Çifte Bela: Bonnie And Clyde (1967)

Çifte Bela: Bonnie And Clyde (1967)
  • 0
    0
    0
    0
  • Amerika’nın en acımasız çiftini beyaz perdeye taşıyan, yönetmen koltuğunda Arthur Penn'in oturduğu Bonnie and Clyde (1967) filminin başrollerinde Faye Dunaway'i, Bonnie Parker rolünde; Warren Beatty'i ise Clyde Barrow rolünde izliyoruz. Filmde kullanılan müziklerin genel olarak Western bir havası var diyebiliriz. Ayrıca seçilen mekânlar, 30'lu yılların ruhuna çok daha uygun durumda. 

    Clyde Barrow ve Bonnie Parker 

    Clyde Barrow, 24 Mart 1909'da Telico, Texas'ta fakir bir çiftçinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ağabeyinin etkisiyle çok erken yaşlarda çeşitli suçlara karıştı. Bonnie Parker ise 1 Ekim 1910 da Rowena, Texas'ta doğdu. Clyde'la tanışmasından önceki hayatı neredeyse bir sır perdesi. Clyde, 1930'da Bonnie Parker'la tanıştı. İkili birbirlerine deli gibi aşık oldular. Daha sonra bu ikili ve beraberlerindeki çete, çeşitli eyaletlerde aralıksız olarak soygun ve cinayete karıştı. Bonnie ve Clyde, her ne suç işlerse işlesinler onlar için en önemli olan şey “birbirlerinden hiç ayrılmamaları” oldu. Yaşadıkları tüm kötü olaylarda hep birliktelerdi ve bu birliktelikleriyle akıllarda kaldılar. Öyle ki, 1967′de bu hikâyeleri filme aktarıldı. Bonnie and Clyde, Amerika’nın buhran döneminde tanışmış ve birbirine aşık olmuş iki suçlu. Kendimizi tamamen aralarındaki aşk hikâyesine kaptırırken, tarihsel bir olaya dayandığı için sonunu en baştan bildiğimiz film, aksiyon sahneleri vesilesiyle akıcılığını hiç kaybetmiyor. Bonnie’nin daha önce karıştığı yasal işlem görmüş bir suçu yok ve 60’lı yılların sonunda alışılmamış ölçülerde güçlü bir kadın profili çiziyor. Clyde ise sabıkalı olarak karşımıza çıkıyor. O, tüm bu suçlara rağmen hapiste bile "Barrow Çetes" adını verdikleri bir çete kuruyor ve bu çeteye kendi abisini ve karısını dahil ediyor. Bonnie ve Clyde, bize bu zamana kadar gördüğümüz bütün acımasız çeteleri ve kurbanları unutturuyor. Onları bu kadar özel yapan şey ise, pahada ağır şeyler çalmamaları ve her hırsızlıklarının sonunda, olayın gerçekleştiği yere çiçekler bırakmaları. Aslında bu bir mesajdan fazlası. Bize, buhran dönemindeki Amerika'yı da resmediyor. Film gerçek hikayeden biraz saptığı için senaryoda bazı kopukluklar görüyoruz. Normalde Bonnie Parker, bir evlilik geçirmiş ve parmağında evlilik yüzüğü olan bir kadındır. Clyde Barrow ile giriştikleri bir soygundan sonra kaza yaparlar. Bu kaza sonucu bacağı yanar. Daha sonra da geçirdiği bu kazadan dolayı yürümekte zorluk çeker fakat filmde bunlara yer verilmemiş. Film, 1929 dünya ekonomik bunalımı’nın etkilerinin sürdüğü 1930’larda geçen olaylar esnasında kendisini göstermiştir. Bonnie ve Clyde dışında da birçok film gösteriye sunulmuş ve pek çok güçlü karakter sahneye çıkmıştır. Yine de, orijinali 30’lu yıllarda geçen ana akım bir filmde; rahatlıkla kadın başrol pasifize edilebilecekken, Bonnie and Clyde bunu yapmamayı tercih etmiş. İzleyen herkes onlara sevgi ve sempati duyuyor. Bonnie ve Clyde, azılı bir suçluydu ve birlikte kaderlerini yazdılar. Birileri yaşadı, birileri çekti ve birileri de izledi.  Sonları başarılı iki suçlu olarak mı bitti, yoksa ikisi de bu savaşı kaybetti mi?  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.