Mit Ve Sinemaya Bakış

Mit Ve Sinemaya Bakış
  • 4
    0
    0
    3
  • MİTİN GİZEMİ VE SİNEMA 

    Sinema, insanları etkisine alabilen sanatlardan birisidir. Çoğumuz kafamızı dinlemek istediğimizde , sevdiklerimizle film izlemekten zevk alırız. İzlediğimiz filmlerin çoğunda imgesel, alegorik bir anlatım söz konusudur. Bu kuşaktan kuşağa yayılan, toplumun düş gücü etkisiyle zamanla biçim değiştiren, tanrılar, tanrıçalar, evrenin doğuşu , yaratılış ,tufan , kıyamet ilgili, imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsüne mit adı verilir. Eğer izlediğimiz filmlerin çoğunu dikkatle ele alırsak içlerinde saklanan gizemli mitleri bulabiliriz.Örneğin Yeşil Yol (1998) John Coffey ruh üfleme kötü ruhu içine çekmesi ile şamanik bir öğe bulmak mümkündür.

    Mitin temelini incelediğimizde ilk insanlardan başlayarak ölüme olan korkuyu görürüz ,yaradılışımızın bile önüne geçer bu merak . Din kavramı ile inancı oluşturarak hayatımızı kolaylaştırmaya başladı. İnsanlar ölüm kavramına kısmen de olsa alıştıktan sonra yaşamak daha kolay bir hal aldı.

    İnsanlar zaman geçtikçe ölüm-ölümsüzlük-varoluş gibi kavramlar üzerinde yoğunlaşarak uzun yaşam ve ölümsüzlük ile ilgili efsaneler oluşturmaya başladı ve böylece mitin alt dalları oluştu.

    Mit ve dini incelediğimizde ayrı şeylerden çok ortak motifler olduğunu görürüz. Bunun bir örneği Nuh Tufanı ( yok oluşla ilgili bir süreç ) hem Müslümanlık hem Hristiyanlık hem Yahudilik hem de çeşitli başka dinlerde bulunur keza aynı şekilde çeşitli mitlerde de.

    Mitin alt dallarından başlamak gerekirse ilk olarak evren yaratıldı ki evrenin veya evrenlerin yaratılması Kozmogoni olarak geçer. Bunun tam olarak dünyanın yaratılması ile ilgili örneğini izlediğim ve araştırdığım filmlerde bulamasam da başka evrenler başka bir tabirle paralel evren olarak bazı film örnekleri mevcuttur . Bunlar Aile Babası (2000) hayatında her türlü imkana sahip olan bir adamın aile dışında bir gün aniden beş parasız bir aile babası olmasıyla değişir , Diğer Dünya (2011) bir neden sonucuyla başka bir dünya ile varolması ile ilgilidir, Kelebek Etkisi (2004) kötü bir çocukluk geçiren bir çocuğun olayları istediği gibi değiştirme yeteneğinin olduğunu fark etmesiyle devam eden etkileyici bir filmdir, Bay Hiçkimse (2009) yaşayan son ölümlü olan yaşlı bir adamın hayatındaki olasılıkları nasıl tercih ederek nasıl bir hayat süreceğini izleriz ve son zamanlarda popüler olan Dark dizisinde çoklu evrenleri nasıl oluştuğunu görebiliriz. 

    İkinci olarak Teogoni Eski Yunanca'da “tanrı” anlamına gelen theos ile “doğum”, “oluş” tanrı veya tanrıların doğuşu olarak geçer. Yunan mitolojisinde bunu ilk Kaos düzeninin hakim olduğu ve Kaostan Gaia ( toprak ana ) oluştu . Toprak ana Gök (Uranos) ile 6 tane titan oluştu ve zamanla Zeus ve tanınan tanrılar oluştu . Bunlar Troy (2005) , Odysseia (1997) , Titanların Öfkesi(2012) , Titanların Savaşı (2010) ve gençler için Percy Jackson ve Olimposlular da Yunan mitolojisinin tanrıları anlatılır. Ayrıca İskandinav mitolojisi için de Thor ,Ragnorokgibi güzel film örnekleri vardır.

