Granada'nın Gözbebeği: Elhamra Sarayı

Granada'nın Gözbebeği: Elhamra Sarayı
  • 1
    0
    0
    0
  • Soyut bir karakter taşıyan İslam sanatının, her şeyden önce Allah inancı etrafında şekillendiğini biliyoruz. Sonsuzluğa ulaşma amacı güdüldüğü için süslemelerde genellikle ezeli ve ebedi yaratıcıyı hatırlatan kompozisyonlar tercih ediliyor. Bu nedenle yıldız kümeleri, bitki motifleri, hat ve natüralist geometrik şekiller kullanılıyor sık sık. Ortaya çıkartılan eserler çoğunlukla fonksiyonel olup eserlerin bir ihtiyaca cevap vermesine veya gereksinim yoksa bile aşırı lükse kaçılmamasına özellikle dikkat ediliyor.

    İslam sanatı, her ne kadar kendi kaidelerini belirlemiş olsa da farklı coğrafyaların kültür ve geleneklerini hiçbir zaman göz ardı etmemiştir. Bu noktada Bizans, Vizigot, Mısır, Sasani, Hint ve Orta Asya sanat anlayışının yorumlanarak bir sentez oluşturulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta bazen daha da ileri gidilip fethedilen yerlerdeki eserleri gölgede bırakacak yapılar inşa edilmiş, bu durum İslam’ın yüceltilmesi olarak görülmüştür.

    İslam mimarisinin şaheserlerinden birisi olarak kabul edilen Elhamra Sarayı da yukarıda aktardığımız bilgilerle birebir örtüşüyor. Türkçe’de “kızıl” anlamına gelen “Elhamra” sıfatının saraya verilme nedeni ise inşaatında kullanılan renkli kil harcı ve gün batımı esnasında duvarlarına yansıyan güneş ışınlarının oluşturduğu o nefis görüntü…

    Bu muazzam yapının tarihçesine gelecek olursak eğer; eserin temellerini 1232 yılında, İspanya’da Endülüs Emevileri’nin devamı niteliğinde kurulan Beni Ahmer Devleti’nin attığını söyleyebiliriz. Aslında 889’da, Roma döneminden kalma surların üzerine küçük bir askeri kale olarak inşa edilmişti Elhamra. Ancak Beni Ahmer’in kurucusu Muhammed bin Ahmer, Granada’ya girdiğinde kalenin genişletilerek büyük bir idare merkezine dönüştürülmesini isteyecek ve böylece çalışmalar başlayacaktı. Daha sonraları aynı hanedandan gelen hükümdarlar da çeşitli ilaveler yaparak sarayı 142.000 m2'lik devasa bir alana ulaştırdılar. Saray; Darro ve Ganil ırmaklarını gören Sabika isimli tepenin üzerinde bulunuyor.

    Duvar ve kemerlerin süslemelerinde bazı emirlerin adlarına rastlamak mümkün. Fakat bunların köşkleri yaptıranlar mı yoksa yıllar içerisinde tahrip olan kısımları tamir ettirenler mi olduğu bilinmiyor. Saray, içerisinde bulundurduğu birbiriyle bağlantılı sayısız oda ile salonlarının yanı sıra toplamda 4 ana bölümden oluşmakta. Bunlar: sultanın davalara baktığı ve halkı kabul ettiği Meşver, resmi görüşmelerin yapıldığı Divan, Taht Salonu ve Harem’dir.

    Planlama, daha çok ihtiyaca göre tesadüfi bir şekilde yapılmıştır. Tabii burada emirlerin şahsi zevklerinin de büyük bir etkisi var. Zarafetinin sebebi ise dekorundan ve rahat köşklere sahip olmasından kaynaklanıyor. Hamamlardaki sıcak-soğuk su dengesi bile özenle tasarlanmış, dinlenme odaları estetiğe hitap eder biçimde kiremitle döşenmiştir.


    Aslanlı Avlu

    Esasında genel hatlarıyla ele alındığında geniş bahçeler içinde köşk, saray ve külliye olarak tanımlanabilir Elhamra. İncelikle işlenmiş kemerleri, kubbeleri, direk tabanları, pervazları, saçakları ve tavanları ile İslam mimarisinin eşsiz bir yansımasını teşkil ediyor.

    Sarayın dikkat çeken diğer kısımlarından birisi de Cennet’ül Arif (Generalife) bahçeleridir. Cennet özlemini yansıtan bu göz alıcı bahçeler, 1302-1309 yılları arasında inşa edilip daha sonra Ebu Velid İsmail’in hükümdarlığında yeniden dekore edilmiştir.


    Cennet'ül Arif bahçeleri

    Ne yazık ki 1492 yılına gelindiğinde Avrupa’daki son İslam toprağı olan Granada düşecek ve Elhamra Sarayı da bu yıkımdan payını alacaktır. İşgali gerçekleştiren Kastilya (İspanya) Krallığı’nın kardinali Pedro de Mendoza, hiç vakit kaybetmeden Elhamra’nın gözetleme kulesine gümüş haç dikerek adeta İspanya’daki Müslüman hakimiyetinin tamamen bittiğini duyurdu. Ardından Kral II. Ferdinand ve Kraliçe I. Isabella çifti bir “Elhamra Kararnamesi” yayınlayıp ülkedeki bütün Müslüman ve Yahudi vatandaşlarını sürgün ettiler. İspanya’yı terk etmeyenler için ise bir nevi cadı avı başlatarak Engizisyon Mahkemelerinde yargılatmak suretiyle idam yolunu seçtiler.


    Gümüş haçın dikildiği kule

    Granada’nın düşmesinin ardından saray büyük bir özenle korunup devlet himayesi altına alınmıştı ancak ne yazık ki süreç aynı titizlikle işlemedi. Tahribat, kral V. Carlos’un 1526’da kendi adını taşıyan bir saray inşa ettirmek için Elhamra’nın bir bölümünü yıktırmasıyla başladı. Akabinde gerçekleşen İspanya-Fransa savaşı da Napolyon emrindeki ordunun saraya büyük zararlar vermesiyle sonuçlanacaktı.


    V. Carlos Sarayı

    Yapılan bir kısım tamirattan sonra sarayın ödeneğinde ciddi bir düşüş yaşandı ve aşırı bakımsız kaldı. Hatta yersiz yurtsuz insanların sığınağı haline bile geldi. 1870 yılında ise böylesine zarif bir eserin yok olmaya mahkûm edilemeyecek kadar değerli olduğu fark edilip milli anıtlardan sayılması yönünde kanun çıkartıldı ve her yıl devlet bütçesinden belirli bir pay almasına karar verildi. 1984’te UNESCO kültür mirası listesine giren Elhamra Sarayı’nın bakımı, o tarihten beri El Patronato de la Alhambra y Generalife isimli kurum tarafından yürütülüyor.

    Yazımızı, Yahya Kemal Beyatlı’nın İspanya’da elçilik görevinde bulunduğu sırada kaleme aldığı şu cümleler ile noktalıyoruz (1929):

    "…Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken harikulade bir mekân içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık, daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor."

     

    Kaynak: 1, 2,
    İbrahim Sarıçam-Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyeti Tarihi 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.