Bilinmesi Gereken Bir Değer: Mısırlı Ahmet

Bilinmesi Gereken Bir Değer: Mısırlı Ahmet
  • 0
    0
    0
    0
  • Vurmalı çalgılar çoğumuzun hoşuna giden enstrüman çeşitlerinden biri. Bateri, cajon, tef, darbuka... Yüzlerce çeşidi, yüzlerce farklı sesi var. Şu an popüler ortamdan uzak olup, birkaç yıl geri gidince şarkılarının çoğunda olan darbuka ise birazdan tanışacağınız kişinin kalbinde büyük bir yer edinmiş. Ahmet Yıldırım, mahlası ile Mısırlı Ahmet. 1963 Ankara doğumlu, çok değerli bir müzisyenimiz. Enstrümanına o kadar aşkla bağlanmış ki, "Benim için darbukaya dokunmak, hayata dokunmak demektir. Çünkü Ahmet hayata darbukaya dokunarak ses çıkardı ve öyle Mısırlı Ahmet oldu" diyor. İlkokul zamanlarında bir dükkanda görmüş darbukayı. Belirli bir vakit sonra annesi, o zamanın 50 lirası ile satın almış ve çalmaya başlamış. Çeşitli mekanlarda çaldıktan sonra kardeşi ile işin yerinde yapılması gerektiği konusunda düşünüp o zamanlar ritmin, darbukanın başkenti olan Kahire'ye gitmeye karar vermişler. Her şeylerini toplayıp Sina Çölü'nde, Kızıl Deniz'in kıyısında bir çadırda yaşamaya başlamışlar. Her şeyden uzak şekilde bir süre sadece enstrümanına odaklanmış ve gittiği için hiç pişman olmamış. Bu süreçte darbukayı enlerine kadar keşfettiğini, birçok farklı "sound" bulduğunu belirtiyor. Her enstrümanda olduğu gibi yapım şekline ve yaşanılan coğrafyaya göre darbukanın da çeşitli tarzlarda çalınabilecek birkaç farklı versiyon bulunuyor. Uzun yıllar boyunca Türk darbukası çalan Ahmet, Mısır'a gittiğinde çömlek darbuka çalmaya başlamış. Çaldığı darbukayı değiştirmiş fakat Arapların çaldığı şekilde çalmak istememiş ve kendi tarzını yaratmış. Bilindik tarzda çalınanın dışında, çok daha yüksek hızlara ulaşarak çalınabilir bir hale getirmiş darbukayı. Mısır'da bulunan ritim üstatları çaldığı tekniği görünce ciddi derecede şaşırmış ve farklı bulmuş. Fakat teknik başarılı olmuş ki darbukayla bir şekilde bağlantılı olan kişilerin çoğu artık onun tekniği ile çalmaya başlamış. Yolculuğu ise sadece Mısır ile sınırlı değil. Flamenko ritimleri onu çok etkilemiş ve soluğu İspanya'da almış. 4 yıl orada yaşamış ve yaşadığı süre boyunca flamenko ritimleri hakkında araştırmalar yapmış. İspanyol müziği dışında Hint ve Latin müzikleri de ciddi derecede beğendiği müzik türlerinden birkaçı. 1991 yılında SHARKIAT grubuna katıldı ve grubuyla birlikte Avrupa'nın büyük bir kısmını (Almanya, Fransa, Estonya, İngiltere, İsviçre, Avusturya, İtalya) ve Orta Doğu'yu kapsayan bir turne gerçekleştirdi. Türkiye'ye geri geldiğinde ise birçok önemli sanatçı ile beraber çalıştı. Kurduğu İstanbul Ritm Grubu ile birlikte 1997'de İstanbul Caz Festivali ve Bahia Perküsyon Festivali'ne katıldılar. Ünlü bas gitar ustası Carlos Benevant'dan, Brezilyalı perküsyon ustası Nana Vasconcelos'a kadar birçok isimle kayıtlar alan Mısırlı Ahmet, 2004 yılında Tunus'ta düzenlenen 1. Uluslararası Perküsyon Toplantısı'na katıldı ve çoğunluğu kendine hayran bıraktı. Gördüğü beğeni ve ilgi o kadar büyüktü ki etkinlik ardından Mısırlı Ahmet'e Great Masters of Mediterranean (Akdeniz'in Büyük Ustaları) serisi için bir solo darbuka albümü kaydı yapması teklif edildi. (Akdeniz ülkelerinin mirasını korumak için 6 üstada yapılan albüm serisine verilen isimdir. Bu üstatlardan birisi de Mısırlı Ahmet'tir.) Enstrümanı ile o kadar çok bütünleşmiş ki "Darbuka benim için bir içsel yolculuk, kendi dünyamda özgürleşmemi sağlıyor. " diyor. Herhangi bir darbukacıdan ayrılmasının en önemli nedenlerinden birisi bana göre darbukayı sadece bir alet olarak değil, bir sevgili, bir aşk olarak görebilmesi. Sadece oryantal ve Arap kültürüne ait ritimler yerine flamenko, caz, Latin Amerika ve Hint müziklerini harmanlayabilmesi onun en önemli özelliklerinden birisi. Yaptığı işlerden çıkardığı albümlere, konserlerine ve enstrümanın sınırlarını aşmasıyla o, bilmemiz gereken değerlerden biri bence. Müziğini dinlemek isterseniz:

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.