Dehanın Gölgesinde Bir Kadın: Mileva Maric

Dehanın Gölgesinde Bir Kadın: Mileva Maric
  • 0
    0
    0
    0
  • Mileva Maric daima bir gölgede kaldı. Albert Einstein'ın gölgesinde... Oysa, o çok zeki bir kadındı ve zamanın getirdiği tüm zorluklara göğüs gerdi. Kadınların ön planda olmadığı bir toplumda ve zamanda bilim insanı olmak için canla başla uğraşıyordu. Fizik ve matematik onun için her şey demekti. Ancak aşık oldu. Bu aşkın onun bitireceğinden bihaber Albert Einstein'ın peşinden sürüklendi. Onlarca deney yaptılar, onlarca makaleyi birlikte yazdılar, sabahlara kadar çalıştılar. Ancak Albert Einstein Nobel ödüllü bir deha olurken Mileva Maric sadece iki çocuğunun annesi oldu. Mileva Marić 19 Aralık 1875 tarihinde Sırbistan'da dünyaya geldi. Mileva diğer çocuklardan farklıydı. Bu farkını zekâsıyla ortaya koyuyordu. Yaşıtları bebeklere oynarken, o zamanının büyük bir kısmını babasının aldığı fizik ve kimya kitaplarıyla geçiriyordu. 1892’de babası, Eğitim Bakanı'na gidip Mileva’nın, yalnızca erkeklerin devam edebildiği fizik derslerine katılabilmesi için izin aldı. Mileva lise eğitimini 1894’te İsviçre’nin Zürih şehrinde tamamladı ve ailesi daha sonra Novi Sad şehrine taşındı. Lise eğitimine 1886’da Novi Sad’de, kızlara özel bir lisede başladı. 1891’de, babası onu Zagreb’deki erkekler için olan bir özel okula, Kraliyet Klasik Lisesi’ne kaydettirebilmek için özel bir izin aldı. Nedeni ise, bu son derece başarılı okulda deha olarak nitelendirdiği kızının da okumasını istemesiydi. 1896 yılında, Matura Sınavı’nı geçti ve bir dönemliğine Zürih Üniversitesi’nde tıp okudu. 1896'da Zürih Politeknik’e başladı. Okuldaki tek kızdı. Üstelik sessiz ve içine kapanık olan Maric, kimseyle arkadaşlık kuramıyordu. Albert Einstein ile aynı sınıftaydı. Sınıftaki tek kız olması dikkatleri üstüne çekiyordu ancak o ders kitaplarından asla kafasını kaldırmıyordu. Albert Einstein çok zekiydi ancak asla ders dinlemiyor ve not tutmuyordu. Mileva ile tanışmaları bu sayede oldu. Not paylaşımı önce bir arkadaşlığı daha sonra bir aşkı doğurdu. Kısa zaman sonra sevgili oldular. Milena ve Albert'in ortalamaları birbirine çok yakındı. Hatta en yüksek ortalama Mileva'nındı. Ancak bir hocanın Mileva'ya düşük Albert'e yüksek not vermesinden dolayı Albert okulu birincilik derecesi ile bitirirken Mileva sonraki sene mezun olabildi. Marić'in akademik kariyeri, 1901 yılında Einstein’dan hamile kalmasıyla bozulmaya başladı. Üç aylık hamileyken, diploma sınavlarına tekrar girmesine rağmen, notunu yükseltmeyi başaramayarak, ikinci kez sınavlarda başarısız oldu. Ocak ayından Lieserl adını verdikleri kız çocukları dünyaya geldi. Albert'in ailesinden gizli tutulan bu bebeğin bir yıl sonra kızıl hastalığından öldüğü söylenir. Diğer görüşlere göre yakın birine evlatlık verildiği ya da Belgrat'ta bir kuruma verildiği ileri sürülür. Çift 1903 yılında ailelerin katılmadığı basit bir törenle evlendi. Sırp olan Mileva'yı, Einstein'in ailesi asla istemedi. Öyle ki torunları Hans ve Eduard'ı bile görmek istemedikleri söylenir. O zamanlar, Einstein Bern’deki bir patent ofisinde çalışmaya başladı. Evliliklerinden bir yıl sonra oğulları Hans Einstein dünyaya geldi. Bu sırada Albert Zürih Üniversitesi'nden öğretim üyesi olmayı hak kazandı. 1905 yılında Einstein, en iyi eseri olarak bilinen bir dizi makale yayımladı.    
    • Foto Elektrik Efekti (1921’de bu makalesiyle Nobel aldı)
    • Brownian Motion (bu konuda 2 makale yazdı)
    • Özel Görelilik Teorisi
    • E=mc²
    Görelelik Teorisi çalışmalarına Mileva'nın büyük katkısı oldu. Ancak Mileva zamanla bilimden uzaklaşıyordu. Çünkü evde ilgilenmesi gereken oğlu ve ev işleri vardı. Bilimden uzaklaşması onu zamanla daha hüzünlü ve mutsuz bir kadın haline getirdi. 1910 yılında ikinci oğulları Eduard Einstein dünyaya geldi. Ertesi yıl Albert , Alman Üniversitesi'ne profesör olarak davet edildi. Maric mutsuz olacağını bile bile Einstein'in yanında olabilmek için çocuklarını da alarak Einstein'in yanına geldi. Bu sırada Einstein sık sık ailesiyle görüşüyordu. Kuzeni Elsa Lowenthal ile tanışma imkanını yakaladı ve ona aşık oldu. Birlikte sık sık zaman geçiriyorlardı. Kısa zaman sonra ilişkileri başladı. Einstein, Maric'ten ayrılma kararı aldı. Nitekim birkaç ay sonra Mileva çocuklarını alarak Zürih'e yerleşti. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından boşanma davası sonuçlandı ve çift 14 Şubat 1919’da boşandı. Boşanma anlaşmalarının bir maddesi, Albert’in bir ödül kazanması durumunda, Maric’in Nobel Ödülü’nün parasal kısmını almasını içeriyordu. Einstein 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü ve para ödülünü Maric'e göndermedi. Maric ise, parayı kendisine vermesini, yoksa tüm çalışmalarını beraber yaptıklarını söylemekle Albert’i tehdit etti. Albert ona cevaben yazdığı mektupta şunları söyledi;

