"Belki... bir canavar vardır… Belki o sadece biziz."

Uzun yıllardır hep kafamızı kurcalayan sorulara cevap bulma zamanımız geldi. İyilik ve kötülük kavramlarını sorgulayacağız. Acaba bu iki kavramı sonradan doğa mı bize öğretiyor, yoksa biz zaten bunları bilerek mi doğuyoruz. Bu cevapları öğrenmek, en azından bir fikir sahibi olabilmek adına sizler için bir kitap seçtik: Sineklerin Tanrısı. Bu kült kitabımız 1954 yılında William Golding tarafından yazılmıştır. Kitabın konusundan ve satırlarından önce onun hayatına yer vermemek olmaz. Yazar, 1911 yılında İngiltere'de hayata gözlerini açtı. Aldığı edebiyat eğitiminin ardından öğretmenlik ve askerlik yapan yazar, yaşamının ilerlediği sıralarda ise bize vurucu darbeyi vurmuştu. O darbe en başından beri bahsettiğimiz Sineklerin Tanrısı kitabıdır. Yazarın en dikkat çekici kitabı olan Sineklerin Tanrısı, çocuksu duygular üzerinden bize insanlığımızı sorgulatıyor. 1954 yılında yayımlandığına bakmayın, kitap evrensel ve zamansız kitaplar kategorisinde başı çeker. Şimdi gelelim kitabımızın konusuna. Savaş sırasında güvenli bölgeye götürülmeye çalışılan bir avuç çocuğun uçağının bir adaya düşmesiyle başlar hikayemiz. Pilot ve görevlilerin öldüğü bu adada yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocukların nasıl bu adada hayatta kalmaya çalıştığına şahitlik ediyoruz. İlk başta her şey gayet normal ve çocukça ilerler. Adaya belli bir düzen hakimdir ve belli kurallar çerçevesinde hayatlarını devam ettirirler. Ta ki vahşi dürtüler çocuk ruhları da ele geçirene kadar. İnsanlığın açgözlülüğü ve sahip olma isteği çocuklarında yakasını bırakmaz ve adada olaylar birbirini izler. Aynı zamanda alegorik bir kitap örneği oluşturan eser, bize basit ama hayati önem taşıyan konuları yeniden hatırlatıyor. Şimdi gelin o adaya o çocukların yanına gidelim, bakalım o düzene ayak uydurabilecek miyiz yoksa isyan mı çıkartacağız? Peki bu isyan içimizden geleceği için mi, yoksa doğa ve diğer insanların bize öğrettikleri üzerine mi olacak? İşte sizin için seçtiğimiz Sineklerin Tanrısı kitabından 10 alıntı. Benliğinizi ve kafanızdaki bu soruları bulmanız dileğiyle, keyifli okumalar!   1) "En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır." 2) ''Ben Jack'tan korkuyorum'' dedi. ''Onun için Jack'ı iyi biliyorum.Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız. Sana bir şey söyleyeyim mi? O senden de nefret ediyor, Ralph...'' 3) "Ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler... " 4) "Korku sizlere zarar vermez, düşlerin zarar veremediği gibi." 5) "Yetişkinler her şeyi bilirler. Karanlıktan korkmazlar. Bir araya gelirler, çay içerler ve tartışırlar. Sonra her şey yoluna girer." 6) "Her şeyin bir doktoru vardır. Kafanızın içinin bile bir doktoru vardır." 7) "Oynamak hoştu ve yaşamları öylesine doluydu ki, umuda gerek duymuyorlar, umudun ne olduğunu unutuyorlardı." 8) "Yapabileceğimiz en doğru şey, bizi kurtarmalarını sağlamak." Kurtarılmanın ne olduğunu anımsayabilmek için, Jack'in bir saniye düşünmesi gerekti." 9) "Düşünce değerli bir şeydi, sonuçlar veren bir şeydi." 10) ''Ralph açıklamak istiyordu; hiç kimsenin tam sanıldığı gibi olmadığını anlatmak istiyordu.''   Kaynak 1, 2, 3