Deha ile Delilik Arasında: Günday'ın Yokavarı

Deha ile Delilik Arasında: Günday'ın Yokavarı
  • 0
    0
    0
    0
  • '' Asil Yaşayan, Adil Ölmez ''

    Okuyucuları başarılı yazar Hakan Günday'ın kendine has illüzyonist tavrına hakimdir. Paragraflar durmadan yeni kapılar yaratır, kapılardan peş peşe yeni soru işaretleri çıkar, 72. sayfadan 25. sayfaya selam vardır ve bir sonraki sayfa suratımıza tokat gibi çarpar. ''Düşün!'' der, düşün, düşün... ''Ya da boşver'' der, kitabın sonunda. ''Düşünsen de değişmeyecek.'' Yazarın ilk olarak 2007 yılında yayınlanan ''Azil'' romanında, hiç aşina olmadığımız bir kelime geçiyor, yokavar. İlk defa duyduğumuz, sadece bir kaynaktan duyduğumuz bir tanımı beynimize taşmadan yerleştirebilmemiz için kafa patlatmamız gerekir. Yokavar ne demek? Benim için ne anlam ifade ediyor? Hayatımda bir etkisi olacak mıdır? Yazarın kafasının içine girebilir miyim? Azil'de yokavarın tanımı şu şekilde geçiyor: ''İnsanın amacı ve varlık nedeni, yaratarak yok olmaktır. Yaratarak yok olmak, düşüncenin kendi ısısıyla erimesidir. Yaratarak yok olmak, ışığın, yoğunluğunun artması sonucunda patlayarak evrene yayılmasıdır. Bu süreç, yokavar adını taşır.'' ''Yokavar boyunca insan, sahip olduğu bütün bilgi, düşünce ve yeteneği yaratmak için harcamalıdır. Her yapıt, yaratıcısını değeri kadar eksiltecektir. Sahip olduğu bütün bilgi, düşünce ve yetenekleri yapıtlara dönüştürmüş bir yaratıcı, Ben'den ibaret kalacaktır. Ben'se, hiçlik içindeki insandır. İnsanın ait olduğu yer hiçliktir. Hayatın ve dünyanın ulaşamadığı yer olan hiçlik, insanın son evidir. Hiçlik içindeki insan, yani Ben, varlıktır. Asla varlık bilinci değil. Sadece varlık. Ne eksik, ne fazla. Dolayısıyla Ben, sadece varlığını sürdürendir. Var olduğunu bilmeden. Var olduğunu düşünmeden. İkinci bir düşünceye sahip olmadan. Çünkü varlık, ilk ve tek düşüncedir.'' Günday'a göre yaratarak yok olmak, kişinin benliğindeki bütün varlığı bir yapıta veya yapıtlara aktararak çırılçıplak kalması, özüne dönmesidir. Gereklidir de. Çünkü kişinin özü, yani hiçlik, insanın ulaşabileceği son yerdir. Yokavara göre kişinin eksilerek özüne ulaşması için, çoğaltması gerekiyor. Yokavar tanımı için kişinin yarattığıyla tatmin olması sonucunda, asıl gerçeğe ulaşıp uzun bir uçurumdan salt benliğine düşmesi de diyebiliriz. Sert bir düşüş. Ki bu benlik tamamen kusursuzdur. Hiçliğe varıp sonrasında bir adım bile atamamak, sonsuza kadar orada kalmak... Kabul etmek gerekiyor ki Azil başlı başına zor bir kitap. Girişinden itibaren bir süre algıları tamamen odaklamak kolay olmuyor. İşin içine fizik giriyor, sonra pat diye felsefe, hemen ardından edebiyat. Cümleleri yakalamak ancak sayfalar ilerledikçe kolaylaşıyor. Fakat bu sefer sayfalar ilerledikçe de olaylar bir aksiyon halini alıyor. Fakat özetleyecek olursak bu kitapta, Asil karakterinin dehalık ve delilik arasında yürüdüğü çizgide yokavarla savaşmasına bizzat şahit oluyoruz. "İki gün boyunca, araya sıkıştırılmış dört saatlik uyku dışında, Asil hep yazdı. Zihin ısısı olağanüstü yüksekti. O kadar çok bilgi, düşünce ve yetenek harcamıştı ki sandalyesinden kalkamadı."

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.