Hollanda'nın Altın Çağı ve Natürmortlar

Hollanda'nın Altın Çağı ve Natürmortlar
  • 2
    0
    0
    0
  • Günümüz Avrupa kültür ve toplumunun oluşmasını sağlayan Rönesans hareketi, ilk kez 1300’lü yıllarda İtalya’da ortaya çıktı. Erken Rönesans olarak da adlandırılan bu dönemde siyasi ve ekonomik değişimler başta sanat olmak üzere günlük hayatın neredeyse her noktasını etkiledi. İtalya’da başlayan bu hareket giderek tüm kıtaya yayılırken her bölge Rönesans’ı kendine has bir şekilde yorumladı. Ancak bunların en kendine özgü olanının ortaya çıkması için biraz daha zaman gerekecekti. Maniyerizm de denen Geç Rönesans döneminde Avrupa sanatı artık yavaş yavaş Barok döneme geçişin işaretlerini vermeye başlamıştı. Bu sırada kuzeydeki Hollanda’da ise ticaret ile hızla gelişiyor ve yoğun bir merkez haline geliyordu. Avrupa’nın Geç Rönesans’ı, kuzeydeki bu ülkenin altın çağı olacaktı.

    Hollanda’nın Zenginleşmesi

    Hollanda’nın kendi halinde bir kıyı ülkesinden ciddi bir uluslararası liman haline gelmesi elbette artan ticaret ile mümkün olmuştu. Yüksek Rönesans’ı geride bırakan Avrupa, Reform hareketlerinin getirdiği dalgalanmalar ile meşguldü. Henüz bağımsızlığını kazanmış bir ülke olan Hollanda da elbette bu olayların yankılarını hissediyordu. Ancak bu noktada önemli bir adım atarak kendini deniz ticaretine verdi ve çevresindeki siyasi karmaşanın da etkisiyle kısa sürede önemli bir liman olmayı başardı. [caption id="attachment_247875" align="aligncenter" width="700"] Jacob Knyff-English and Dutch Ships Taking On Stores At A Port, 1673[/caption] Deniz aşırı ülkelerden tüm Avrupa’nın ilgisini çekecek birçok pahalı eşya ve baharat getiren Hollanda tüccarları, bu yeni kurulan ülkenin zengin sınıfını oluşturdular. Önceki yılların orta sınıfı ticaret ile hızlı bir yükselişe geçince doğal olarak sanat ve kültür anlayışı da değişti. Hollanda, Rönesans’tan Barok döneme geçişte tam anlamıyla kendi sanatsal üslubunu yaratmayı başardı.

    Hollanda’ya Has Sanatsal Karakter

    Hollanda’nın başarılı deniz ticareti ile kısa sürede zenginleşen orta sınıf tüccarlar, o dönemde parası olan herkesin yapacağı gibi sanata yönelmeye başladılar. Dönem kültürünün bir etkisi olarak elbette dini içerikli resimler çok yaygındı. İncil’den sahneler sıkça tuvalde kendine yer buluyordu. Ancak janr resimleri (günlük hayattan sahneler içeren resimler) ile peyzaj resimlerine de büyük ilgi vardı. Hollandalı zenginler, Avrupa’nın diğer kısımlarında pek ilgi görmeyen bu tür resimleri seviyorlardı. Özellikle Hollanda doğasının gerçekçi betimlemeleri, resimde oldukça popüler bir konuydu. Ancak Hollandalı sanatçıların çok başarılı olduğu bir başka konu daha vardı; natürmort resimler. [caption id="attachment_247883" align="alignnone" width="867"] Jacob vanRuisdael-View of Haarlem With Bleaching Field-1670
    Dönemin en ünlü manzara ressamlarından olan Ruisdael, kendi doğum yeri olan Haarlem'i de eserlerine konu etmiştir. Tabloları, doğanın detaylarının zarafetle yansıtıldığı kendi ana yurduna ait manzaraları konu alır.[/caption] Rönesans alegorisi ile Barok tekniklerini bir araya getiren bu resimlerde, ülkenin zenginliği göz önüne serildiği gibi dikkatli gözler için çok önemli mesajlar da veriliyordu. Avrupa’nın diğer ülkeleri siyasi olduğu kadar sanatsal anlamda da Rönesans ve Barok dönem arası geçişte sancılı bir süreç yaşarken Hollanda bu iki dönemi birbirine en iyi kaynaştıran ülkelerden biri oldu. Kısacası kuzeyli sanatçılar, daha sonra Kuzeyin Altın Çağı ya da Hollanda Altın Çağı olarak adlandırılacak bu dönemin adını sonuna kadar hak ettiler.

    Natürmortlar Ne Anlatıyor?

