Edgar Allan Poe Ruhunu Yaşatmış Rock Efsanesi: Lou Reed

Edgar Allan Poe Ruhunu Yaşatmış Rock Efsanesi: Lou Reed
  • 1
    0
    0
    0
  • Lewis Allen Reed, nam-ı diğer Lou Reed 2 Mart 1942 yılında Brooklyn'de dünyaya geldi. Birçok lise grubuyla birlikte çaldıktan sonra Reed ilk albüm çalışmasını 1957 yılında Shades ile gerçekleştirdi. "So Blue" parçası zamanın önemli dj'lerinden Murray The K tarafından çalınmış olsa da yine o zaman çıkan pek çok single gibi yok olup gitmişti. Syracuse Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Lou Reed, Pickwick Records'ta şarkı sözü yazarı olarak işe başladı. Yazdığı şarkılardan özellikle "The Ostrich" şirket çalışanlarını çok etkiledi ve sonuç olarak Reed; Primitives adlı grubu kurarak "The Ostrich"i single olarak piyasaya sürdü. Grupta Velvet Underground'un ilk oluşumu olarak da adlandırabilmemize neden olan John Cale'de bulunmaktaydı. Grubun çalışmaları 1966 - 1970 yılları arasında gerçekleşmiş, Lou Reed bu dönemde müzikal kariyerinin yönünü de çizmiştir. Şarkılarının birçok kısmında R&B ezgilerini bulundururken şarkı sözlerinde de modern şehir yaşamına parmak basıyordu. Reed'in gruptan ayrılması Primitives'in yaratıcılık açısından boşluk yaşamasına sebep oldu. Aynı şey Lou Reed için de geçerliydi; "Lou Reed"i piyasaya sürmeden önceki iki yılı müzik dışında işler aramakla geçirdi. Londra'da, Steve Howe ve Yes'ten Rick Wakeman gibi İngiliz sanatçılarla kaydedilen albümde aslında Velvet Underground için tasarlanmış başarılı parçalar bulunuyordu fakat belirsiz bir prodüksiyon olduğu için albüm adını duyuramadı. Bununla birlikte Tots'la birlikte çıktıkları turnede başarılarını ispatlayabildiler. Velvet Underground'un uzun süre destekçilerinden biri olan David Bowie, çöküşe geçmiş olan Transformer'a destek çıkmıştı. Bu yaşanan karmaşık duruma rağmen bir klasik haline gelen "Walk On The Wild Side" da albümde bulunuyordu. Parça çok başarılı bulundu ve 1973 yılında İngiltere müzik listelerinde ilk 10'a, Amerika Müzik Listelerinde ise ilk 20'ye girdi. Fakat bu popülerlik anlayışına Reed karşı çıkıp Berlin'e, karanlık dünyasına geri döndü. Sado-mazoşizm ve nihilizm konularının işlendiği kurslara katılarak edindiği ticari başarıyı bir kenara itip çok az çağdaşının cesaret edebildiği bir tavır sergileyerek hayranlarının karşısına geçti. Reed için bu dönem kişisel bir parodiye dönüştü. Bu sırada diğer grup elemanları da gitarist Dick Wagner ve Steve Hunter çevresinde toplandı. Canlı kayıtlar, Rock n Roll, Animal ve Sally Can't Dance'le birlikte solisti olmayan bir grubun amacını ve ulaşabildiği yeri göstermiş oldular. İkinci bir şansı elde eden Reed, herhangi bir makama sahip olmayan ve yalın bir albüm olan Metal Machine Music'i double albüm olarak piyasaya sürdü. Albüm farklı çevrelerden farklı tepkiler aldı. Avant-Garde birliğin elit bölümü tarafından büyük övgüyle karşılanırken, bir diğer kısım ise Reed'in tabiriyle bir anlaşmanın çabuk verilen bu son kararını büyük bir hasar olarak değerlendirdi. Metal Machine Music'i Reed'in sakin çalışmalarından biri olan "Coney Island Baby" takip etti. Bu, Reed'in o zamana kadar çıkarmış olduğu en sade ve yalın çalışmaydı Rock'n Roll Heart'le özelliğini kaybeden doğal çekiciliğini tekrar elde etti. Bu arada varisi olarak nitelendirilen Street Hassle'la birlikte tekrar canlanan gücünü de gösterdi Lou Reed. Bu aynı zamanda Reed'in, New York alt kültürlerine olan ilgisinin tekrar su yüzüne çıkıyor olması demekti. "Dirt" ve "I Wanna Be Black" sanatçının solo çalışmalarında rastlanmayan sıcaklığı tekrar su yüzüne çıkarmış oldu. Daha sonra piyasaya çıkan çalışmalardan olan "The Bells" ve "Growing Up In Public"le Lou Reed, verimli bir birliktelik olarak nitelendirilen Robert Quien ile birlikte daha zekice işler peşinde olan bir yorumcu olarak 80'lere daha güçlü bir giriş yaptı.

