Hayal Edemezsin'den Daha Fazlası: Fikri Karayel İle Röportaj

Hayal Edemezsin'den Daha Fazlası: Fikri Karayel İle Röportaj
  • 4
    0
    0
    0
  • 2014'te çıkardığı ilk stüdyo albümü "Zor Zamanlar" ile yeni neslin yükselen sesi olmaya başlayan, 2018 yılında ise Tolga Erzurumlu işbirliğiyle çıkardığı "Yol" şarkısı ile piyasaya deyim yerindeyse damgasını vuran Fikri Karayel'i hepimiz mutlaka dinledik ve tanıyoruz. Kendi şarkılarının yanında; Merve Özbey, Ayşe Hatun Önal ve Murat Boz gibi isimlere verdiği besteleriyle de adından söz ettiren Fikri Karayel ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifli okumalar! 1- Sizin Kıbrıslı doğumlu olduğunuzu ve orada büyüdüğünüzü biliyoruz. Peki İstanbul’a gelişiniz ve müzik ile ilgili bir yolda ciddi şekilde ilerleme fikri nasıl oluştu? Bu süreçten bahsedebilir misiniz?  Elbette. Öncelikle teşekkür ederim yer verdiğiniz için. Evet Kıbrıslıyım ve Kıbrıs'ı çok sevmeme rağmen 10-25 yaş aralığım İngiltere’de geçti. Büyüme sürecimin önemli bir kısmını orada yaşadım ve müzikle daha ciddi bir ilişki yaşama kararını da bu yıllar içinde aldım. Aslında bu daha fazla dinleme ve üretme güdüsü ile çok doğal bir şekilde gelişti. Ben sadece rüzgara karşı koşmak istemedim. Bana doğal gelen her zaman müzikle iç içe olmaktı. Bu anlamda aldığım en aktif karar büyük ihtimalle Biyokimya eğitimimden ayrılıp “Zor Zamanlar” albümü için Kıbrıs’a dönüp çalışmaya koyulmaktı.   Sonrasında Kıbrıs’ta günden güne gelişen bir sahne serüveni ve dijital platformlarda paylaşımlarımız oldu. Zaman içinde gerek iş ilişkileri, gerek müzik hayatımı paylaştığım arkadaşlarımla olan ilişkilerim ve en önemlisi  Türkiye’de müziğimi senelerdir takip eden güzel insan topluluğunun kendini biraz daha hissettirmeye başlaması ile Türkçe müziğin merkezine daha yakın bir yere, İstanbul’a konumlanmış bulundum. Burada hem şarkıcı olarak hem de besteci olarak çok keyifli bir hikayenin parçası olabildiğim için mutluyum.    2- Kendi şarkılarınızın yanı sıra, Murat Boz, Ayşe Hatun Önal ve Merve Özbey gibi önemli isimlere verdiğiniz şarkılar var. Şarkıyı vereceğiniz isimleri düşünerek mi üretiyorsunuz yoksa tam tersi mi? Örneğin Ayşe Hatun Önal’ın seslendirdiği “Efsane” adlı şarkıyı ilk dinlediğimde ona çok yakıştığını düşünmüştüm.  Hepsinin hikayesi farklı olabiliyor. Zihnimde yer edinmiş bir yorumcu için yazarken onun bana bir dinleyici olarak hangi kelimelerle hangi melodileri kullanarak hangi konudan bahsedeceği ile ilgili önceden gelen beklentilerim olduğu gibi, bunun da her zaman beklentileri yerine getirme yönünde edeceğim anlamına gelmiyor. Bazen bir sanatçıya önceden de üstüne yakıştırdığım renklerle yaklaşıyorum, bazen ise yeni renkler katmaya çalışıyorum ve bunları yaparken kendi hikayemi anlatmaya da özen gösteriyorum. Kendi renklerimi sevdiğim diskografilere katmak  çok keyif aldığım bir durum. Gerek Ayşe Hatun veya Murat Boz gibi, sanatçının yansıttığı karakterini, tarzını ve yorumunu düşünerek yaptığım şarkılarla gerekse demolarım arasından “bu benim olsun” diyerek alıp yorumlayan sanatçı dostlarımla.  