Beyoğlu'nun Sessiz Hayatları: Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (1994)

Beyoğlu'nun Sessiz Hayatları: Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (1994)
  • 0
    0
    0
    0
  • 1951 yılında Kanlı Feryat filmiyle sinemaya adımını atan Atıf Yılmaz, elli yılı aşkın bir süre boyunca denediği farklı tarzlar ile daima yenilikçi, kurduğu yapım şirketleri ile ise Türk sinemasının en çok üreten yönetmenlerinden biri olmuştur. İçerisinde 114 film, 37 senaryo ve 12 prodüksiyon barındıran Atıf Yılmaz sinemasını belirli bir tür altında nitelendirmek imkansız olsa da, genel başarısını Berdel (1990), Selvi Boylum Al Yazmalım (1977), Keşanlı Ali Destanı (1964), Zulüm (1972) ve Deli Yusuf (1975) gibi daha çok köy hayatına değinen, toplumsal içerikli filmlerinden elde ettiğini söyleyebiliriz. [caption id="attachment_133978" align="alignnone" width="692"] Uzay Heparı (Hakan) & Derya Arbaş (Serap)[/caption] Bu yazıda yer verdiğimiz, yönetmenin 1994 yapımı Gece, Melek ve Bizim Çocuklar filmi de, seks işçiliği yaparak hayatını kazanan Serap (Derya Arbaş), Çanakkale'deki ailesinin yanından İstanbul'a kaçan ve sokakta kaldığı için Serap'ın evine sığınan trans birey Arif/Fulya (Deniz Atamtürk), mahallenin yakışıklı delikanlısı tavırlarının altında cinsel eğilimlerini gizleyen fakat Serap'a da kör kütük aşık olan Hakan (Uzay Heparı) ve aşkı yüzünden hüküm giyip çıkan, hala da o aşkı kovalayan eski seks işçisi Melek (Deniz Türkali)'in kesişen hayatlarını konu almaktadır. Evine aldığı Arif'in kendisini soyması üzerine onu aramaya başlayan Serap, gittiği bir barda Hakan ile tanışır. Hakan, Serap'ı görür görmez aşık olur. Başta Hakan'ı ciddiye almasa da yavaş yavaş Serap'ın da ona karşı hisleri gelişir ancak yaşadığı hayatın ikisi için de uygun olmadığını bilir. Bu sırada Arif'i affeder, ikisi ev arkadaşı olurlar. Serap, Arif'e her konuda destek olur ve Arif'in içindeki Fulya'nın gün yüzüne çıkmasına yardım eder. Cezaevinden çıkar çıkmaz soluğu Osman (Cengiz Sezici)'ın barında alan Melek ise büyük aşkı tarafından tekrar reddedilir ve yaka paça sokağa atılır. Melek'in bu halini görüp dayanamayan Fulya, onu evlerine getirir ve Melek de böylece Serap'la Fulya'nın hayatına dahil olur. [caption id="attachment_133977" align="alignnone" width="1000"] Deniz Türkali (Melek)[/caption] Atıf Yılmaz'ın İstanbul'un alt-kültür çevrelerinden hareket ederek çektiği Gece, Melek ve Bizim Çocuklar'ın, 90'lar Beyoğlu'sunun karanlık sokaklarında, ötekileştirilenler arasında gezinirken, hikayesi ile dönemin Türk sinemasının çok ötesinde bir bakış açısına sahip olduğunu görürüz. Her biri kendi içinde de çok güçlü iç çatışmalar yaşayan Serap, Arif (Fulya), Hakan ve Melek karakterleri, toplumun kadınlığa, translığa ve eşcinselliğe karşı tutumunun tüm boğucu havasını film boyunca üzerinde taşır ve bunu seyirciye hissettirir. Serap'ın karakter gelişimi, kültürel yozlaşmanın yanı sıra toplumsal tabakalar arasındaki statüko ve yaşam farkını baz alarak ilerlerken, aile baskısından kaçan Arif, o zamanlar bile Türkiye'de sesleri yeteri kadar duyulamayan trans bireylerin cinsel kimlik mücadelesini temsil eder. Melek, özellikle toplumda cinsiyet eşitsizliğine ve fiziksel/duygusal her türlü şiddete maruz kalmış kadınların yüzü ve sesi olurken Hakan, alt kültürdeki tutunamayış ve oradan oraya savruluşun resmidir. [caption id="attachment_134062" align="alignnone" width="1000"] Uzay Heparı (Hakan)[/caption] Kısacası, Gece, Melek ve Bizim Çocuklar; çok genç yaşlarda aramızdan ayrılan iki değerli isim olan Uzay Heparı ve Derya Arbaş'ın harika oyunculuklarıyla karakterlerine hayat verdiği, Atıf Yılmaz'ın sinemamıza kattığı ve ne yazık ki gereken değeri görememiş, döneminin en özgün, en incelikli işlerinden birisidir.   Kaynak: 1

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.