    "Just a perfect day

    You made me forget myself

    I thought I was

    Someone else, someone good"

    Bir başka amaca yönelik çalışma ise "The Blue Mask" oldu. Bu çalışma, "Legendary Hearts" ve "Mistrial"da bulunan kısa ve güçlü materyallerin bir örneği niteliğindeydi. Bu materyaller ise sanatsal açıdan büyük bir başarı olarak kabul edilen "New York"un doğuşunun habercisiydi. Bu çalışmada artık sound kemiğe dayanmıştı ve adeta Lou Reed'in karanlık dünyasının nabzını ölçüyordu. Şarkı sözleri pesimist ve iyimserlikten oldukça uzaktı, bu, tekrar başarıyı yakalamış bir ressamın bu başarıyı elinde tutabilmesi için belki de yapması gereken sevimlilik oyunlarını oynaması yerine ölüm resimlerini çekinmeden yapması gibiydi. "New York" çok görkemli bir geri dönüştü Reed için ve bu görkemli geri dönüşün en önemli getirilerinden biri de dinleyenlerin Lou Reed'in eski çalışmalarını da merak etmelerine sebep olmasıydı. "Songs For Drealla", Andy Warhol'un mezartaşına Lou Reed'in John Cale'le birlikte yazdıkları parçaydı. Bu kazanılan tempo ünlü şarkı sözü yazarı Doc Pomus'un ölümünden etkilenerek yazılan "Magic And Loss" albümüne de taşındı. İki albümde dramatik jenarasyonun farklı bir yüzünü gösteriyordu. 1993 yılında Lou Reed, Velvet Underground'un tekrar oluşumu için arkadaşlarına katıldı. Kısa bir birlikteliğin ardından Reed, tekrar solo çalışmalarına döndü. Bu geri dönüşümün sonucunda büyük bir açık yüreklilikle yazdığı -ki bunda da Laurie Anderson'la olan birlikteliği de söz konusu olabilecek- "Set The Twilight Reeling" piyasaya çıktı. Anderson aynı zamanda 1997 yılında London's Royal Festival Hall'ı desteklemek için piyasaya çıkan "Perfect Day"i seslendiren sanatçılardan biri oldu. 1996 yılında ise London's Royal Festival Hall'da verilen konser "Perfect Night" belgeseli piyasaya çıktı. "Ecstasy" albümü ise yine pek çok çevre tarafından farklı yorumlandı. Bir takım çevre albümün çok başarılı olduğunu kabul ederken bir kısım ise yarım bırakılmış olduğunu iddia etti. Lou Reed'in daha sonra yaptığı çalışmaların hepsi eleştirmenler tarafından dikkatlice incelendi; yaşlı, genç birçok çevre tarafından büyük ilgiyle beklendi. Bütün bunların yanı sıra Lou Reed'in gelmiş geçmiş en önemli şarkı söz yazarı ve bestecilerinden biri olduğu kabul edilmiş, aynı zamanda bir çok yeni kuşak grubun veya sanatçının ilham kaynağı olduğu da kabul edilmiştir.

    Lou Reed'e Dair

    ♦ Solo kariyerine kendi düzensiz stili içinde devam eden Reed'in son denemeleri arasında meditasyon müziği, deneysel rock üzerine konuşma ve heavy metal devi Metallica ile birlikte yaptığı bir çalışma da var. ♦ Müzisyen fotoğraflarını topladığı bir kitap da yayımladı. ♦ Çok kötü röportaj vermesiyle de tanınırdı. ♦ Müzisyenlerin hayatlarının romantik açılarla sunulmasına karşıydı. 1970'te yazdığı bir makalede "9-5 çalışmaktan nefret edenler, bunun insana nasıl bir kurtuluş sağladığını bilmiyorlar" diyordu. ♦ Yine de müziği konusunda tutkuluydu. 2010 yılında Spin dergisine "Gerçek şeyler hakkında yazıyorum. Gerçek insanlar, gerçek karakterler" diyerek özetlemişti şarkı sözlerini: "Yazdıklarımdan etkilenmek için doğru olduğuna inanmanız lazım yoksa hiç dikkate almazsınız. " ♦ Uzun yıllar alkol ve uyuşturucu kullanan Reed, 60'lı yılların başında bir başkasıyla şırınga paylaşırken hepatite yakalanmıştı. ♦ Zamanla bağımlılıklarından kopsa da Reed'in karaciğeri 2013'de iflas etti ve geçtiğimiz Mayıs ayında karaciğer nakli yaptırmıştı. ♦ Reed'in Britanyalı tasarımcı Sylvia Morales ile ilk evliliği boşanmayla sona erdi. 2008 yılında uzun yıllar birlikte yaşadığı müzisyen ve performans sanatçısı Laurie Anderson ile evlendi.
    Gorillaz ile yapmış olduğu son şarkı ise adeta veda niteliğindeydi, 27 Ekim 2013'te hayata gözlerini yuman Lou'yu hatırlamak için:

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.