3- Bir röportajınızda beste yapmakla ilgili “fabrikalaşma” riski olduğunu ve seçici davrandığınızı söylemiştiniz. Seçicilik konusunda kriterleriniz nelerdir?  Aslında kesin kriterlerim olduğunu söyleyemem ama özen gösterdiğim şeyler var mesela tekrara düşmemek gibi. Yazdıklarımın dürüst olması ve ruha hitap etmesi önemli benim için. Bir besteye başlarken bitmeme ihtimalini de  değerlendiriyorum hep. Gerektiğinde bırakıyorum ya da süresiz ara veriyorum. Her fikri bir iş fırsatı olarak görmemek lazım. Şarkıları zorlamamak lazım. Bu süreci anlatmaya çalışmak da zor ama iyi şarkıların yazılmaktan çok  keşfedildiğini düşünüyorum. Bence ritim ve nota kombinasyonları zaten hep orada ve doğru kombinasyonlar doğru zamanlarda anlam kazanırlar. Kötü anlamda “fabrikalaşmak”, duygusal süreci es geçip şarkılara teslim edilmesi gereken birer ürün olarak bakınca daha büyük bir risk haline geliyor sanırım. Unutmamak lazım ki iyi anlamda da “beste fabrikası” dediğimiz, verimli oldukları kadar kaliteli olan bir çok değerli besteciler var. Yani “fabrikalaşmak” her zaman kötü olmak zorunda değil. 4- “Zor Zamanlar” albümünüzün kemik bir dinleyici kitlesi var ve bu kitle, albümdeki tarzınızı çok beğeniyor. Son zamanlarda bütün şarkılarınızı tekli olarak piyasaya sürmeyi tercih ediyorsunuz. Tekrardan bu tarz bir albüm yapma ya da albüm yapma düşünceniz var mı?  Aslında şarkıların piyasaya sürülme şekilleri bütünüyle benim tercihlerimi temsil etmiyorlar. Bu biraz ekip çalışması. Bir albüm veya EP üzerinde çalışırken ekip olarak heyecanlanıp sabırsızlıkla single olarak paylaştığımız şarkılar da olabiliyor. “Yol” ilk single projemdi. Bir albüme dahil olsaydı zamanlaması doğru olur muydu bilemiyorum. Yayım safhası ilk albümden beri birlikte yürüdüğüm, yapım şirketim DokuzSekiz Müzik’in değerlendirdiği konular. Albüm bence tematik olmalı. Proje içindeki şarkılar bağlantılı olmalılar gerek hikaye, gerek tavır veya tarz olarak. Şu an birkaç şarkılık bir koleksiyon projem var. Bu aralar enerjimin büyük bir kısmını buna ayırıyorum çok keyif alarak. Hem kendimi müzikal olarak keşfettiğim, hem de yeni fikirlere cesaretle yaklaştığım bir proje olarak gelişmeye devam ediyor. "Zor Zamanlar” döneminde dinlediğim ve bir süredir uzak kaldığım müziği dinlemeyi çok özlemişim. Şimdilerde ilhamlarım eskiye dönüyor. Bu yüzden “Zor Zamanlar” albümündeki lezzetlerin duyulduğunu düşünüyorum bu yeni çalışmalarda. Umarım bu koleksiyonu yakın gelecekte sizlerle buluşturma şansım olur. 5- Son bir yılda Türkiye’de bir cover furyası başladı ve bunun en önemli temsilcilerinden olan Zeynep Bastık sizin “Yol” adlı şarkınızı  seslendirerek çok büyük bir kitleye ulaştırdı. Bu konu hakkında düşünceleriniz neler?   Zeynep kendine yakışan şarkıları iyi seçiyor ve söylediği şarkıların da hakkını veriyor. Yol'u Zeynep Bastık’ın sesinden dinlemek bana da keyif veriyor bir sürü insan gibi. Büyük bir kitleye ulaştığı için de mutluyum. Birilerinin şarkılarımı yorumlamasına alıştım. Sevdiğim isimlerden kendi şarkılarımı dinlemek her zaman güzeldir. 