    “Yazdıklarınla beni güldürdün. Hakkında konuştuğun adam bu kadar başarılı olmuşken, kimse senin söylediklerine ilgi gösterir mi sanıyorsun? Eğer bir insan önemsiz ise, kimseye bir şey söylemeden, sessizce kalması gerekir. Sana da bunu tavsiye ederim.”

    Ancak eninde sonunda Albert Einstein parayı yolladı. Maric gelen parayla bir pansiyon aldı ve buranın işletmesini yaptı. Aynı zamanda evde fizik dersleri veriyordu. Kısa zaman sonra oğlu Eduard'a şizofreni teşhisi kondu. Bütün mal varlığını satarak Eduard'ın tedavisi için kullandı. Ancak fakirlik içinde yaşıyordu. Mileva Maric 1948 yılında yetmiş iki yaşındayken Zürih’te tek başına hayata gözlerini yumdu. Eduard ise 1956 yılında sanatoryumda hayata gözleri yumdu. Eduard Einstein babası hakkındaki düşünceleri ise şöyleydi; ''Babamdan bahsederken dilim niye mi bu kadar zehir saçıyor? Haberiniz yok mu? Cümle âlem biliyor zannediyordum. Babam bizi; annemi, ağabeyimi ve beni 1914 Ağustos’unda Berlin’deki peronda terk etti. O günden sonra da savaş ilan edildi.''
    KAYNAKÇA: 1 2 3 4 5 6 7

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.