Yaklaşık altı yıl önce sessiz sedasız uğurladık amirimizi. Önce hikâyesini bir keşmekeşe soktular, daha sonra da yayın süresini kısaltıp, 2013 baharında aldılar elimizden. Şimdilerde ise bir internet platformu olan Blutv'de, tadımlık bir dizi olacak şekilde seyirci ile buluşturuldu. Tadımlık diyorum çünkü 1 sezona sadece 9 bölüm sığdırılabilmiş durumda. Tabii ki kadrosunda ve konusunda meydana gelen bir çok değişiklikle beraber.

Aslında bu dizinin bir fanı olarak benim de sevinmem lazım ama sevinemiyorum. Bana kalırsa memlekette layıkıyla yapılan kaliteli işlerden biri olan bu projenin de harcandığını düşünüyorum. Hem de amirimin üç sezondur karşı çıktığı para, reyting ve rant uğruna. Belirli bir hayran kitlesine ulaşıp henüz zirvedeyken aldılar elimizden dizimizi. Keşke bıraksaydık da, amirim de diğer tüm cinayet büro elemanları da orada kalsaydı öyle, onları hep o eski hikâyeleriyle hatırlasaydık. Dizinin yeniden çekilmemesi için direnseydik biraz.

Bunca dert yüklü hikâyelere rağmen hatırı sayılır bir hayran kitlesine ulaşan dizinin, ilk olarak yayın saati ileri bir zamana atıldı. Daha sonra ise karakterlerin başındaki dertler yetmiyormuş gibi, yeni dertler de eklenerek hikâye iyice karmaşaya düştü. Bunun üstüne bir de dizinin yayın süresi kısaltıldı. Bu durum sevenlerinin gözünde, Behzat Ç dizisini bitirme propagandasının, hayranlarına yavaş yavaş empoze edilmek istenmesi olarak da düşünülebilir. Elde bira, ağızda küfür, kural tanımaz haller ve sürekli sallanan tespihle, amirime tahminimden daha da çok tahammül ettiler aslında. Değindikleri konu ve olaylardan dolayı sürekli diken üstünde olan dizi, maruz kaldığı birçok ceza ve engele rağmen televizyon ekranlarında üç sezon boyunca kendi yerini, birkaç değişiklikle de olsa korudu. Bu kadar fazla hayran kitlesine sahip olmasının bir nedeni de, iyi bir adam olamayan ama kimsenin de adamı olmayan bu baş komiserin, zülfü yare dokunmaktan çekinmeyen yapısıdır bence. Burada yazılanlardan sonra bir 'Behzat Ç' düşmanı olarak anılmak istemem. Bilakis, amirimin kullandığı aracın plakasının 06 BG 0912 olduğu hala ezberimde. Harun'un, 'Seviyorum merkez!' diye teşkilatı birbirine kattığını, Akbaba'nın, çok sevdiği amirini cinayet uğruna sattıktan sonra ekibe dönerek; 'Cinayet ben oldum cinayet!' dediğini ya da Hayalet'in, gazeteci Ilgın göz altına alındığı zaman yeni aldığı gömleği küfrederek parçaladığını hatırlayacak kadar hayranıyım ben de bu dizinin. Ama dönmeseydi işte, gelmeseydi amirim...Para için, reyting için harcamasalardı keşke bu birbirinden mutsuz insanların dertli hikâyelerini. Bizim bildiğimiz gibi dertlendiğimiz gibi kalsaydı hatıralarımızda. Bazı kült hikâyelerin devamının çekilmemesi, tadında bırakılması gerektiği kanısındayım. Tıpkı 6 sene önce ekranlara veda eden bu dizi gibi. Böyle dizilerin devamını çekmek, hem hikâyeye hem de o hikâyenin hayranlarına zarar verir. Karaya oturmuş bir gemiyi yürütmeye çalışmaktan farksızdır yani. Dizinin 9 bölüm olarak yeniden yayınlanmasının, hayranlarını tatmin edip etmediğini bilemem ama onları, bölümler arasında eski yeni çatışmasına sevk ettiğini söyleyebilirim. Dizi elde olmayan sebeplerden ötürü 2020 sezonunda bizlerle buluşamayacak. Yapımcılar bu sefer gözlerini, Behzat'ın can düşmanı olan Ercüment Çözer karakterine dikmiş durumda. Ne diyelim, umarım amirimle aynı sonu yaşamazlar.