16. Yüzyılda Gerçekleşen Fransa-Osmanlı Dostluğu

16. Yüzyılda Gerçekleşen Fransa-Osmanlı Dostluğu
  • 2
    0
    0
    0
  • Yavuz Sultan Selim’in ani vefatından sonra 30 Eylül 1520’de tahta çıkan Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı Devleti’ne en parlak dönemini yaşatacak ve aradan asırlar geçse dahi hafızalardan silinmeyecek olan faaliyetlere imza atacaktı. Elinde son derece güçlü bir ordu, ağzına kadar dolu bir hazine ve takır takır işleyen bir bürokrasi sistemi vardı. O, Yavuz’un 8 yıl gibi kısa bir sürede genişlettiği sınırları daha da ileriye taşımak istiyordu. Doğu’daki fetihler babası tarafından başarıyla sonuçlandırıldığı için ilk iş olarak Avrupa topraklarına yöneldi. Hiç vakit kaybetmeden Belgrad ve Rodos’u ele geçirdi.

    Kanuni ile birlikte daha da güçlenen Osmanlı Devleti başarılı fetihlerinin yanı sıra yardımsever ve hoşgörülü politikaları ile de tanınıyordu. Bu nedenle Avrupa’daki Şarlken zulmünün kurbanlarından biri olan Fransa kralı Fransuva’nın annesi, padişaha bir “yardım mektubu” yazdı:

    “Almanya ve İspanya Kralı Şarlken, oğlum Fransuva'yı Pavia muharebesinde esir edip hapsetti. Şimdiye kadar oğlumun kurtulmasını onun insaniyetine bırakmıştım. Halbuki beklediğimiz insaniyeti göstermediği gibi oğluma birtakım hakaretler dahi etmektedir. Şimdi ise âlemin tasdik ettiği azamet ve şanınız ile oğlumu düşmanımızın kahredici pençesinden kurtarmak lütfunu buyurmanızı zât-ı şâhânenizden bilhassa niyaz ederim.”

    Bu mektubun ardından Fransuva da içinde bulunduğu kötü durumu aktarabilmek adına bizzat Kanuni’den yardım istedi ve şu satırları kaleme aldı:

    “Dünyanın mamûr köşelerinden birçok ülke ve şehirlerin hâkim ve padişahı ve bütün mazlumların koruyucusu olan büyük sultan ve ulu hakan hazretlerine arzım budur ki, Avusturya Kralı Ferdinand üzerine hücum ettiğinizde biz dahi desteğinizle hapisten kurtulup Almanya Kralı Şarlken’in üzerine hücum edip öcümüzü alırız. Siz ki, şanı yüce olan şahlar şahısınız. Onun hakkından gelmek için bize yardım buyrulduğu takdirde bundan böyle size ebediyen minnettarlık duyacağıma emin olabilirsiniz.”


    Fransuva

    Her iki mektubu da büyük bir titizlikle okudu Kanuni. Kendisine ulaşan bu yardım çığlığına karşı sessiz kalması pek tabii ki mümkün değildi. Ayrıca Haçlı ittifakının bir şekilde parçalanıyor olması da onun çıkarlarıyla her yönden örtüşüyordu. Bu düşünceler ışığında Fransuva’ya şu cevabı verdi:

    “Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve Dulkadiroğulları vilayetinin ve Kürt diyarının ve Azerbaycan’ın ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı; Sultan Bayezid Han oğlu, Sultan Selim Han oğlu, Sultan Süleyman Han’ım.

    Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva’sın.

    Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip ülkenizi düşman istila edip şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah’ın istediği ne ise o olsun. Bundan başka haberleri, gönderdiğiniz adamınızdan öğrenebilirsiniz. Böyle Biliniz.”

    Kanuni Sultan Süleyman

    Kanuni yaklaşık 100 bin kişiden oluşan ordusunu toplayarak sefere çıktı. Karşısında; Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken, onun kardeşi Avusturya arşidükü Ferdinand, Macarlar, İtalyanlar, Çekler, Lehler ve İspanyollar bulunuyordu. Taraflar arasında 29 Ağustos 1526 tarihinde Mohaç ovasında gerçekleştirilen muharebe sadece 2 saat sürdü ve Osmanlı’nın Haçlılar’a karşı ezici üstünlüğü ile sonuçlandı. Bunun getirisi olarak Macaristan’ın büyük bir kısmı Osmanlı Devleti’nin himayesine girdi. Macar kralı II. Layoş ise savaşta hayatını kaybetti. Kazandığı zaferin ardından Şarlken’e şu satırları yazdı Kanuni:

    “Fransuva’yı hemen serbest bırak. Yoksa mücahitlerimin atlarının ayak seslerini Berlin sokaklarında duyarsın.”

    Mektubu alan Şarlken Kanuni’nin tehdidinden çekinerek derhal Fransuva’yı ülkesine gönderdi. Kanuni bu hamleyle beraber hem sözünü tutup yardımseverliğini göstermiş oldu, hem de Haçlıları Avrupa’da ele geçirdiği topraklarla korkutarak gücünü ispat etti.

     

    Kaynak: 1, 2


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.