Ölüp de efsane olan, ölmese de zaten efsane olacak, adam öldürürken bile karizmasından bir şey kaybetmeyen, hikayesini duyurduğu herkesin içini yakan, ünlü aktör Bruce Lee'nin biricik oğlu, Brandon Lee. 28 yıllık kısa yaşamına 8 film sığdıran fakat son filminin çekimleri sırasında hayata şanssız bir şekilde veda eden eşsiz bir aktör.

"binalar yanar, insanlar ölür, yalnızca gerçek aşk ölümsüzdür..."

Brandon Bruce Lee, 1 Şubat 1965'te Oakland, Kaliforniya'da doğar. Doğumundan bir hafta sonra dedesi Hoi-Chuen ölür ve bunun üzerine ailesi Los Angeles, Kaliforniya'ya temelli taşınır. [caption id="" align="aligncenter" width="480"] Brandon and Bruce Lee in 1970[/caption] Brandon Lee, henüz 8 yaşında iken babası Bruce Lee; Ejder Kalesi filmini bitirdikten sonra, yarım kalan Ölüm Oyunu filmini bitirmek için Hong Kong'a döner. Betty Ting Pei isimli arkadaşının evinde başının ağrıdığını söyler. Ağrı kesici istediği arkadaşından aldığı hapı içtiğinde ünlü aktör yatağından bir daha kalkamaz. Yani tıpkı Brandon Lee'nin kendisi gibi babası da kısa bir ömür sürer. Bu hayata veda ettiğinde yalnızca 32 yaşındadır. Ölümünün şaibeli olduğu yıllarca konuşulur fakat asla kesin bir sonuca ulaşılamaz. Brandon Lee oyunculuk kariyerine 1986'da Kung Fu: The Movie'de Chung Wang karakterine hayat vererek başlar. Daha sonra bu filmini sırasıyla Legacy of Rage, Kung Fu: The Next Generation, Laser Mission, Showdown in Little Tokyo ve Rapid Fire filmleri takip eder. Bu filmler genelde B sınıfı aksiyon filmleridir. Bu tür aksiyon filmlerinde yer almasında babası Bruce Lee'nin etkisi şüphesiz ki vardır. Ancak herkes tarafından öngörülen Brandon Lee'nin belki de asıl sıçrayışını yapıp kendini kanıtlayacağı film Türkçe'ye Ölümsüz Aşk ismiyle çevrilen The Crow'dur. Ne yazık ki bu film ünlü aktöre her ne kadar büyük bir başarı getirsede, büyük bir trajediye sebep olmuş ve ünlü aktörün ölümüyle sonuçlanmıştır. Hafızalardan silinmeyecek bu önemli filmin konusu şöyledir: Müzisyen Eric Draven (Brandon Lee) ve nişanlısı Shelly, düğünlerinin arifesinde Top Dollar isimli berbat bir tipin başını çektiği serseri çetesiyle karşılaşır, Shelly çete tarafından tecavüze uğrar ve sonra onu kurtarmaya gelen Eric'le birlikte katledilirler. Bir yıl sonra Eric'in mezarını ziyaret eden bir karga, genç adamın intikamcı bir ruh olarak ölümden dönüşünün simgesi olur. Tekrar hayata dönen Eric için alınacak intikamlar ve verilecek dersler vardır. [caption id="" align="aligncenter" width="500"] "Yağmur her zaman yağamaz"[/caption] James O'Barr'a 1990'ların başında epey popüler olan gotik çizgi romanı The Crow'u beyazperdeye taşıma şansı veren ve ileride büyük bir isim yapacak olan Alex Proyas'ın ilk uzun metraj filmini gerçekleştirmesine vesile olan bu filmde işler ne yazık ki istenilen gibi gitmemiştir. 