Güç ve İhtişamın Bedeli: Damokles’in Kılıcı

Güç ve İhtişamın Bedeli: Damokles’in Kılıcı
  • 3
    0
    0
    0
  • Damokles, (Bilinenin aksine orijinal adı Demokles değil Damokles’tir.) günlük hayatta pek çok kez karşımıza çıkan efsanevi bir isim. Özellikle ders verici bir deyim olarak sıkça kullanılıyor. Peki bu “Damokles’in Kılıcı”nın hikayesi nedir ve tam anlamıyla bize ne anlatmak istemektedir? Gelin hep birlikte inceleyelim. Romalı felsefeci Cicero,Tusculanae Disputationes” adlı yazıtlarında Siraküza diye bir krallıktan bahseder. M.Ö. 4. yüzyılda hüküm süren bu krallığın başında filozoflara ve ilime büyük önem veren Dionysos adında güçlü bir kral vardır. Fakat son derece görkemli bir hayat yaşamasına rağmen hiç mutlu değildir bu kral. Sürekli suratı asık bir şekilde tahtında oturmasıyla bilinir. Hep telaşlı bir ifadeyle izler insanları. En yakın dostu ve aynı zamanda danışmanı olan Damokles ise bu duruma bir türlü anlam veremez. Çünkü kralın istediği her şey elinin altındadır, bir dediği iki edilmiyordur. En güzel yemekleri o yiyor, en güzel kıyafetleri o giyiyor, en güzel yataklarda o yatıyordur ve yakınabileceği hiçbir sıkıntısı yoktur. Bu nedenle ona çok özenir ve kralın ne kadar şanslı olduğunu söyleyip durur. Hatta çevresindeki insanlara da sık sık bu gösterişli hayatın mükemmelliğinden bahseder. Dionysos, kulağına gelen bu abartılı laflardan bıkmıştır artık. Bir gün “Bu mutluluğu senin de tatmanı arzu ediyorum.” diyerek krallık tahtını ve tacını Damokles’e devreder. Hem de büyük bir tören eşliğinde! Hizmetçilerine, kendisine nasıl hizmet ediyorlarsa Damokles’e de aynı şekilde hizmet etmelerini söyler. Damokles bütün bu duyduklarına inanamaz. Çok uzun zamandır hayalini kurduğu şey sonunda gerçek olmuştur. Sevinçten adeta havalara uçar, gururu okşanır. Süslü giysilerini giyerek büyük bir mutlulukla oturur tahtına. Fakat ziyafetin doruklarında olduğu sırada başını hafifçe yukarı kaldırmasıyla bütün neşesi kaçacak ve hatta dehşete kapılacaktır. Çünkü tahtın hemen üzerinde bir şeyin sallanmakta olduğunu görür. Bu, at kılına bağlı ve her an kopabilecek olan keskin bir kılıçtır. Heyecandan elindeki bardağı yere düşürür Damokles. Korkmamış gibi yapmaya çalışır ama artık eğlencenin başında olduğu gibi etrafa gülücükler dağıtması mümkün değildir. Suratı asılır. Durumu fark eden Dionysos, acemi krala sorar: ”Neden yemiyorsun, neden gülmüyorsun?” Çaresiz bir ifadeyle kılıcı gösterir Damokles. Dionysos hafif bir tebessüm eder ve ”Evet ben güçlü bir kralım. Ama boynumun üstünde her an tehdidiyle yaşıyorum kılıçların.” sözlerini söyler. Dionysos, adil bir yönetim sergilemediği takdirde yerinin sağlam olmadığını ve hayatını kaybedebileceğini anlatmaya çalışmıştır burada. Halkının silüeti adeta bir kılıç gibi başının üzerinde durur. Sorumlulukları ona çok ağır yükler yüklediği için başarısız olmak gibi bir seçeneği yoktur. Her zaman çok çalışmalı ve kendi sefasını değil halkının refahını düşünmelidir. Damokles işte o an anlar hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü kadar muhteşem olmadığını. Büyük bir ders çıkarır yaşadığı bu olaydan. Fazla güç ve zenginlik, büyük sıkıntıları da beraberinde getirir her zaman. Yöneticiler işgal ettikleri mevkiyi layıkıyla temsil etmeli ve kendi çıkarlarına göre değil, sorumlu olduğu insanların ihtiyaçlarına göre hareket etmeliler. Yüzyıllar öncesinden anlatılan bu hadise, günümüzde hala daha insanları derinden etkilemeyi başarıyor ve yüksek makam sahibi insanların parıltılı yaşamlarının aslında çok tehlikeli olduğunu gösteriyor bize. Kaynak: 1,2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.