    Evren ve tanrı oluşum mitlerinden sonra mistik ve ilahi güçlerle insanın yaratılışını anlatan Antropogoni  gelir . Mitlerde insanlar tanrılar ve titanlar arasında hep bir mücadele vardır .Bazı düşünürler bu mücadeleyi baba-oğul mücadelesine benzetir ki bu benzetme (Hristiyanlıkta da yaygındır baba – oğul – kutsal ruh ) zıtlık paradigması olarak tanımlanabilir . Ayrıca Kadınların çocuk yaratması dolayısıyla yarı tanrı özelliği gösterdiğini de düşünenler vardır. Her insan ego ile doğar Tufan da ve bir çok şey de Tanrı hep affedicilik ve bağışlayıcılık gösterir.

    Eskatoloji kavramı ise Eskatoloji (Yunanca έσχατος yani "son" sözcüğünden) İnsanlığın son kaderi , dünya tarihinin bitiren olaylar, kıyamet ile ilgilenir. İki alt dalda incelememiz mümkündür . Bunlar Apokalipto ( kıyamet öncesi ) ve Post – Apokalipto ( kıyamet sonrası )olarak incelenebilir.

    Apokalipto Eskatolojinin karşılığı olarak düşünebiliriz.İnsanlığın yok oluşunu kıyametten önce ölmemek için verdikleri mücadeleleri anlatır . Kehanet (2009) bir baba oğlunu kıyametten kurtarmaya çalışırken uzaylılara karşı verdiği mücadeler ve kıyamet işlenmiştir.2012 (2009) dünyanın su altında kalacağı ve insanların korunmak için içine sığılacakkocaman bir gemi yapılır (Nuh etkisi ). Salgın (2011) günümüz koşullarına çok benzerlik gösteren kuru öksürük ile yayılan bir salgını anlatıyor. Apokalito (2007) Mel Gibson’nunyönettiği filmde Mayalılar anlatılmaktadır . Noah (2014) Tufanın yaklaşmakta olduğunu gören Nuh Tanrının isteği ile her canlı türünden bir çift alacak bir gemi yapmaya çalışır bu film de günümüze yakın tarihlerde çekilmiş güzel bir apokaliptik film olarak gösterilebilir. Aslında bu olaylar 2-3 ay öncesine kadar bize uzak bir gelecek gibi görünürken pandemidendolayı artık bu tarz filmlere rağbet artmıştır.

    Post – Apokalipto ise post kavramı sonrayı anlatır yani kısaca kıyametten sonra ne olacağını insanların ne gibi zorluklarla karşılaşacağı ne ile mücadele edecekleri hakkından varsayımlar yapılır . Örneğin kimilerine göre her şeyden önce su vardı ve kıyameti de suyun getireceği düşüncesi vardır bunu Su Dünyası (1995) filminde görebiliriz insanin mücadelesinin yine insanla olacağı da işlenmiştir filmde. Mad Max (1979-1981-1985-2015) te kıyamet sonrasında motosiklet çeteleri arasında mücadeleri görürüz. Bird Box (2018) kıyamet sonrasında bir yaratığın insanların görme yetilerini elinden alıp intihara yöneltir bir kadın çocukları ile bu durumdan kurtulmaya çalışır. Wall-e (2008) çok uzak bir gelecekte insanoğlu dünyayı terk eder ve başka bir yere geçer dünyayı temizleme görevi Wall-e ye kalır savurganlığı ve çevre kirliliğini insanların teknoloji ile tembelleşip obez olmasına bile yol açmıştır .Wall – e de bu konu hakkında çok güzel bir animasyondur. Dünya Savaşı Z (2013) insanlar ve zombiler arasındaki mücadeleyi anlatır . Post – Apokaliptik tarz zombi filmlerinin hepsini içine alır .Sessiz Bir Yer (2018) bir aile hayatta kalmak için ses çıkarmamalıdır bunun için bir sürü zorluk yaşarlar bu filmde işleniş açısından Bird Box ‘ a benzettiğim bir yapımdır.Star Wars ve Star Trek yapımları da uzak bir gelecekte olduğu için onları da Post-Apokaliptosayabiliriz.Kevin Costner ‘ın yönettiği Postman (1997) filminde kıyamet sonrası Amerikadahayatta kalan insanları anlatıyor. Haberleşme gibi kurumsal bir şeyin tekrar uygulamaya çalışmaları filmi diğer Post Apokalipto filmlere göre biraz daha farklı yapıyor. Ben Efsaneyim (2007) kıyamet sonrası virüsten tek kurtulan kişi olduğunu düşünen askeri anlatır. Genel olarak Post-Apokaliptik filmler bizi daha çok karamsarlığa iter ve birçok özellik açısından distopya benzerlik gösterir. 

