Felsefe Tarihinde Eserlerle Ütopya Kavramı

Felsefe Tarihinde Eserlerle Ütopya Kavramı
  • 1
    0
    0
    0
  • 21. yüzyılda en çok ilgilenilen konulardan biri olan ütopya, İngiliz Thomas More’un Yunanca “eu, ou ve topos” kelimelerinden yola çıkarak bulduğu (İngilizce: Utopia) bir tanımdır. Ütopya içerdiği modellere ve yoğunluğa göre siyasi, ekonomik, dini ya da bilimsel ütopya gibi farklı alanlara ayrılabilse de genel olarak bir düzen belirttiği için tek bir alanda anlatılması ya da ifade edilmesi çok zordur. Günümüzde gerçekleşmesi mümkün olmayan düzenleri (toplumsal yapı, bilimsel koşullar, siyasi düzen vb.) temsil eden ütopya aslında hem felsefi ve sosyolojik incelenebilen bir konu, hem de edebiyatta bir türdür. Ütopyanın ve ütopik algının tam tersi ise, yine Yunanca kökenli bir kelime olan “Distopya”’dır. Distopya, ulaşılmak istenmeyen ve kötü gelecek belirten düzene denir. Bu iki zıt terimin ortak noktası ise, henüz uygulanmaları için ortam ve zaman bulunmamış olmasıdır. Thomas More’un roman olarak yazdığı Utopia, siyasi bir modelleme içerir ve bu tanımın ilk kullanıldığı eserdir. Utopia’nın temel özellikleri özel mülke olan karşıtlığı ve demokratik bir sistem isteğidir. Fakat felsefe tarihinde daha geriye gidecek olursak, ütopyanın geçmişi Platon’a kadar uzanır. Antik Yunan filozofu olan Platon’un en ünlü eserlerinden biri olan “Devlet” isimli kitabında, ideal ama ulaşılamayan yani ütopik bir devlet sistemi anlatılmış; bu sistemin detayları verilmiştir. Bu kitap, Platon’un politik felsefenin kurucusu olmasını destekleyecek niteliktedir ve aynı şekilde sonraki dönemlerde farklı coğrafyalarda olmak üzere bu devlet sistemini destekleyen filozoflar da ortaya çıkmıştır. Devlet, siyasi bir düzenin yanı sıra toplum algısını üçe bölerek aynı zamanda politik bir akımı da ortaya çıkarmaktadır. Doğu felsefesinde ütopyanın en bilinen isimlerinden biri de Farabi’dir. İslam felsefecisi olan Farabi, Erdemli Şehir (El Medinetü’l Fazıla ya da Fazilet Şehri) isimli ütopik eserinde kendi ideal toplumunu coğrafi bir şehir planına dayandırarak anlatmıştır. Kendi kafasında kurduğu düzende en önemli şey bilgi ve bilmek olduğu için, aynı modelin distopik hali ise Cehalet Şehri’dir. Kitapta oldukça kötü anlatılan bu şehir, Farabi’nin hayalindeki erdemli şehrin tam zıttıdır. Demokrasiyi ve demokratik düzeni insan hazzına fazla yakın bulan Farabi, Cehalet Şehri’nin ilk özelliği olarak demokratik bir sistem belirtmiştir. Felsefe tarihinde kronolojik olarak ileriye gitmek gerekirse, zamanla distopik eserlerin sayısı artmış; hayatımıza teknolojik gelişmeler girdiğinde ise bu eserlerin sayısı ütopik olanları geçmeye başlamıştır. Teknolojinin insan hayatına olan müdahelesi, özel yaşamın gizliliğinde ortaya çıkan zorluklar, zamanla tüm siyasi modellerin denenmeye çalışması gibi belli başlı sorunlardan dolayı doğan bu zorluklar; düşünürleri ve yazarları bu konu hakkında çalıştırmaya itmiştir. Belli başlı distopya eserlerinden bahsetmek gerekirse, bu konuda en çok bilinen iki isim George Orwell ve Aldous Huxley’dir. George Orwell, günümüzde yalnızca “Çok Satanlar” reyonlarında görülmesiyle bilinse de aslında yazdığı distopik eserler sayesinde bu türü daha kolay anlamamızı sağlayan bir yazardır. 1984 isimli romanında hem teknolojinin hem de devletlerin özel hayata karşı tutumunun bizi hangi noktaya götüreceği hakkında bazı tahminler yaparak hem ileri görüşlü olduğunu hem de iyi bir yazar olduğunu kanıtlamıştır. Orwell, “Big Brother (Büyük Birader)” algısı yaratarak 20. Yüzyılda birçok insanın kötü gelecek modellerine karşı bakış açısını değiştirmiştir. Aldous Leonard Huxley’in Cesur Yeni Dünya isimli distopyasında ise günümüzde “doğal yaşam” olarak kabul edilen şeylerin yok olduğunu, tamamen suni hayatlar ve zaman akışı üzerinden yaşamın devam ettiğini görürüz. Bu kötü sistemin temelinde teknolojinin olduğunu anlatan distopya, diğerlerine göre daha çok bilim-kurgu özelliği taşımaktadır. Tüm bu eserleri incelediğimiz zaman felsefenin yalnızca günümüz hakkında yorum yapan değil, aynı zamanda insanları geleceğe hazırlayan bir alan olduğunu görebilir, düşünmenin aslında ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.   Kaynaklar: 1 2 3 4 5

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.