58 gün sürmesi planlanan The Crow setinin 52. gününde hafızalardan silinmeyecek Brendon Lee'yi bu dünyadan koparan bir trajedi gerçekleşmiştir. Çekimlerin bitmesine sekiz gün kala, 31 Mart 1993 tarihinde, Brandon Lee çekimler sırasında yanlışlıkla doldurulmuş bir silah ile sırtından vurularak hayatını kaybetmiştir. Kurşun, filmde Funboy karakterini oynayan Michael Massee'nin ateşlediği tabancadan çıkmıştır. Aktörün hiçbir suçu olmamasına rağmen uzun süre olayın etkisinden kurtulamamış hatta oyunculuğu bırakmayı bile düşünmüştür. 2016 yılında hayatını kaybeden Massee, yaşamı boyunca filmi hiç izlemediğini söylemiştir. [caption id="" align="aligncenter" width="650"] Funboy[/caption] Bu talihsiz ölüm, çekim sırasında gerçekleştiği için Brandon Lee'nin gerçek ölüm anının gösterildiğini savunan birçok video vardır ancak asıl ölüm anı dava sonucunda imha edilmiştir. Fakat bu dava sonucunda olayın kasıtlı ya da kasıtsız yapıldığına dair bir sonuca ulaşılamamıştır. Yine de Carolco Stüdyoları'nın freelance olarak çalışan silah ustası James Moyer'e, artık ona ihtiyaç duyulmadığınıı ve geri kalan sahneleri pervane ustasının halledebileceğini söylemesi ortada ne kadar büyük bir ihmal olduğunun en açık göstergesidir. Sırtından iki kurşunla vurularak ağır yaralanan Brandon Lee, bir an önce hastaneye yetiştirilse de yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış ve aşırı kan kaybından bu hayata veda etmiştir. Aktörün nişanlısı Eliza Hutton, hastaneye vardığında Brandon'ın ölümünün kesinleştiği ana denk gelmiştir. Acı bir tesadüftür ki Brandon Lee'nin filmde canlandırdığı Eric Draven karakteri de nişanlıyken öldürülür. [caption id="" align="alignnone" width="635"] Brandon Lee ve nişanlısı Eliza Hutton[/caption] Evlenmelerine sadece 17 gün kalmış olan nişanlısı Eliza Hutton ve oğlunu daha 28 yaşındayken kaybeden annesi Linda Lee Emery filmin ne olursa olsun tamamlanmasını ister. Bu sebeple filmin kalan sahneleri Brandon olmamasına rağmen CGI teknolojisi kullanılarak tamamlanır. Tıpkı bu sahnede ki gibi: Ölümünden sonra Brandon Lee’nin mezarı, babası Bruce Lee’nin  mezarının yanına yapılır. Ve mezar taşında aktörün son röportajında sanki bir şeyler hissetmiş gibi sarf ettiği şu sözler yer alır: "Hayatınızı derinden etkilemiş bir öğleden sonrasını, daha kaç kez anımsayabilirsiniz? diyor ya, ben filmi izleyince kitabı balkonda okuduğum yıllar öncesinin bir yaz akşamına gidiyorum; o akşamı daha kaç kez anımsayabilirim ki? Yine de her şey sonsuzmuş gibi. Oysa her şey nasıl da hızla tükeniyor." Rolünü kusursuz bir şekilde canlandırmak için vücudunun her yanını buz torbalarıyla saracak kadar işini ciddiye alan, babasının adımlarını özenle takip ederek ilerde büyük bir isim olacağını vaat eden, yetenekleriyle karanlık filmleri başka bir boyuta taşıyan, erken ölümüyle kendini daha da ölümsüzleştiren bir aktördür Brandon Lee. Her filmini izlediğimizde, yaşıyor olsa nasıl bir ikon olabileceğini düşündüğümüz ve ölümü ona asla yakıştıramadığımız güzel insan❤ Huzur içinde uyu.

"Eğer sevdiğimiz kişiler bizden çalınmışsa onları yaşatmanın yolu onları sevmeyi bırakmamaktır. Binalar yanar, insanlar ölür, ama gerçek sevgi sonsuza kadar sürer."

                                                       The Crow