    İnsanlar her zaman dünyanın nasıl ideal olması gerektiğini düşünmüş ve bunun üzerine çalışmalar yapmıştır . Örneğin 1516 yılında Thomas More Ütopya adlı bir kitap çıkarmıştır ve Ütopya kelimesi bu kitaptan sonra daha fazla kullanmaya başlamıştır. Çeşitli kitaplarda ve filmlerde görülmeye başlar . Peki nedir Ütopya ? Ütopya kelimesi Yunanca “ou-topos” kelimesinden gelir; bu da kelimenin tam anlamıyla “yer yok” demektir ve var olmayan bir yeri anlatır. Doğu toplumunda da Farabi ütopya hakkında çalışmış yöneticilerin sayabileceğimiz bütün güzel özelliklere sahip olması gerektiğini anlatmıştır (özellikle bilgelik).Türklerin de Turancılık (Kızıl Elma ) ile ilgili bir ütopyaları vardır .Bu bütün Türkleri tek çatı altında toplamak hayali güzel bile olsa olması zordur hatta imkansızdır .Ayrıca kiminin ütopyası kiminin distopyası olduğu için kesin iyi kesin özenilecek ideal bir hayat var mıdır ? Distopya ise ütopya güzelliği özenilecek imrenilecek şeyleri bünyesinde barındırırken distopya duygusuzluğu karanlığı ve karamsarlığı ele alır .İzledikten veya okuduktan sonra yoğun duygulara , düşüncelere ve en önemlisi korkuya iten türdür .

    Distopyayı filmlerde çok sık görürüz İnsanların içini rahatlatır çünkü düşünüldüğünde kendileri o kötü varsayımsal dünyadan bir nebze bile olsa uzaktır . Otomatik Portakal (1971 )beyin yıkama ile insanın gerçekten iyi bir birey olabileceği mi yoksa göstermelik iyi bir birey olabileceği hakkında bir soru soruyor baş kahramanımız insan ve toplum değeri olmayan bir çevrede yaşayan holigandır. Azınlık Raporu (2002) filminde ilerde suç işlemesi muhtemel kişileri yakalamak tam olarak doğru mudur ? Kulağa suçluları yakalamak ve suçu önlemek ütopik olarak gelse bile düşündüğümüzde aslında yakalanan kişi daha suç işlemediği için bunu doğru kabul edebilirmiyiz ? Damızlık Kızın Öyküsü (1990) din ve zulüm altında kalan genç kadınların tek bir görevleri vardır oda doğurganlıklarını kullanmak . 12 Maymun (1995) insan nüfusunun çoğunu ortadan kaldıran bir virüsü önlemek için bir mahkum zaman yolculuğu yapar ama kaderin cilvesi orda da akıl hastanesinde kalır ve ordan kurtulmaya çalışır bu film apokaliptik bir film olarak da sayılabilir zaten apokaliptik , distopik , ütopik kavramlar düşünüldüğünde iç içedir. Distopya kavramında genel olarak robotlaşma duygusuzlaşma ve değer yargısının yok olması söz konusudur. Metropolis (1927) bilim kurgu tarzı filmlerin ilk örneği olarak güzel bir distopik film olarak ele alabiliriz.Platerya sürekli çalışırken burjuva ve soylular bolluk ve paraları içinde yaşarlar bu harika film çağının ötesinde bir film olurken sonrasında gelen Blade Runner ve Matrix gibi distopik filmlerin mihenk taşı olmuştur. Arnold Schwarzenegger ile bütünleşen Terminatör (1984) filminde de yine akıllı makinelerden olan robotlardan birinin geçmişe gönderilerek insanlarla mücadelesi ele alınır. O robotta olan duygusuzluk değer yargısının olmaması tam anlamıyla distopyayıanlatır. Uzaydan Gelen Fırtına (2017) yine hem apokaliptik hem de distopik bir filmdir .Dünyayı korumak için gönderilen bir uydu birden ona saldırmaya başlar ve çevreyi bir takım olumsuzluklar kapsar. Hepimizin bildiği Jurassic Park serisi de yine distopik bir yapı gösterir çünkü dinazor ve insanların mücadelesi çetindir ve bu insanların özendiği bir ütopya olarak alınmaz. Son zamanlarda izlediğim ve derinden etkileyen Platform (2019) çok katlı bir hapishane gibi olan bir yerde iki kişilik odalarda kalan ve kaç katlı olduğu bilinmeyen bir ortamda geçiyor . Yemek bir mekanizma ile her kata gidiyor ama üst katlar bütün yemeği yediğinden alt kata ya yemek artığı kalıyor ki şanslıysa genelde hiç kalmıyor .İyi yanı insanların tek bir katta sürekli kalmaması böylece alttaki ve üsteki insanları anlayabiliyorlar .Film ayrıca bir sürü sembolizm içermekte yeni nesil izlemek için güzel bir distopik film olarak çıkıyor.