6- YouTube üzerinde şarkılarınızın akustik şekilde yorumlanmış halleri çok beğeni topluyor. Bu şarkıları ayrıca akustik bir albüm  altında toplama fikri var mı?  İleride olabilir tabii ki ama şu an yeni şarkılar üretmeye odaklıyım. Nostalji yapma vakti geldiği zaman sevilen şarkıların yeniden yorumlandığı, belki de akustik bir proje... Neden olmasın. 7- “İyi Geliyor” un üretim sürecinden bahsedebilir misiniz? Alışılmış Fikri Karayel parçalarından biraz daha farklı duyuluyor, daha hızlı ve daha elektronik altyapılar hakim. Sizin fikirleriniz nelerdir?  İçimde sağlam bir diskocu var :) Diskoyu, adaptasyonlarını ve evrimini çok benimsiyor, çok seviyorum. “İyi Geliyor” benim uzun zamandır sizinle paylaşmak istediğim bir şarkıydı. Birkaç senelik.. Yani bu benim için yeni bir tarza doğru gidiş değil, tam aksine dönemin şarkıyı yakalamasını bekledim diyebilirim. Pusula Stüdyo projesi gündeme geldiğinde de bu şarkının tam zamanı olduğunu hissettim. Şarkının aranjörü sevgili dostum Ümit Kuzer de demodaki fikirleri sevdi ve orijinal duyguyu muhafaza etmek üzere çalıştı. Sizleri bulmasını istediğim sesler bunlar. Apple Music & Karnaval’ın ortak projesi Pusula Stüdyo’da Yalçın Birol yönetmenliğinde iPhone 11 ile özel bir video klip çekildi bu şarkıya. Benim için de farklı bir deneyim oldu. Açıkçası bu şarkıyı sunarken herkes beğensin kaygımız minimumdaydı diyebilirim. Ciddi anlamda dans etmeye ve ettirmeye ihtiyaç duyduk “İyi Geliyor”da.   8- Hangi müzik türlerini dinliyorsunuz? Hayatımın şarkısı ya da hayatımı değiştiren şarkıdır diyebileceğiniz bir parça var mı?  Bunun için ayrı bir röportaj yapmamız gerekebilir :) Müziğin evrimini seviyorum. Duygu varsa müzik güzeldir benim için. Hangi enstrümanları, hangi tarzları barındırdığına ya da hangi dilde ne şekilde yorumlandığına bakmazsızın. Hayatımda rock var, pop var, disko var, sanat müziği var, rap var,  soul var, R&B var, country var, reggae var, klasik var, var anam var.. Hiç birini dinlemeden yapamıyorum. “Rindler’in Akşamı”, “Adı Bende Saklı”, “This Is America”, “Master Blaster” gibi yüzlerce kocaman şarkıyla ilk tanışmalarımda bildiklerimi yeniden gözden geçiriyorum. Bence bu büyük şarkıların en büyük özelliği zaten hayatlarımızda hissedilir etkiler yaratmaları.  9- Son olarak Listenary takipçileri için son dönemde sık dinlediğiniz bir Türkçe bir yabancı şarkı önerisi yapar mısınız?  Türkçe önerim Kenan Doğulu’dan “Bizimdir”. Çok etkileyici.  Yabancı önerim de Childish Gambino’dan "Feels Like Summer” Ardından da "İyi Geliyor" dinleyin benim için.  İlk fırsatta sokaklara, birbirimize ve sağlığa kavuşmamız dileklerimle.. Sevgiler. Fikri Karayel'i takip etmek ve haberdar olmak isterseniz, sosyal medya adreslerini aşağıda bulabilirsiniz. Instagram Twitter Spotify

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.