Derin Bir İç Çekiş Hali: Penceredeki Kadın

Derin Bir İç Çekiş Hali: Penceredeki Kadın
  • 1
    0
    0
    1
  • Bu içerik yazarlarımızdan Emircan Demir tarafından seslendirilmiştir. [audio mp3="https://cdn.wannart.com/production/post/2020/02/Derin-bir-iç-çekiş-TAM.mp3"][/audio] Fon: rel="noopener noreferrer" target="_blank">La Clairière - Piano Novel Alman Romantizmi'nin önemli temsilcilerinden biri olan Caspar David Friedrich (1774-1840) seyircisine her seferinde farklı bir deneyim yaşatmayı başaran nadir sanatçılardan biridir. Eserlerinde görülen hasret ve hüzün teması, yaşamı boyunca başından geçen türlü acıların ve badirelerin yansımasıdır. Erken yaşta yakınlarını kaybederek ölümle tanışan sanatçının eserlerindeki bu tema; kayıplarına duyduğu derin özlemle ilişkilendirilmektedir. Her ne kadar diğer eserleriyle benzerlikler gösteriyor olsa da, bakmakta olduğumuz "Penceredeki Kadın" adlı tablosu, bu özlem duygusunu çok farklı şekilde işlemeyi tercih ettiği bir eseridir. Yine diğer eserlerinde olduğu gibi, arkadan bir figürü izliyoruz ancak bu sefer gördüğümüz kişi bir kadın ve onun izlemekte olduğu manzarayı bizler göremiyoruz. Eser, fiziksel yapısı gereği oldukça sade ve anlaşılır görünüyor. Kafamızı karıştıracak unsurlar ya da anlamını çözmemiz gereken türlü sembolik detaylar bulunmuyor. Ama bu yalınlığın aksine, bize anlatmak istediği çok şey var. Görmekte olduğumuz kişi; ressamın karısı ve burası da sanatçının Dresden'de bulunan stüdyosu. Mekanın oldukça küçük bir kısmına davet edilmiş durumdayız. Mekanın diğer yüzü ve geriye kalanlar hakkında pek bir bilgimiz yok. Bu da sadece resimdeki kadına odaklanmamızı sağlıyor. Dışarıdaki hayata bu küçük pencereden bakan kadının, neler görüyor olabileceği konusundaki olasılıklar ise sınırsız. Gemi direklerinden yola çıkarak bir liman olduğunu varsayabiliriz. Uzakta görünen belli belirsiz ağaçlar ve sonsuz gökyüzü. Ama tam olarak açılmayan bu pencere, kadının bakmakta olduğu manzarayı görmemize engel oluyor. Elimizdeki kısıtlı detayları inceleyecek olursak; ilk önce hafif sağa doğru yatmış olan gemi direğini görüyoruz. Bu şekilde çizilmiş olması bizlere geminin hareket etmekte olduğunu gösteriyor. Yani gemi, bu küçük pencereden dünyanın geriye kalanını izleyen bu kadının önünden geçip gidiyor. Belki de, gün içerisinde bu ve benzeri neler geçip gidiyor önünden ama o sadece izlemekle mükellef gibi görünüyor. Bakmakta olduğu gemi er ya da geç ondan uzaklaşacak ve gözden kaybolacak ama onun yeri burası. Bu da insanın aklına şu soruyu getiriyor: "Bu kadın daha fazlasını yaşamayı arzuluyor olabilir mi?" İşte tam bu noktada, sanatçının diğer eserlerinde görülen özlem duygusunun, bu tabloda bir kadının özgürlüğe ve yaşama olan özlemine evrilmiş olduğunu görüyoruz. Peki resimdeki hangi unsurlar bize bu kapana kısılmışlık hissini veriyor olabilir? Aslında bu hislerin kaynağı odanın küçüklüğü değil, tam aksine oldukça iyi ışık alan, yüksek tavanlı bir odanın içinde bulunuyoruz. Bize bu hissi veren; odayı tasvir ederken kullanılan katı geometrik yapının ta kendisi. Kuzey resim sanatının getirdiği disiplinle eğitilmiş olan Friedrich'in, yatay ve dikey hatları oluştururken sıkı sıkıya bağlı kaldığı bu yapı, bizlere her şeyin sabit ve nizami olan düzenini hissettirmektedir. Gemi ve penceredeki kadın bu düzenden kurtulmaya çalışan iki unsur olarak göze çarpmaktadır. Resmin yapıldığı dönem olan 19. yüzyılda kapalı hikayeler anlatan, sembolik ögelerin gizlendiği eserler üretilirken, Friedrich tam tersi bir yapı kullanarak sade bir kompozisyon oluşturmuştur. Onun resimdeki özen ve dikkati, ışık kullanımında kendini belli etmektedir.  Dışarıdan gelen ışığın oda içindeki yayılışı ve iç ışığın kadının elbisesindeki dağılımı bu konudaki hassasiyetini göstermektedir. Ayrıca kadının hemen sağında bulunan şişelerdeki sıvının yansıması da bizlere bu konudaki özeni hissettirmektedir. Friedrich'in kendi stüdyosundan bir kesit sunduğu bu resim, aynı zamanda görmekte olduğumuz bu kadının iç dünyasına bir davet niteliğindedir. Sanatçı böylelikle onun ruh halindeki çatışmaya ve karmaşaya odaklanmamızı sağlamıştır. Hevesleriyle, iç çekişleri ve hayalleriyle anlamamızı istediği bu kadın, bizlere farklı bir zihinde yer almanın metalik tadını ve derin melankolisini hissettirmeyi başarıyor. Dünyanın geriye kalanını izleyen bu kadını seyretmek ya da onun neye özlem duyuyor olabileceğine dair kafa yormak isteyenler için Berlin Eski Ulusal Galerisi'nin kapıları ziyaretçilerine açık. Kaynak: 1, 2,

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.