Elle Tutulur Yalnızlık: Gece Kuşları

Elle Tutulur Yalnızlık: Gece Kuşları
  • 0
    0
    0
    0
  • Edward Hopper’ın 1942 tarihli eseri Gece Kuşları, izleyicide değişik duygular uyandıran çalışmalardan biri. Fazla durgun olmasına rağmen yoğun bir duygusu olan eserde Hopper, en basit formlar ile yalnızlığı anlatmayı başarmış. [caption id="attachment_194396" align="aligncenter" width="1500"] Gece Kuşları, Edward Hopper, 1942[/caption]

    Hopper’ın Sanatı: Hüzünlü ve Yalnız

    [caption id="attachment_194401" align="alignright" width="243"] Edwad Hopper[/caption] 1882 doğumlu olan Edward Hopper, dünyanın çok hızlı değiştiği bir dönemde yaşadı. Sanayi Devrimi etkisi ile seri üretimin çok hızlandığı, büyük şehirlere kontrolsüz bir göçün yaşandığı bu dönemde çalışma hayatının bireye etkisi çok da düşünülmemişti. Ancak ilk sonuçlar çok kısa bir süre içinde kendini göstermeye başladı. New York’ta doğan Edward Hopper, çocukluğunu geçirdiği bu metropolün hızlı değişimine şahit oldu. Doğma büyüme bir şehirli olarak böyle bir şehirde yaşamanın insanlar üzerindeki etkisini oldukça iyi gözlemledi. Doğuştan gelen çizim yeteneği ile de gözlemlerini aktarma imkânı buldu. Ancak eserlerinde çok yalın formlar ile yansıtmayı başardığı duyguların gerçekçiliği, kendisinin de büyük şehre sıkışmış bir hayat yaşamasından kaynaklanıyordu. Uzun yıllar boyunca grafik tasarımcı olarak çalışan Hopper, yaptığı işten hoşlanmıyordu. Her sabah sevmediği bir işe gitmek zorunda kalan diğer yüz binlerce insan gibi Hopper da bu durumun getirdiği yorgunluğu omuzlarında hissediyordu. Ancak o, sıkıntısını sanatına aktarmanın bir yolunu buldu ve böylece sevmediği iş hayatından çıkış kapısını da açtı. Oldukça sade olan ifade tarzına rağmen görenleri hemen etkileyen eserlere imza atan Hopper, kalabalıklar içinde yalnız olma olgusunu tablolarına sıkça konu etti. Eserleri genelde hüzünlü ve bazen soğuk bir hava verse de izleyici çoğunlukla onun figürleri ile kendini özdeşleştirebildi.

