Çocukluğumuza Yeniden Bakış: Bir İki Delilik Sergisi ve Emre Ezelli ile Mini Bir Röportaj

Çocukluğumuza Yeniden Bakış: Bir İki Delilik Sergisi ve Emre Ezelli ile Mini Bir Röportaj
  • 0
    0
    0
    0
  • Antik Dönem Anadolu oyuncaklarını tasvir ettiği "Bir İki Delilik Sergisi" ile Emre Ezelli'nin çocukluğuna doğru kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. Heykellerin hepsi farklı bir ''şey''in temsili ama birleşince devasa bir puzzle'ı oluşturuyorlar. Sanatçı, ''Aslında hepsi sahip olduğum, ara ara rüyalarımda karşılaştığım istemeden arkamda bıraktığım şeylerdi.'' diyerek tanımlıyor bu eserleri. Bir nostalji de diyebiliriz belki, aile albümünü açıp eski fotoğraflara bakmak gibi. Kullandığı atık malzemelerde de o yaşanmışlığı yakalıyor. Dominik Cumhuriyeti’nde oyun tasarımları yaptığı süreçte serginin temasını oluşturan Ezelli, ülkeye döndüğünde tersaneleri gezerek topladığı atık ve tekrar kullanılamayacak olan malzemeleri yeniden yorumlayıp, 8 parçalık sergiyi oluşturdu. Sanatçı bu eserlerle Anadolu uygarlıklarına küçük bir selam gönderirken, bizleri kendi çocukluğumuzu hatırlamaya teşvik ediyor. Kısa bir süre önce Wannart Ekibi olarak Emre Ezelli ile sergi hakkında konuşma fırsatı yakaladık, keyifli okumalar.   1- Önce sizi tanıyalım. Merhaba, ben Emre Ezelli. 22 Kasım 1986’da İzmir’de doğdum. İlkokul’da Hürriyet Gazetesi Çocuk Kulübüne kaydımı yaptırdıktan sonra 1993-1994 yılları arasında Tübitak’tan aldığım resim ödülü, kalemi ve kağıdı bende bir tutkuya dönüştürdü. Şimdi ise bildiğiniz üzere üretim hayatıma hem sergilerim ile hem de oyun ve set tasarımlarımla devam etmekteyim. 2- Heykellerinizde özellikle metal atıklar kullanmanızın bir sebebi var mı? Ben atık malzeme kullanmayı ikinci bir şans vermek olarak değerlendiriyorum. Yaptığım işlerde genellikle üstünde durduğum konular hayatta edindiğim tecrübeler... İzlenimlerimi aktarmamın bir yolu da malzeme seçimimden geçiyor. 3- Gerek eğitim hayatınızda gerekse şimdi, örnek aldığınız ve sanat anlayışınızı şekillendiren bir sanatçı oldu mu? Eğer varsa bu süreçten bahseder misiniz? Kesinlikle evet, Klasik sanatçıların şairane heykelleri beni her geçen gün besliyor. Gian Lorenzo Bernini heykelleri başta olmak üzere klasik heykellere karşı özel bir tutkum bulunmakta. Tatil planlarımı yaparken fotoğraf çekmek veya bir şeyler yazmak için kenarından köşesinden bir şekilde müzelere uğruyorum. Üzerinde çalıştığım bir içerik sitesi var, çok yakında orada bu tutkumu paylaşmayı düşünüyorum. 4- Belli bir fikir üzerinden yaptığınız üretimlerinizin zaman içerisinde farklı bir fikre evrildiği oldu mu? İki boyut ve üç boyut arasında gidip geldiğim için yarı yarıya karşılaştığım bir durum diyelim. Örneğin, çizdiğim bir desene form kazandırdıktan sonra eğer gözümü rahatsız eden belirgin bir plan var ise üzerinde tekrar tekrar düşünüyorum. Aklıma gelen herhangi bir fikre kapılmamak için de biraz süre verip olgunlaşmasını bekliyorum. 5- Metal, ahşap vb. gibi atık malzemeler ile oluşturduğunuz bu seride arkeolojik kazılarda bulunan antik dönem Anadolu oyuncaklarını yorumladınız. Fikir ve malzeme birleşme aşamasında sizi zorladı mı? İtiraf etmeliyim, zorlandım! Bir yandan arkeolojik kazılardan gelen kil malzemenin naifliği ve samimiyeti, diğer yandan günümüz malzemeleri üzerine şekillenmiş tasarımlarım... Zor olduğu kadar keyif aldım diyebilirim. Sanatçının diğer eserlerine ve oyun tasarımlarına buradan ulaşabilirsiniz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.