"Hiçbir sihirli veya gizemli bir şeye inanmıyorsanız, ölüden farkınız yoktur."

Kimi aşk filmlerinin ağzımıza layık olmadığını düşünüyor, onları sıradan ve yavan buluyoruz. Biz de bu konuda size sonsuz katılıyoruz ama kurunun yanında yaşta yansın hiç istemiyoruz. O yüzden bir çok romantik yapımlı filmlerden kendini sıyırmayı başarmış bir filmle karşınızdayız: Before Sunrise. Şimdi sıradan bir tren yolculuğuna konuk oluyoruz. Avrupa'da hani şu çok yaygın olan, kendimizi bir anda bir muhteşem şehirden diğerinde bulduğumuz o raylı sistem var ya, evet işte ondan bahsediyoruz. Büyülü bir yolculuk zamanı şimdi ve bizi orada iki genç, iki gezgin, iki aşık bekliyor. Gelin onları daha fazla bekletmeyelim. Birbirlerinden habersiz bambaşka yollara ve bambaşka hayatlara sürüklenirken bir anda o trende karşılaşıyorlar. Birbirlerinden kopmak istemiyorlar ve kendilerine bir günlük şans veriyorlar. Bu şansın kapılarını ise Viyana'da aralıyorlar. Sadece bir gün, muhteşem bir şehir ve iki genç. Tahmin edersiniz ki aşk kaçınılmazdı ama ufak bir sorun vardı bu büyülü hikayede. Onların ilk ve tek günüydü bu, günün sonunda külkedisi masalı misali her şey eski ve sıkıcı haline geri dönecekti. Peki kahramanlarımız aşkı tattıktan sonra bu geri dönüşü kabul edebilecekler miydi? Başrollerinde Julie Delpy ve Ethan Hawke'nin rol aldığı melankolik ama aynı zamanda umut dolu bu hikayeyi aklımızdan hiç çıkaramayıp bütün aşk temalı listelerde hep bir numaraya koyduk. Şimdi ise bu hikayenin satırlarına konuk oluyoruz. Gelin günün ilk ışıklarını birlikte karşılayıp, gün doğmadan ise o trene yetişmeye çalışalım. İşte sizin için seçtiğimiz birbirinden etkileyici Before Sunrise filmi replikleri. Keyifli okumalar.   1) ”Eğer bir tanrı varsa, hiçbirimizin; ne senin ne de benim içimde değil, aramızdaki bu küçücük alandadır. eğer bu dünyada sihir diye bir şey varsa birinin bir şeyi paylaştığı anlama girişimindedir. bunu başarmak imkansız gibi bir şey ama… kimin umurunda ki? cevap girişimde olmalı…”  2) "Beni ne sinir ediyor biliyor musun? İnsanlar sürekli 'Teknoloji ne kadar müthiş ilerledi, daha çok zaman kazanıyoruz.' diyor. Oysa kullanamayacaksan zaman kazanmış olmanın ne faydası var?"   3) "Galiba ben günün 24 saati ölümden korkuyorum. Ve ölmeden önceki, az sonra öleceğinizi bildiğiniz o birkaç saniyelik bilinç halinden daha çok korkuyorum." 4) ”Birinin senden ayrılmasının en kötü yanı nedir biliyor musun? Ayrıldığın kişileri ne kadar az düşündüğünü hatırlaman ve onların seni ne kadar az düşündüklerini fark etmen. Biliyorsun, onların acı içinde olduklarını düşünmek istersin ama onlar 'Hey, gittiğin için memnunum.' der gibidirler.” 5) "Yaşlanmayı seviyorum. Sanki hayatın değerini daha iyi anlamamı sağlıyor..."   6) ”Bunu söylemediğime pişman olabilirim. Düşün şimdi, bundan yıllar sonra evlenmişsin ve çocukların olmuş. Hayatın monotonlaşmaya başlıyor, kocandan sıkılıyorsun. İşte o gün geriye bakıp hayatına giren adamları düşünüyorsun. Ben de onlardan biriyim. Farz et ki yıllar sonra bana evet demediğine pişman oluyorsun ve yaşayabileceğin şeyleri merak ediyorsun. Şimdi benimle burada trenden in ve hayır dersen neler kaçırabileceğimizi görelim.”  7) "Eğer dünyada büyülü bir şey varsa, o birini gerçekten almaya çalışmak, biriyle bir şeyi paylaşmaya çalışmak olmalı. Bunun neredeyse imkansız olduğunu biliyorum. Ama ne önemi var. Cevap sadece denemek olmalı."     8) ”Ben aşkı yalnız olmayı bilmeyen iki kişi için bir tür kaçış yolu olarak görüyorum. Komik. İnsanlar hep aşkın tamamen bencillikten uzak olduğundan söz ederler. Ama düşünürsen, bundan daha bencilce bir şey olamaz." 9) "Diyelim ki, senle ben her an birlikteyiz. Sonra birçok huyumdan bıkmaya başlarsın. Evimize her misafir gelişinde, güvende hissetmek için fazla içki içmemden veya aynı saçma, entel hikayeyi tekrar tekrar anlatmamdan. Biliyorsun işte, bütün bu hikayeleri dinledim ve tabii ki kendimden bıkmış durumdayım." 10) "Fakat seninle beraber olmak, kendimi farklı hissetmemi sağladı. Yani, bunun farklı yolları dans, alkol ya da uyuşturucu gibi şeylerdir."     Kaynak 1, 2, 3