Adalet Temalı Film İncelemeleri: And Justice For All

Adalet Temalı Film İncelemeleri: And Justice For All
  • 0
    0
    0
    0
  • ''Savunma avukatlarının görevi bireyin haklarını savunmaktır.Savcılığın görevi de yasaların uygulanmasını sağlamaktır.Herkes için adalet ! Ama burada bir sorunumuz var. Ne biliyor musunuz? İki taraf da kazanmak ister. Kazanmak isteriz. Adaleti umursamadan, suçlu olan kim umursamadan kazanmak... '' And Justice For All, Onaltıncı Raund ve Bir Askerin Hikâyesi filmleriyle tanınan 3 kez Oscar’a aday gösterilen Norman Jewison imzalı, başarılı bir avukatın adalet sistemiyle olan trajikomik mücadelesini anlatan bir film. Şahsen To Kill a Mockingbird’den sonra adalet sisteminin çarpıklığını yansıtan çok değeri bilinmemiş bir yapım olduğunu düşünüyorum. Başrolümüz Godfather ve Scarface’deki oyunculuğuyla sinema tarihine adını kazımış olan Oscar ödüllü aktör Al Pacino, filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilmiş fakat o yıl Kramer vs. Kramer filmindeki rolüyle aday olan Dustin Hoffman’a ödülü kaptırmıştır. Aynı yıl and Justice For All; Valerie Curtin, Barry Levinson imzalı senaryosuyla en iyi özgün senaryo dalında da Oscar’a aday gösterilmiş fakat ödülün sahibi olamamıştır. Belirtmeden geçmeyelim, filmde Al Pacino’ya Jack Warden, John Forsythe başta olmak üzere birçok ünlü aktör eşlik ediyor. Film genç ve başarılı avukat Arthur Kirkland’ın yozlaşmış adalet sistemiyle olan mücadelesinde vicdan muhasebeleri, aynı zamanda sisteme uyum sağlama çabaları arasında gidip gelen içsel savaşını ve bu süreçte genç bir kıza şiddet uygulama ve tecavüzle suçlanan, tanınmış bir hakimi savunmak zorunda kalmasını işliyor. Film Arthur’un gelişen olaylara karşı verdiği reaksiyonların yozlaşmış sistem karşısındaki çaresizliğini  gözler önüne seriyor. Norman Jewison özellikle Arthur’un ikili diyaloglarında sürekli sorgulayan ve eleştiren yapısının, bütüne bakıldığında sistemin dışına çıkmaya çalışan ufak bir parazit olduğunu hissettiriyor çoğu zaman. Yine de kendinizi onun yerine koyup bir an için "Evet! artık gerçekten de herkes için adalet" demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Film içerisinde adaletsizlikten nasibi almış birden fazla yan rolü işlerken, aynı zamandan adaleti sağlamakla görevli meslekleri icra eden kişilerinde de psikolojik olarak ne denli çöküntüler yaşayabileceğini yansıtıyor. Bütün bu yan rollerin karakterleri olay örgüsü içerisinde işlenirken Arthur hepsinin hikâyesinde kendine bir yer buluyor ve böylelikle biz de kahramanımızın psikolojisinin ne yönde şekillendiğini yavaş yavaş fark ediyoruz. En nihayetinde karakterimiz sistemin çarpıklığına, insanların bu durum karşısında üç maymunu oynamasına dayanamıyor ve karşımıza belki de Al Pacino’yu Oscar adaylığına götüren final sahnesi çıkıyor. Duruşmadaki savunmasında Arthur Kirkland bütün meslek etiğini bir kenara bırakarak, filme adını veren Amerikan adalet sisteminin sloganı "Herkes İçin Adalet" cümlesinin içinin ne kadar boş olduğunu gösteren mükemmel bir konuşmaya imza atıyor. Sahnenin bir başka etkileyici yanını ise bu konuşmanın sonunda hem suçlunun cezalandırılmasını isteyen savcılık makamı hem de o suçtan yargılanan hakimin aynı duyguları paylaşıyor olması oluşturuyor. Ve sonuçta yapması gerekeni yaptığı için bir avukat belki de mesleğinden olurken "Herkes İçin Adalet" sağlanıyor. And Justice For All adalet kavramını tekrardan sorgulamanıza neden olacak ve aslında bu çarpık sisteme uyum sağlamaktan başka bir şey yapmadığınızı fark edeceksiniz. Filmin sonunda keşke hakim, savcı olsam diyenler olabileceği gibi en güzel adalet kendi adaletin işte diyenler de mutlaka çıkacaktır. Unutulmaması gereken sorun hiçbir zaman kim için, kimin tarafından adaletin uygulandığı değil, mali durumu, ten rengi, bağlantıları, dini, dili, ırkı ne olursa olsun, adalet terazisinin herkes için hassas ve eşit olmasıdır. İnsanlığın önce vicdan muhakemesinden sonra gerçek adaletin sağlanmasından korktuğu günlerde, bitkiler, hayvanlar ve dünyanın bütün güzellikleriyle barış içinde yaşamak dileğiyle… Not : And Justice For All izlemeden önce 12 Angry Men ve To Kill a Mockingbird izlemenizi öneririm. Zira bu üçleme adaletin sağlanmasında bireysel farkındalık yaratabilmenin mümkün olduğunu bize gösteriyor.    

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.