Elektronik müziğin yüzeyinde kalmayıp sadece biraz daha derine indiyseniz büyük ihtimalle Nicolas Jaar ismini duymuşsunuzdur. Elektronik ve 'deneysel' müzik yapan başarılı bir sanatçı kendisi. New York'taki Boiler Room setinde o anda çalan bir radyoyla beraber yaptığı müziği mixlemişti. Böylesine yetenekli ve başarılı bu sanatçıdan bahsetmemin sebebi ise şu: Bu topraklardan da böyle bir yetenek yükseldi. Şafak Öz Kütle tarafından kurulan Oceanvs Orientalis elektronik müzikteki “estetik” anlayışını sorgulayan bir oluşum. 24 yaşına kadar elektronik müzikle çok içli dışlı olmayan başarılı müzisyen, İstanbul'da grafik tasarımcı olarak hayatını sürdürüyordu. Ev arkadaşının Ableton programında hep severek dinlediği dünya ve klasik müzik aşkını pekiştirerek senfonik müzikler yapıyordu; ta ki araya ritim enstrümanları ekleyene kadar... Ofis işinden sıkılan Şafak bir süre sonra arkadaşının sahibi olduğu İstanbul'daki Suma Beach Club'da çalmaya başladı. Başlarda dekoratör olarak çalışsa da daha sonra gündüz setleri çalmaya başladı. Bu sırada yaptığı müzikleri test edebilme şansı yakalayan müzisyen, çalmak için oraya gelen DJ'lerle tanışma şansını da buldu. Brezilyalı oluşum Voodoohop, Şafak'la tanıştıktan sonra, kendisinin müziklerini Sao Paulo'da çaldı. İşte burada kendisinin müziklerini dinleyen The Magic Label'ın sahibi David Benjamin başarılı müzisyenin ilk yayınını beraber yayınlama kararı aldı. Böylece sanatçının ilk EP'si Khronos, 2015 yılında yayınlandı ve ilk defa Türkiye dışında sahne aldı. Oceanvs Orientalis ismi müzisyenin bulduğu eski bir haritadan geliyor. “Doğu Okyanusu” anlamına gelen bu isim Latince kökenli. “Her şeyin Doğu'dan geldiğine” inanan müzisyen için bu isim sürpriz değil. 2017'deki bir röportajında “Her şey çok hızlı gelişti, kendim için böyle bir gelecek planlamamıştım.” diyen başarılı müzisyen; Burning Man, Heart Ibiza, Wilde Renate gibi organizasyonlarda da sahne aldı. 5 Mart 2020'de Sonar İstanbul organizasyonu için Zorlu'da sahne alacak olan Oceanvs Orientalis, 2017'de Chill-Out Festival kapsamında da İstanbul'daki müzikseverlerle buluşmuştu. Canlı setleriyle de kendinden fazlasıyla söz ettiren başarılı müzisyen, yarattığı oluşumun hedefini şöyle tanımlıyor: “Pratik kullanımı açısından elektronik tabanlı şarkılar yapsa da, her enstrümanı kendi sanatçısının seslendirdiği bir dans (vücudun çeşitli kısımlarını, dairesel ya da doğrusal yönde, ritim eşliğinde hareket ettirme eylemi) orkestrası olmayı hedefler.” Fotoğraf: Fusion Festival 2019, Almanya GQ Türkiye tarafından Yılın DJ'i ödülüne layık görülen sanatçının kurduğu bir plak şirketi de var. Kanto Records, kurucusunun haricinde henüz duyulmamış başarılı müzisyenleri bünyesinde barındırıyor. Indoor Voyager EP'de yer alan Tarlabasi şarkısı, sanatçının tarzını en iyi şekilde yansıtan şarkılardan biri. Aynı şarkıya Danimarka'lı DJ Be Svendsen'in yeniden düzenlemesinin de çok yakıştığını söylemeliyim. Başarılı müzisyenin yaptığı ve benim çok beğendiğim şarkısı ise kesinlikle Revenge of the Wankers. “Acelesi olmayan insanlara, acele etmeyen şarkılar” yapmayı ilkelerinden biri haline getirmiş olan bu oluşumun yeni şarkılarını gerçekten heyecanla bekliyoruz. Şimdiye kadar sadece yukarı doğru ivmelenen bu grafik umarım istikrarlı bir şekilde devam eder! Müzik dinlemeyi ihmal etmeyin, görüşmek üzere... Kaynak: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7