Bir Aşk Söyleminden Parçalar

Bir Aşk Söyleminden Parçalar
  • 2
    0
    0
    1
  • Bir Aşk Söyleminden Parçalar; Fransız felsefeci ve göstergebilimci Roland Barthes’in 1977 yılında yayınlanan, aşkın ve aşığın tüm hallerini gözler önüne serdiği kitabıdır. Barthes, herkes tarafından bilinen ya da daha önce hiç söylenmemiş kavramlarıyla ele aldığı aşkı, farklı kökenlerden bir araya getirdiği pek çok metinle destekleyerek anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır. Bu metinler kimi zaman Goethe, Balzac, Baudelaire, Brecht, Dostoyevski gibi pek çok batılı yazar ve düşünürün eserlerinden alıntılar olurken, kimi zaman da kendi yaşamından verdiği örneklerdir. "Bu kitabın gerekliliği şu düşüncede yatıyor: bugün aşk söylemi alabildiğine yalnız. Belki de binlerce özne kullanıyor bu söylemi (kim bilir?) ama kimse desteklemiyor..." diyerek başladığı bu çarpıcı eserin bazı kısımlarını alıntılayarak, ünlü sanatçı Robert Doisneau'nun fotoğrafları eşliğinde sizler için paylaştık. Keyifli okumalar! "Yaşamımda milyonlarca bedenle karşılaşırım; bu milyonlarca bedenden ancak birkaç yüzünü arzularım; ama bu birkaç yüzden yalnızca birini severim. Aşık olduğum öteki bana arzumun özgüllüğünü gösterir. Bu seçim –öylesine titizdir ki yalnızca Tek’i alıkoyar-, söylediklerine göre, çözümsel geçişimle aşk geçişimi arasındaki ayrımı oluşturur; beriki evrenseldir, öteki özgül. Binlerce İmge arasında arzuma uygun İmge’yi bulabilmem için, nice rastlantılar, nice şaşırtıcı rastlaşımlar (belki de araştırmalar) gerekmiştir. Çözümünü hiçbir zaman bilemeyeceğim bir büyük bilmecedir bu: Neden Şunu arzuluyorum? " "Aşık özne, sevilen yaratığa duyduğu isteğin özgüllüğünü alandıramayınca, şu biraz budalaca söze başvurur: Tapılası! Tapılası demek: onun tek olması bakımından, arzum budur demektir. Bununla birlikte, arzumun özgüllüğünü ne denli çok duyarsam, o denli az adlandırabilirim onu: hedef kesinleştikçe ad titrer; arzunun yerindeliği olsa olsa sözcenin uygunsuzluğuna yol açar. Bu dil başarısızlığından tek bir iz kalır geriye: ‘’tapılası’’ sözü." (...) ötekinin uzaklığından sözeden her erkekte, dişillik beliriverir: bekleyen ve bunun acısını çeken adam mucizemsi bir biçimde dişileşmiştir. Bir erkek cins değiştirdiği için değil, aşık olduğu için dişileşir. (Söylen ve ütopya: geçmiş, içlerinde dişilik bulunan öznelerindi, gelecek de onların olacaktır)." "Sevilen varlığın bedeninin dokunduğu her şey bu bedenin bir parçası olur ve özne bunlara tutkuyla bağlanır. (…) Bu fetişler dışında, aşk dünyasında başka hiçbir nesne yoktur. Haz açısından yoksul, soyut, süngerlenmiş, boşalmış bir dünyadır bu; bakışım nesnelerin içinden onların çekiciliklerini tanımadan geçer; ‘sevgili beden’ dışında, her türlü cinsellik karşısında ölmüşümdür." "Aşık özne bir yandan takınaksal biçimde neden sevilmediğini sorup dururken, bir yandan da sevilen nesnenin kendisini sevdiği, ama bunu söylemediği inancı içinde yaşar. (…) Bir gün başıma geleni anlarım: sevilmediğim için acı çektiğimi sanıyordum, oysa sevildiğimi sandığım için acı çekiyormuşum; hem sevilip hep bırakıldığıma inanmanın karmaşası içinde yaşıyordum." "Ağlamakla, birini etkilemek, ona baskı yapmak isterim. (“Bak, beni ne durumlara düşürdün”). Böylece, belki de – genellikle böyledir   – öteki acımasını ya da duygusuzluğunu açıkça üstlenmeye zorlanır; ama zorlanan ben de olabilirim; acımın bir yanılsama olmadığını kendi kendime kanıtlamak için akıtırım gözyaşlarımı: gözyaşları birer anlatım değil, birer göstergedir. " Kaynak: 1, 2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.