Doğumunun 142. yılında ünlü heykeltıraşın hayatına ve eserlerine birlikte göz atalım.
19 Şubat 1876'da Romanya'ya bağlı, küçük bir köy olan Hobitza da dünyaya gelir. Yedi yaşından itibaren çobanlık yapmaya başladı. Dokuz yaşında Tîrgu Jiu'ya gidip çeşitli işlerde çalıştı. Ahşap oymacılığı ve el sanatları ile ünlenen bu bölge sanatçıyı çocukluk yıllarında oldukça etkilemiştir. 1894-1989 yılları arasında Craiova'da Scoala de Meserii'de (El Sanatları Okulu) eğitim alır. 22 yaşına geldiği 1898 yılında Scoala Natzionala de Arte Frumoase'de (Bükreş Ulusal Güzel Sanatlar Okulu) sanat eğitimi almaya başlar. Bu yıllarda yaptığı heykellerle ünlenmeye başlar ve siparişler alır.
Eğitimine büyük bir sanat merkezinde devam etme arzusuyla 1904 yılında Paris'e taşınır ve taşındığının ertesi yılı, Ecole des Beaux-Arts'a (Paris Güzel Sanatlar Akademisi) girer.
Heykeltıraş Paris’e ilk geldiği yıllarda Rodin’le tanışır. Bir süreliğine onun asistanlığını yapar. Bu dönemde Rodin’in atölyesinde mermer heykel yontu işlerine yardım ettiği bilinir. Brancusi’nin yöntemi; modelsiz, doğrudan malzemeden iş yapmaktır. Rönesans Dönemi’ndeki zanaatçılar gibidir. Ortaçağ zanaatçıları yaptıkları işte ruhani bir rol üstlendiklerini düşünürler. Brancusi’nin duyguları da böyledir.
1907 yılında Gauguin’in retrospektif sergisini izler. Sanat anlayışının oluşması ve gelişmesinde Gauguin çok etkilidir. Bu sergiyle birlikte heykeltıraş, farklı kültürlerin sanatın üzerinde etkisi olabileceği gerçeğini keşfeder. Primitif sanatla tanışması böyle başlar.
1909 yılında Modigliani ile tanışır. Onunla birlikte Paris’teki Etnografya müzelerini gezerler. Brancusi, masklardaki basite indirgenmiş formlardan çok etkilenir.
[caption id="attachment_39183" align="aligncenter" width="640"]
Prometheus, 1911[/caption]
[caption id="attachment_39194" align="aligncenter" width="870"]
Constantin Brancusi, Bird in Space (Boşluktaki Kuş), 1932-40[/caption]
Sanatçı için konunun kendisi değil, karakterler önemli olmuştur.
[caption id="attachment_39195" align="aligncenter" width="646"]
Constantin Brancusi, The Kiss (Öpücük), 1907–1908[/caption]
Sanatçı, Romanya’nın 1916 yılında Birinci Dünya Savaşı'na katılmasından dolayı son derece mutlu olur. Savaşta ölen vatandaşların anısına, kamusal alana üç heykel çalışması yapar.
[caption id="attachment_39196" align="aligncenter" width="700"]
Table of Silence (Sessizlik Masası)[/caption]
Bu masa 'Doğum'u simgeliyor.
[caption id="attachment_39201" align="aligncenter" width="579"]
The Gate of the Kiss (Öpüşme Kapısı)[/caption]
Bu kapı 'Yaşam' ı simgeliyor.
[caption id="attachment_39202" align="aligncenter" width="600"]
The Endless Column (Sonsuz Kolon)[/caption]
Bu kolonun anlamı; yeryüzü ile cennet arasında bir bağ kurmaktır.
Sanatçı, ardında sayısız heykel bırakarak 1957 yılında yaşamını yitiriyor.
"Tanrı gibi yaratın, kral gibi emredin, köle gibi çalışın."
Constantin Brancusi
Kaynaklar:
1,
2,
3,
4
Yorum Bırakın