Çehov'dan Visniec'e: Nina - İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti

Çehov'dan Visniec'e: Nina - İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti
  • 0
    0
    0
    0
  • Bu içerik Soner Sancak tarafından seslendirilmiştir. Wannart'a bu katkısından dolayı kendisine bir teşekkürü borç biliriz. Soner Sancak'ı Instagram'dan takip edebilirsiniz. [audio mp3="https://cdn.wannart.com/production/post/2019/12/Çehov_dan-Visniec_e-Nina-İçi-Doldurulmuş-Martıların-Hassasiyeti.mp3"][/audio] Bu içeriğimizde Erdal Beşikçioğlu'nun yönetmenliğini yaptığı "Nina - İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti" adlı oyunu inceleyeceğiz. Nina- İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti, Matei Visniec tarafından kaleme alınmış ve Burak Üzen tarafından çevrilmiş bir oyundur. Yönetmenliği Erdal Beşikçioğlu tarafından yapılmıştır. Başrollerini Erdal Beşikçioğlu, Elvin Beşikçioğlu ve Ünsal Coşar paylaşmaktadır. Oyundan bahsetmeden önce karakterlerin bağlı olduğu bir eserden bahsetmemiz gerekir. Çünkü oyun ünlü yazar Anton Çehov'un dört büyük tiyatro oyunundan biri kabul edilen Martı ile bağlantılıdır. Martı, 1895 yılında kaleme alınmıştır. Dört ana karakter arasındaki romantik ve sanatsal çatışmalar anlatılmaktadır. İrina, Treplev, Trigorin ve Nina'nın aşk hikayesini gördüğümüz Martı, dönemin getirdiği birçok problemin de anlatıldığı bir eserdir. Şimdi gelelim Nina- İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti, Martı'dan ne aldı sorusuna. Burası Martı ile ilgilenenler için biraz spoiler olabilir, lakin konuya girmek zorundayım. Visniec, Martı'nın sonunda her yazarın düşüneceği soruyu sormuş sanırım. "Treplev intihar etmeseydi ne olurdu?" Bu soru benim de bir okur olarak içimden geçti. İşte Nina- İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti bu soru üzerine kurulmuş adeta. Martı'nın sonunda Nina'nın Trigorin ile birlikte olduğunu görmüştük. Treplev'i görmek için iki yıl sonra dönüşüne de şahit olmuştuk. Bu sahnedeki Nina önceki Nina'dan biraz daha farklı bir karakterdi. Deliliği oldukça dikkat çekiciydi şüphesiz. Treplev bu Nina'yı kaldıramadı bile diyebiliriz bir okur olarak. Visniec'in oyununda ise Treplev kanlı canlı karşımızdadır ve olayların üstünden tam tamına 15 sene geçmiştir. Taraflardan Treplev, Trigorin ve Nina üçlüsü her şeyin yaşandığı sayfiye evinde bir araya gelirler. Bu buluşma hesaplaşma buluşması gibidir adeta. Treplev'in acısı yıllardır ruhundan kaçacak bir delik bulmaya çalışmıştır. İçini yiyip bitiren sevdiği kadın tarafından tercih edilmeme kırgınlığı, onca yıl boyunca Nina'nın peşini bırakmasına izin vermemiştir. Yazar olmayı başarmıştır. Bu bile onu mutlu etmez. Nina ise Trigorin ile yıllar geçirmiştir. Bedeninin ve ruhunun eskimesiyle pişmanlıklarına yenik düşmüştür. "Belki de..." demeyi bırakabilmek için, kendini yeniden o umut dolu genç kız gibi hissedebilmek için, onu hayatı boyunca en çok taktir eden ve en büyük hayranı olan adama döner. Kabul edileceğini bilmenin özgüvenine sahip bir şekilde. Bu noktada bir kadın olarak Nina'nın bu hareketi beni şaşırtmadı. Sevdiği kişinin peşinde hayatını harcayan, üstelik emellerine ulaşamamış, vadedilen topraklara ulaşmayı bırakın yolda kaybolmuş bir kadın. Elbette güvende hissettiği yere dönmek ister. Nitekim Treplev ile karşı karşıya geldiklerinde gördüğü, harabeye dönüşmüş adamdan zevk alır. Onların ilişkisinden bahsederken dönemin devrimci anlayışından da bahsetmeden geçemeyiz. Oyunun geneline yayılmış bir devrim tartışması vardır. Savaş, barış ve devrim fikirlerinin insanlar üzerindeki etkilerini, felsefe ile birleştirerek karşımıza çıkarırlar. Moskova Treplev'e Nina'nın ağzından başka, Trigorin tarafından başka anlatılır. Nina'nın gördüğü devrim umudun devrimidir. "Her şey çok güzel olacak" fikri daha baskındır bu kadının, çünkü inanmak istediği budur. Trigorin ise oldukça gerçekçidir. Oyun boyunca bulguları takip eden bir dedektif, hakim bir Tanrı gibi davranır. Onun devrim ile ilgili görüşleri oldukça farklıdır. Karakterine ve yaşamına baktığınız zaman bu yaklaşımının sebebi oldukça anlaşılır olur. Bir yazar olarak ölümü ve ölümün etkilerini çok iyi yorumlar. Sohbetler ne kadar heyecanlı ve umut dolu olursa olsun Trigorin'in konuya ilişkin tek cümlesi hem karakterlerin hem seyircinin üzerinde soğuk duş etkisi yaratır. Bu adamın Nina'ya yaklaşımı da Treplev'den değişiktir tabi. Sadece Nina'ya değil insan ilişkilerine yaklaşımı oldukça değişiktir aslında. Treplev ile Trigorin sohbetlerinin havası insanı dilemmada bırakır. Tabi illa ki bir taraf seçmek zorundaysanız... Nina- İçi Doldurulmuş Martıların Hassasiyeti izlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim bir oyundur fakat öncesinde Martı'ya kulak vermenizi öneririm. Oyuna başka bir gözle bakmak, cümlelerin altında yatan sebepleri bilmek ve bizzat hesaplaşmaya katılmanız için.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.