Bilinmeyen Yönleriyle Alfred Hitchcock

Bilinmeyen Yönleriyle Alfred Hitchcock
  • 1
    0
    0
    0
  • Gerilim filmlerinin ustası olarak nitelendirilen Alfred Hitchcock, sadece yaptığı filmler ile değil, ilginç kişiliğiyle de adından çokça söz ettiren bir yönetmen. 1899 yılında Londra'da dünyaya gelen Hitchcock, orta sınıftandı ve koyu birer Katolik olan William ile Emma çiftinin en küçük çocuğuydu. İleriki yaşamında göstereceği bazı garip ve ürkütücü özelliklerine neden olacak olayları, daha küçücük bir çocukken yaşamıştı. Annesinin -Alfred'in yetişkinlik günlerinde dahi süren- her gece yatağının ucunda bekleyip ona o gün yaşadığı olayları anlattırması, yönetmen için sanki bir geceleyin günah çıkarma ritüeliydi. Babasının bir keresinde ceza olarak bir polis arkadaşına mektup yollayarak küçük Alfred'i hücreye kapattırması ise, Hitchcock'un hayatı boyunca üniformalı birini görünce delirmesine, hatta bu nedenle araba bile kullanmak istememesine neden olacaktır. Geçirdiği çocukluğun etkisiyle suça ve suçlulara duyduğu merakı, küçük şeylerdeki ayrıntıcılığı ve saplantıları ilerde Hitchcock'un sinemasını da etkilemiş, onu diğer yönetmenlerden farklı kılmıştır. “Ben tür yönetmeniyim. Sindrella’yı film yapsam, insanlar at arabasında ceset ararlar.” Hitchcock, University of London’da sanat, School of Engineering and Navigation’da da mühendislik eğitimi almış; bir film stüdyosunda teknik ressam olarak çalıştıktan sonra ise yönetmenliğe adım atmıştır. Filmlerinde, özellikle hakim olduğu tekniklerle konuşulan yönetmen, yaşadığı dönem itibariyle sinemadaki gelişimlere birebir tanıklık etmiştir. Mühendis yönüyle  her zaman yeni teknikler deneme taraftarı olmuş ve filmlerinin çoğunu deneysel denebilecek amaçlarla çekmiştir. “Bazı filmler hayatın dilimleridir, benimkiler kek dilimleri.” En büyük başarısını 1960 yılında çektiği Pyshco (Sapık) filmi ile elde eden Hitchcock, bu filmi okuduğu bir romandan uyarlamış, sadece duş sahnesinden çok etkilendiği için çekmek istediğini söylemiştir. Ayrıca bu filmde seyirciye spoiler vermemek konusunda oldukça hassas olan yönetmen, filmi çektikten sonra uyarladığı bu romanın tüm basımlarını piyasadan almaya çalışmış, filme sonradan girişi yasaklamıştır. Normal yaşantısında oldukça sarkastik bir insan olan Hitchcock, gerek setlerde çalışan oyuncularına, gerekse yakınlarına yaptığı ve çoğu zaman aşırıya kaçabilen şakaları ve hediyeleri ile ünlüydü. Çekimlerdeyken, ara sıra gömleğini kaldırıp bir ameliyat sonrası dikilerek kapatılan göbek deliğini, yani pürüzsüz karnını göstererek aktristleri korkutmuştur. Birds (Kuşlar) filminin baş rolü Tippi Hedren'in onu ziyarete sete gelen kızı Melanie'ye, Noel hediyesi olarak Hedren'e benzeyen ve ahşap tabutun içine sıkıştırılmış bir minyatür oyuncak bebek vermiş, bunun yanı sıra kendi kızı Patricia'yı dönme dolaba bindirdiği bir gün, dönme dolabı en tepede durdurtup kızının havada asılı kalmasına neden olmuştur. Hitchcock'un bu zalim şakalarına maruz kalan isimlerden biri olan Kim Novak ise sette soyunma odasına girdiğinde, karşısında tüyleri yolunmuş ve yeni öldürülmüş bir tavukla karşılaşmıştır. Pahalı şarap ve yemeklere düşkün olan yönetmenin evinde verdiği davetler de her şeyi gibi sıra dışı olmuştur. Mavi konseptli bu yemeklerde konuklarına mavi boyalı yemekler ve içkiler ikram etmiş, aldığı tepkiler karşısında oldukça eğlenmiştir. Yemeğe olan bu düşkünlüğüne karşın yumurtalardan ise ölesiye korkmuştur: “Beyaz yuvarlak bir şey… Deliği yok. Kırıldığında içinde sarı bir sıvı akıyor. Dünyada yumurta akından daha tiksindirici bir şey var mıdır? Kan neşelendirir, kırmızıdır. Ama yumurtanın sarısı, tiksinç vericidir. Hiç tatmadım.”   Davetleri kadar evinde konuklarına, kadın kıyafetleri giyerek gösteri yapmak da Hitchcock'un vazgeçilmez tutkularından biri olmuştur. Hatta yine böyle giyindiği bir akşam filme alınmış ve bu kayıtları ofisinde kilit altında saklamıştır. Ancak, ne yazık ki kayıtlar yönetmenin ölümünden sonra ortadan kaybolmuştur. Hitchcock'a okul arkadaşları tarafından "Cocky" yani "Burnu Havada" denilmiş, Hitchcock ise bu lakaptan ve "Fred" kısaltmasından her zaman nefret etmiştir. Kendisine seslenildiğinde dönüp cevap verdiği tek takma ismi "Hitch" tir. Her filminde kendisini mutlaka gördüğümüz yönetmen, seyircisinin bu beklentisini ortadan kaldırmak için genelde filmlerinin ilk 5 dakikası içinde görünmeye çalışmıştır. Hayatı boyunca 70'e yakın film çeken Hitchcock, ilginç şekilde hiç Oscar alamamıştır. Ancak zamanında değer görmeyen filmleri, Vertigo örneğinde olduğu gibi günümüzde hala listelerde yerini almaktadır. 1980 yılında ABD'de hayata veda eden bu zamansız yönetmenin mutlaka göz atılması gereken başlıca filmleri ise şöyle listelenebilir:
    • The 39 Steps (39 Basamak) - 1935
    • Spellbound (Öldüren Hatıralar) - 1945
    • Notorious (Aşktan da Üstün) - 1946
    • Rear Window (Arka Pencere) - 1954
    • Vertigo (Ölüm Korkusu) - 1958
    • North by West (Gizli Teşkilat) - 1959
    • Pyscho (Sapık) - 1960
    • Birds (Kuşlar) - 1963
    “Kendi filmlerimi izlemekten korkuyorum. Kendi filmlerimi izlemiyorum bu nedenle. İnsanlar benim filmlerimi nasıl izleme cesareti buluyor, aklım almıyor.”     Kaynaklar: 1, 2, ">3  -Schnakenberg R. (2014). Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları. İstanbul: Domingo Yayınları.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.