Otostop, dünyanın neresinde olursanız olun ulaşım masraflarından kurtulabileceğiniz ve en samimi şekilde yolculuk yapabileceğiniz en basit ulaşım şekillerinden biri. Bazen yoğun çilelerle güneşin en tepede olduğu zamanlarda uzun süreler bekleyebilirsiniz ancak yolun kenarında sizin için duran bir arabaya koşarken, yüzünüze çarpan sıcak rüzgarın bile sizi ferahlattığını hissedeceksiniz. Bu yazıda sizinle Fethiye’den Anamur’a kadar otostopla yaptığım yolculukta tanıdığım birbirinden farklı hikayeleri olan tam 16 otostop dostundan edindiğim tecrübelerimi anlatacağım. Öncelikle otostop sanıldığı kadar kolay bir şey değil. "Yola çıkalım elbet biri durur" mantığıyla başlayabiliriz ama otostop için saatlerce bekleyebileceğiniz zamanlar daha fazla olacak. Saatlerce bekleyişlerimi bitiren en sevdiğim cümle tartışmasız "Aha vallahi Tofaş geliyor kesin alacak bitti bu eziyet" oldu. Hayatımda Tofaş otomobil gördüğüme sevindiğim, şoförlerine bu kadar sevgi duyduğum başka bir an asla yaşamadım. Bizim otostop anlayışımız biz yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim, duran olursa binelim anlayışıyla ilerledi. Arkamızda 10 kilogram sırt çantalarımız, önümüzde çadırlarımız ile bu zorlu yürüyüşte, sol elimiz işaret yapmaktan ağrımış kaç km yürüdük bilmiyorum ama yeni bir araca bineceğimizin bize verdiği heyecan, adrenalin ve beklentilerle çok da keyifsiz değildik. Otostop korkusu özellikle böyle bölgelerde yenilmesi oldukça kolay bir duygu. Genelde sizi aracınıza alan insanlar sizin kafa yapınıza çok uygun, yardımsever hatta yolculuğunu sizin hikayelerinizle süslemeyi isteyen, sohbet etmeyi seven ve iyi insanlar oluyorlar. Bindiğimiz kamyonda Adrasanlı domatesçi bir abimizin eve gelen yüksek faturalarından dert yandığını, aracında sera işiyle uğraşan abimizin bu sene hasattan memnun olmadığını, Edebiyat öğretmeni yaşlı beyefendiyle yaptığınız edebi sohbetleri ve mühendislik bitirmiş bir ablamızın iş hayatının sıradan zorluklarından bahsettiğini görünce korkunuzun yerini saf duygular kaplıyor. Basit bir şekilde yabancı biriyle konuşmak dertleşmek isteyen insanların, yol boyu canı sıkılmasın diye kendilerine genç bir muhabbet arkadaşı aradığını ilk dakikadan görebiliyorsunuz. Yolun başından itibaren önyargı sahibi olmadığınız bu insanlar size keyifli bir yolculuk deneyimi yaşatıyor. Otostopun en önemli noktası, arabaya binmek için bekleyeceğiniz alanlar diyebilirim. Eminim bindiğiniz araçlar kadar sizi tanımak isteyen insanlar da olmuştur ancak yol kenarında durulacak bir boşluk olmadığı için size "ne yapabilirim?" dercesine işaretler yapan şoförleri sıklıkla göreceksiniz. Bu yüzden otostop yapacağınız bölge, araçların durabileceği yerleri barındıran ve şoförler için risk içermeyen yollar olmalı. Bu yüzden genelde şeridin kenarında rahat alanlar bulunan yerlerde daha sık kalıp şansınızı arttırabilirsiniz. Otostop sürecinin biraz uzaması ihtimaline karşın yanınızda daima bol su ve yiyecek bir şeyler bulundurun. Bekleme sürecinin keyifli geçmesi için Bluetooth hoparlörlerle yol kenarında eğlenmek de bu işi keyifli hale getiren önemli noktalardan. Beklemekten sıkıldığınızda "Aç bir güzel şarkı da dans edelim!" moduna girebiliyor ve yolun kenarında mutlu bir tablo gösterebiliyorsunuz. Enerjinizin yüksek olması, güleryüzlü ve düzgün bir imaja sahip olmanız bekleme sürecini kısaltan önemli olumlu etkenlerden birkaçı. Bir diğer püf nokta ise gideceğiniz yeri şoförlere açık bir biçimde göstermeniz. Biz esprili bir dille "KAŞ’a gidiyoruz, komik çocuklarız inene kadar da güldürürüz." şeklinde bir pankart hazırlamıştık. Bu hem sizi alacak kişiye sıcak bir mesaj oluşturuyor hem de bilinçaltına "Ben de Kaş’a gidiyorum bu çocukları alayım yolumuz aynı zaten." mesajını işlemiş oluyor. Bu süreçte yaşadığım en sıradışı olay ise bir tır kasasında 15 kişilik otostopçu ekiple yaptığımız yolculuktu. Otostop sırasında böyle güzel sürprizler yaşayabiliyor ve yolda harika insanlarla tanışabiliyorsunuz. Ve son olarak otostop bizim gibi gezginleri tüm içtenliğiyle kucaklayan en güzel ulaşım şekli.