    Sanatçıların çok çeşitli dokuları gerçekçi biçimde resimleyebileceklerini ispat etmeleri açısından oldukça iyi bir alan olan natürmortlar, aynı zamanda ışık oyunları için de iyi bir zemin oluşturuyordu. [caption id="attachment_247885" align="alignnone" width="640"] Adriaen Corte-Still Life With Asparagus-1697
    Eskiden hem yemeklerde hem de tıbbi amaçlarla sıkça kullanılan kuşkonmaz, oldukça pahalı bir üründü. Bu sebeple de sıkça natürmort eserlerin konusu oldu.[/caption] Gözlemledikleri ya da kendileri yarattıkları natürmort sahneleri en iyi biçimde tuvale aktarmaya çalışan sanatçılar, şaşırtıcı biçimde anatomik doğruluklara ulaştılar. Ancak bu türün tek amacı sanatçılara gerçekçi dokular çizmek için fırsat tanımak değildi. Her birinin altında oldukça önemli ahlaki mesajlar yatıyordu. [caption id="attachment_247886" align="aligncenter" width="640"] Jan Davidsz. de Heem-Vase of Flowers-1645
    Ünlü natürmort ressamlardan olan de Heem, kendi döneminde de oldukça prestijli bir sanatçıydı. O kadar ki zamanla siparişlere yetişebilmek için oğulları da onunla atölyesinde çalışmaya başladı. Sanatçı, natürmortlarındaki bitki ve çiçekleri etkileyici bir doğrulukla resmetmiş ve renk ile dokudaki ustalığını kanıtlamıştır.[/caption] Natürmortların hemen hepsinde verilen mesajlardan biri ‘hayatın geçiciliği’ idi. Daha önce adına ‘vanitas’ denen ve genelde sahneye bir kafatası yerleştirilerek ölümü hatırlatan uygulama, bu natürmortlarda bir adım ileri götürülmüştü. Kimi sahnelerde ölümü hatırlatmak için yine kafatası görmek mümkündü. Kimi sahnelerde ise yarım limon gibi semboller aynı mesajı vermesi için yerleştiriliyordu. [caption id="attachment_247887" align="alignnone" width="640"] Clara Peeters-Still Life with Cheesestack and Crayfish-1620'ler
    Dönemin erkek egemen sanat topluluğunda Clara Peeters, az sayıdaki kadından biriydi ve yaygın olduğu üzere natürmort çalışmalar yapıyordu. Kadehteki içki ile sıvının yansımalarını başarıyla tuvale aktarabildiğini kanıtlarken aynı zamanda dünyevi zevklere gönderme yapıyor. Ölü yatan ıstakoz ise ölümü hatırlatan bir aracı. Bu tabloda çağdaşlarının eserlerinden farklı olarak kıvrılmış bir örtü ya da devrilmiş kadeh bulunmuyor. Hayatın kısalığı ve gelip geçiciliğini hatırlatan yer yer dağılmış bu tarz bir kompozisyon uygulaması dönem natürmortlarında oldukça yaygındı. Amaçları izleyiciye oldukça güzel, özenle hazırlanmış bir sofra gösterirken bir yandan da bunun bilinçli olarak bozulmuşluğunu gösterip belli belirsiz bir huzursuzluk vermekti.[/caption] Natürmort resimlerde arka plan genelde siyah ya da kahverengi tonlarında bırakılıyordu. Bunda elbette Barok dönem resim karakterinin etkisi vardı. Öndeki figürlerin çarpıcılığını artıran bu teknik, aynı zamanda etkileyici ışık oyunları oynamaya da fırsat tanıyordu. Natürmortlar aynı zamanda sipariş veren kişinin ya da ülke olarak Hollanda’nın zenginliğini göstermek için de yapılabiliyordu. Gösterişli sofra tasvirleri; büyük bir zenginlik sergilerken bir yandan da izleyici ile alay edercesine tüm bu zenginliğin gelip geçiciliğine işaret ediyordu. Daha sonradan adına ‘gösterişli natürmort’ denecek olan bu tür, Barok sanatın gösterişli karakteri baskın gelmeye başladıkça yaygınlaşacaktı. Dönemin en zengin Hollandalı ailelerinde dahi görülmesi zor sofra sahneleri sıkça ölümü hatırlatan natürmortlarda resmedilecekti. [caption id="attachment_247888" align="aligncenter" width="640"] Jan Davidsz. de Heem-Still Life Painting Wtih Champagne Glass and Pipe-1642
    Gösterişli ölü doğa resimlerine bir örnek olarak de Heem'in bu çalışması gösterilebilir. Sanatçı burada ıstakoz ve şampanya kullanmış ki ıstakoz dönemin zengin aileleri için dahi bulması zor bir yiyecekti.
    Ancak burada yalnızca yarım bırakılmış meyveler ile ölümü, hayatın geçiciliğini hatırlatmıyor. Soyulmuş meyve kabuğu ve sağ taraftaki kıvrılmış ip ile yılan benzeri bir figür yaratıyor. Meyvelerin etrafından dolanan bu yılan benzeri çizimlerin, bir Cennet Bahçesi alegorisi oluşturmak için bilinçli olarak tercih edildiği söyleniyor.
    Piramit oluşturacak biçimde konumlandırılmış objelerin en üstünde kendi de üçgen şeklinde olan ve sıvı/ışık ilişkisini çok başarılı şekilde tuvale yansıtan şampanya kadehi var. Dünyevi güzelliklere bir gönderme olan şampanya kadehini farklı meyveler ve bir pipo izliyor.[/caption] Dikkatli gözler için çok sayıda gizli mesaj içeren natürmortları tam olarak çözümleyebildik mi bugün dahi emin değiliz. Alegorik anlatımın bu denli yoğun olduğu bir dönemde, kompozisyona yerleştirilen herhangi bir nesnenin özel bir anlamı olup olmadığı anlayabilmek oldukça zor. Ancak emin olabileceğimiz bir şey varsa o da Hollandalı sanatçıların Rönesans'ı tamamen kendi kültürlerine uyarlayarak kabul ettikleri. Kaynak: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.