    Detaycı ama Sade: Gece Kuşları

    Edward Hopper’ın en bilinen eserlerinden olan Gece Kuşları, sanatçının grafikerlik geçmişinin hissedilebildiği çalışmalardandır. İşini sevmemesine rağmen sanatına yansımasına engel olamayan Hopper, kendine özgü kompozisyon anlayışını da buradan almışa benzer. Tabloda mekânların sınırları oldukça iyi biçimde belirlenmiş durumdadır ve figürler ile kıyaslandığından çok fazla boş alan olmasına rağmen bu durumun göze batmaması ustalıkla sağlanmıştır. Tabloda gecenin ıssızlığı ile boşalmış bir cadde görülür. Yalnızca geç saatlere kadar hizmet veren bir restoran açıktır. Bu restoran dışında arka planda görülen diğer binalarda bir ışık ya da hayat belirtisi yoktur. Restoranın hemen karşısındaki dükkânın da vitrinleri boş durumdadır ve içeride yalnızca bir yazar kasa görünür. İzleyici kavisli bir cam cephesi olan restorana dışarıdan bakar. Restoranın cam duvarları içerideki figürlerin net bir şekilde görülmesini sağlasa da restorana dışarıdan giriş için bir kapı görünmez. Bu da figürler ile izleyici arasına hem fiziksel hem de psikolojik bir mesafe koyar. Sanatçı, burada şehrin bireyde yarattığı izolasyonu başarılı bir şekilde yansıtmıştır. İçerideki figürler, yeri izleyiciye gösterilmeyen kapı sayesine dış dünyadan kopuk haldedirler. Ancak birbirleri ile de bir iletişimleri olduğu söylenemez. Figürler içinde en dikkat çekici olanı, kuşkusuz sırtı izleyiciye dönük olan adamdır. Bu kişi, tabloda ilk dikkat çeken, yüzü görünmemesine rağmen vücudunun duruşu ile akıllara kazınmış belki de en ünlü anonim figürlerden biridir. Üçgen biçimli tezgâhın diğer yanında kırmızı elbiseli, kızıl saçlı bir kadın ile yanında bir erkek görülür. Bu iki figür ilk başta beraber gibi görünse de aslında fiziksel olarak bir etkileşimleri bulunmaz. Tezgâh üzerinde duran elleri birbirine değiyor gibi görünür ancak arada çok az bir mesafe ile temassız haldedirler. Fötr şapkalı erkek figürü ileriye doğru dalgın halde bakmaktadır. Kadın ise elindeki sandviçi yerken gösterilir. Bu iki figür, birbirini hiç tanımayan iki yabancı olabileceği gibi aralarına soğukluk girmiş bir çift de olabilir. Eserin üzücülüğü biraz da buradan gelir. Şehir hayatı insanların yeni ilişkiler kurmasının önüne geçtiği gibi var olanlara da zarar vermektedir. Sonunda çiftler, birbirine tamamen yabancı herhangi iki kişiden ayırt edilemeyecek hale gelirler. Eserdeki son figür ise restoranda görülen tek çalışandır. Kelleşmiş başı ile orta ya da ileri yaşta biri gibi görünür. Elleri görünmediğinden seyirci, o an onun tezgâhın altında çalıştığını varsayabilir. Çalışan o anda üçgen şekilli tezgâhın içinde yer almaktadır. Ancak tezgâhtan bir çıkış noktası tabloda yine göz çarpmaz. Bu da sanatçının sıkışmışlık hissini restoranın içinde de devam ettirdiğini gösterir. Buna göre restoran çalışanı tezgâhın içine, müşteriler de restoranın içine hapsolmuşlardır. Ancak bunların hepsi elbette modern yaşama ve insanı yalnızlaştıran şehir hayatına birer göndermedir. Ressam, bu esere her biri insanda ayrı birer duygu uyandıran figürler dışında çok yerinde detaylar da eklemiştir. Bu detaylar, izleyici için resmi daha gerçekçi kılarlar. Tuzluk, bardaklar, kadının elindeki bir parça sandviç bunlara örnek gösterilebilir. Ayrıca sanatçının o dönem henüz yaygınlaşmakta olan flüoresan ışığını bu tabloya katması da hoş bir detaydır. Bu ışık sayesinde dışarısı ile içerisi arasında oluşmasını istediği dramatik etkiyi oluşturabilmiştir. Bu gibi dokunuşların tümü, esere kattıkları gerçekçilik sebebi ile takdire şayandır. Edward Hopper, eserlerinde grafikerlikten kalma alışkanlıklar ile çalışarak bugüne çok değerli eserler bırakmıştır. Ele aldığı konular ve bunları işlerken kullandığı görsel dil, bugünün modern anlayışına da uygun olduğundan son zamanlarda en çok öne çıkarılan sanatçılardan biridir. Toplumdan kopuşu, kalabalık şehirler içinde insanların yalnız kalmasını çok başarılı bir şekilde işlemiştir. Bu sorunlar 1940’lar New York’unun olduğu kadar bugün insanının da sorunlarıdır. Belki de bu yüzden, eserleri günümüz dünyasından figürler ile kendini özdeşleştirebilen birçok izleyici kazanmıştır. Kaynak; Sanatın Tüm Öyküsü, Hayalperest Yayınları, Stephen Farthing, 2  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.