    Ütopya filmlerine örnek olarak ise Serenity (Huzur) (2005) müneccim bir yolcunun sırrını bilmeleri ve ona engel olmaya çalışan insanları anlatıyor . Gattaca (1997) genetik mühendisliğinin çok ilerlemesi üzerine bilimsel olarak kusursuz insanların yaratılmaya çalışılması anlatılıyor .Tanrının Kitabı (2010) da ise insanlığı kurtaracak bir kitabı koruma mücadelesi anlatılır . Armageddon (1998) büyük bir meteoru durdurmak için mücadele eden insanları anlatır eğer meteor durduramazlar ise un ufak edecektir .Bu filmin olumlu bir son ile bittiği için ütopya sayılabilir. Insterstaller (2014) Christopher Nolan’nın son çekimlerinden olan bu filmde teknik donanımı yüksek bir adamın ailesi ve dünya için zorlu bir karar alır yine olumlu bir sonuça sahip olduğu için bu filmi de ütopya sayabiliriz.

    Bazı filmlerde hem ütopya hem distopyadan çağrışımlar vardır .Vendettanın V’si filminde yönetime başkaldırı ve kaos ortamı hakimdir . Bu film için tam olarak ütopik veya distopikdiyemeyiz. Kimilerine göre başkaldırı ütopik kimilerine göre filmin karanlık sahneleri dolayısıyla distopiktir .Başka bir film olan Zamana Karşı (2011) sürekli genç olma düşüncesi insanı cezbetmesi bakımından ütopiktir ama zaman alışverişi düşünüldüğünde distopik bir filmdir .Elysium (2013) her açıdan üst seviyede olan olan Elysium ütopik ve çökmekte olan dünya distopik olarak adlandırılabilir. Bir animasyon olan Wall-E (2008) de de Elysium gibi insanlar dünyayı terk edip başka bir gezegene yerleşirler o durum ütopik ama Wall-e ninyaşadığı dünya distopiktir. Hatta benim ütopik veya distopik olarak tanımladığım terimler başka bir insana göre değişiklik gösterir . O yüzden ütopyanın distopyanın kesin sınırları yoktur.

    Sonuç olarak hepimiz film izlerken başka maceralara seyahat etmeyi seviyoruz . Özellikle izlediğimiz film bilim kurgu ise insanın ölüme olan merakı ve yaratılışa olan merakı birleşip izlemekten tuhaf bir heyecan veriyor. Bilim kurgu tarzında anlatamadığım ve izleyemediğim çok güzel örnekleri mevcut olan tür . Filmlerin içindeki şamanik öğeleri değişik sembolleri ve algoritmaları inceleyip tekrar izlenesi bir tür . Bu tür insan yaşadıkça devam edecek ve kendini daha da geliştirecektir .Umarım bu gelişim bizi gerçek hayatımızda da ütopyaya götürür . Hayatta tek bizi korkutan distopik filmler olur.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.