/robotlaşmış insanların ele geçirdiği bir dünya öngördü ve bunu müziğe döktü. Grubun giriş şarkısı olan Airbag, bize albümün belki de en iyi gitar motifini (riff) sunuyor. Thom Yorke’a 1995 yılında gelen bir hava yastığı firmasının broşüründe yer alan slogan sayesinde yazılan şarkı aslında arabalardan çok korktuğunu bildiğimiz Thom Yorke’un, hayattaki herhangi bir kazadan sonra hala hayatta olduğunu anlatıyor. Grubun ikinci şarkısı ise, çoğunluğun albümdeki favorisi olan Paranoid Android. Aslında bu şarkının birbirinden bağımsız ancak bitirilemeyen 3 farklı şarkı olduğunu söylüyor Thom Yorke bir röportajında. Zaten dinlerken şarkının 3 farklı başlangıcı ve 3 farklı bitişi varmış gibi geliyor. Hüzünlü başlayan şarkı, ortalara doğru doruk noktasına ulaşıyor ve Thom Yorke’un o müthiş sesiyle herkesin aşina olduğu “God loves his children!” sözünden sonra sanki yepyeni bir dünyaya adım atıyor. Bu şarkının albümün temasını en iyi yansıtan şarkılardan biri olduğu aşikar. Paranoyak olabiliriz, ama android değiliz. Albümün bir sürü bilindik ve sevilen şarkısı var ancak bir tanesi var ki basit bir Macintosh sesiyle bir arka fondan oluşmasına rağmen dinleyen ve anlayan insanları depresifliğe sürüklüyor. Fitter Happier şarkısını albümün en popüleri ilan edemem ancak en çarpıcılarından biri olduğu kesin.
    Daha fit, daha mutlu, daha üretken. Rahat, çok alkol içmiyor, haftada 3 gün spor salonunda egzersiz yapıyor, akranlarıyla iyi geçiniyor. İyileşiyor, iyi besleniyor, daha fazla mikrodalgada yemek yapmak ve doymuş yağlar yok. Daha sabırlı, daha iyi bir sürücü. Bebek arkada gülümsüyor. İyi uyuyor, kabus görmüyor, paranoya yok. Bütün hayvanlara dikkat ediyor, örümcekleri süpürmek yok. Eski arkadaşlarıyla iletişim içinde, bazen bir kaç içki içiyor. İyiliğe karşı iyilik. Seviyor, ama aşık değil. Bağışçı. Pazar günleri süpermarkete gidiyor. Karanlıktan ya da gölgelerden korkmuyor. Daha yavaş ve daha temkinli. Kaçış yok. Endişeli ama güçsüz. Toplum içinde ağlamaz. Hasta olma şansı daha az. Hala iyi bir filme ağlıyor. Bağlanmış bir kedi gibi. Sakin, daha fit, daha mutlu, daha üretken. Kafeste antibiyotik bağımlısı esir bir domuz.
    Postmodern hayatın en basit şekilde suratımıza vuruluşu. Mutlu olduğunu düşünen, spor salonuna gidince ya da arkadaşlarıyla oturup birkaç bira içince mutlu olduğunu sanan ancak aslında belirli bir yaşamın içinde kapana kısılmış ve kaçışın olmadığını fark edemeyecek kadar mutlu rolü yapmaya alışmış mutsuzlara yazılmış. Bu şarkının insanı bu kadar korkutmasının sebebi de bu gerçekleri söylemekten korkmayan bir parça olması. Exit Music (For a Film) şarkısı ise Black Mirror başta olmak üzere bir çok dizi ve filmin en can alıcı sahnelerinde çalmış muhteşem bir şarkı. Thom Yorke bu şarkı için ilhamını Shakespeare’in Romeo ve Juliet eserinde Claire Danes’in kafasına 45lik silahı doğrulttuğu sahneden almış. Eğer sözlere bakarsanız şarkının eserle senkronize olduğunu göreceksiniz. Ben de, daha bir intihar sahnesi için yazıldığını öğrenmeden önce dinlediğimde şarkıdan buram buram intihar hissiyatı almıştım. Albümde, hemen ardından gelen Let Down ise mutlu melodisiyle ondan önceki şarkının tersi gibi gelse de, yine vazgeçmişliği, mutsuzluğu, ölümü, "yerde ezilmiş bir böcek" olmanın nasıl hissettirdiğini anlatıyor. Sözlerine odaklanmazsanız içinize hafif bir huzur doldurabilecek bir şarkı ancak sözlerine odaklanınca kalbiniz ağırlaşmış gibi hissediyorsunuz. Grubun üstüne konuşulacak çok parçası var ancak ben son bir tanesinden daha bahsetmek istedim. O da albümün genelinin aksine dingin melodik altyapısıyla rahatlatan, hatta ninni dinliyormuş gibi hissettiren No Surprises. Şarkının içimizdeki çocuksu yanı ortaya çıkardığı aşikar. Thom Yorke’un umutsuzluğu, rutinin içinde olmayı değil rutinin kendisi haline gelmeyi, yaşlılığı, elinden gelen bir şeyin olmayışını en naif şekilde anlattığı şarkı. Dinlerken mutsuzluğun ve depresyonun aslında doruk noktası olan dinginliği, boşvermişliği içinizde hissedebileceğiniz bir parça. Albüm genel olarak politik bir duruşa sahip ancak aynı zamanda insanı hayat hakkında derin düşüncelere de sürüklüyor. Çok güzel melodileri ve akılda kalıcı sözleri hariç yayınlanışından 22 yıl sonra bile hala dinlenmesinin sebebi olarak da çok yönlülüğünden ve bir nevi yaşadığımız hayattan kaçış olarak nitelendirilebilmesinden dolayı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de en daralmış hissettiğiniz anınızda kulaklığınızı takıp albümü dinlemeye başladığınızda bir yandan rahatsız hissederken bir yandan da huzura eriyorsunuz.
    Albümdeki şarkıların bana göre sıralaması ise şöyle:
    1. No Surprises
    2. Exit Music (For A Film)
    3. Paranoid Android
    4. Karma Police
    5. Let Down
    6. Lucky
    7. Airbag
    8. Fitter Happier
    9. The Tourist
    10. Climbing Up The Walls
    11. Subterrenean Homesick Alien
    12. Electioneering
     

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.