Hoşgörüsüzlüğün Naif Bir Portresi: Green Book

Hoşgörüsüzlüğün Naif Bir Portresi: Green Book
  • 0
    0
    0
    0
  • Yönetmenliğini ABD'de komedi filmleriyle ön plana çıkan Peter Farrelly'nin yaptığı Green Book (Yeşil Rehber), çalıştığı bar tadilata girdiği için kendine geçici bir iş arayan İtalyan kökenli beyaz Tony Lip (Viggo Mortensen) ile çıkacağı turne için şoför arayan siyahi müzisyen Donald Shirley'nin (Mahershala Ali) yolunun kesişmesini konu edinen biyografik bir film olarak karşımıza çıkıyor. Başrolü, kendisini son olarak Kaptan Fantastik (2016) filminde izlediğimiz Danimarkalı oyuncu Viggo Mortensen ile Ay Işığı (2016) filmi ile gönüllerimizde taht kuran karizmatik Afro Amerikalı oyuncu Mahershala Ali paylaşıyor. Bu yıl Kuzey Amerika'daki çeşitli festivallerden ödüllerle dönen ve halihazırda 5 Altın Küre adaylığı bulunan Green Book'un, Akademi Ödülleri'nde ön plana çıkacak iddialı bir yapım olduğu şüphesiz. Afro Amerikalı, ünlü caz piyanisti ve bestecisi Don Shirley ABD'nin güneyinde yapacağı sekiz haftalık turne için şoför aramaktadır. Bu sırada İtalyan kökenli bir beyaz olan Tony Lip veya diğer adıyla Frank Vallelonga, çalıştığı bar tadilat yüzünden kapanınca evi çekip çevirmek için geçici bir iş bulma telaşına girer. Bu sayede Tony, Don'un şoförlüğü için iş görüşmesine gider. Bir piyanist olduğunu duyduğu sanatçının evine iş görüşmesine giden Tony, karşısındaki kişinin siyahi olduğunu görünce bir şaşkınlık yaşasa da renk vermemeye çalışır. Yaptıkları bu kısa görüşmeden sonra, ikilinin oldukça zıt iki karakter olduğu anlaşılır. Ancak korumaya da ihtiyacı olabileceğini göz önünde bulunduran Don, adaylar arasından Tony'yi seçer. Böylelikle sekiz hafta sürecek bir yolculuğa çıkarlar. Don, Tony'nin olmadığı her şeydir; eğitimli, sofistike, telaffuzu düzgün, titiz ve siyahi... Yolculuk için Tony'ye ''yeşil rehber'' verilir. Filme de adını veren ve ağırlıklı olarak 1930'lar ile 1960'ların sonları arasında kullanılan bu rehber, ABD'nin güneyine seyahat etmek isteyen Afro Amerikalı gezginler için oluşturulmuş bir kitapçık işlevi görür. Bu kitapçıkta, siyahi vatandaşların kalabileceği oteller, gidebileceği restoranlar ve kullanabileceği güvenli yollar gibi bilgiler yer alır. Film, 60'lardaki atmosferi ve ABD'deki siyahilere karşı olan bakış açısını, izleyenlere daha ilk dakikalardan gösteriyor. Örneğin Tony ile ailesi arasında ''patlıcan'', ''kömür torbaları'' gibi yakıştırmaların geçtiğini izlediğimiz sahnede, evlerine tadilat için gelen iki siyahi işçinin limonata içtikleri bardakları çöpe Tony'nin attığını görüyoruz. Kendisine ters gelse de parası için şoförlük işini kabul eden Tony ve kendini çevresindekilere ispatlama çabasında olan Don için bu turnenin, sahip oldukları hedeften ziyade, kendileriyle yüzleşecekleri bir yolculuk olduğunu anlıyoruz sonlara doğru. Kendini Amerika'nın beyazlarından olarak gören Tony, aslında İtalyan kökenli göçmen bir işçi. Öte yandan sahip olduğu tüm becerilere ve paraya rağmen Don, konaklayamayacağı oteller, kullanamayacağı tuvaletler ve dışarıda gezemeyeceği saatler olan bir siyahi. Sonuç olarak her ikisi de toplumun gözünde ikinci sınıf vatandaş olarak yer alıyor. Filmin başarısındaki en önemli etkenlerin, başrollerde yer alan oyuncular olduğunu söylemeden geçmeyelim. Yüzüklerin Efendisi (2001, 2002, 2003) ile kariyerine zirveden başlayan Viggo Mortensen, İtalyan aksanlı bozuk İngilizcesi ile her seferinde fiziksel şiddete başvuran, haliyle başı beladan kurtulmayan ve kısa sürede izleyenler ile bağ kuran sempatik bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. Öte yandan Mahershala Ali'nin, doğal karizması sayesinde, canlandırdığı entelektüel siyahi karakter için pek fazla efor sarf etmediği aşikar. Bu durum, kendisinin bu rol için mükemmel bir seçim olduğunun göstergesi. Ayrıca Ali'nin filmdeki kostümlerine hayran kalmamak elde değil. Green Book'u izlemeden önce onu, beyaz perdede belki de yüzlercesini izlediğimiz, klişe siyah-beyaz hikayelerinin yer aldığı filmlerden biri olarak düşünmemize rağmen film, yönetmenin oldukça estetik, ajitasyona yer vermeyen anlatımı ve Mortensen ile Ali arasındaki kimya sayesinde oldukça başarılı film çıkıyor karşımıza. İzleyenleri tebessüme ve düşünmeye sevk eden Green Book, 1960'ların Amerika'sında siyahilere karşı olan tahammülsüzlüğün naif bir portresini çiziyor.  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.