Beyaz Perde’nin Yeni Hükümdarları Süper Kahramanlar

Beyaz Perde’nin Yeni Hükümdarları Süper Kahramanlar
  • 1
    0
    0
    0
  • Süper kahramanları sinemalardaki altın çağını yaşamasında en büyük etken olan Marvel, merakla beklenen Avengers 4: Endgame fragmanını yayınladı. Elbette beklendiği üzere fragman kısa süre içerisinde pek çok kişi tarafından izlendi. Sosyal medyada büyük yankı buldu. Teoriler üretildi veya fragman analizleri yapıldı. Burada kilit nokta şu ki, bahsettiğimiz şey filmin kendisi değil, fragmanı. Artık öyle bir çağdayız ki süper kahraman filmlerinin yalnızca fragmanları bile pek çok kişi tarafından merakla bekleniyor. Sizce de bu bir çeşit hükümdarlık değil midir? 2002 yılında Spider-Man’ın ilk defa beyaz perdede yer bulmasını hatırlarsınız. 90’lı yıllarda çocuk olanlar bilir ki o dönemlerde en sevilen süper kahraman kuşkusuz Spider-Man’di. 1994 yılında ekranlardaki serüvenine başlayan çizgi dizinin bunda etkisi büyük elbette. Her ne kadar 1998 yılında çizgi dizi son bulsa da eminiz ki filmin çıktığı zamanda da pek çok hayran tarafından büyük bir keyifle izleniyordu. 2002 yılında ise Spider-Man’in sinemalardaki boy gösterisi, süper kahramanların daha sonraki yıllarda sinemalardaki kaderine göz kırpmıyor değildi. Elbette Marvel’ın 2008 yılında Iron-Man ile başlattığı sinematik evren, sinemalardaki hegemonyanın resmi başlangıcı olarak sayılıyor. Geçen sene büyük sükse ile tarihe geçen Avengers: Infinity War ise belki de şimdiye kadarki süreçte zirve noktası kabul edilebilir. Bu arada Amerikan çizgi romanının bir diğer önemli temsilcisi olan DC’nin isminin, sinema konusunda Marvel kadar önde olmamasını da unutmamak gerek. Bunun sebebi de oldukça aşikar da o konuya girersek aşırı depresif ve mutsuz bir yazı olabilir diyerek şimdilik DC’nin başarısızlık dolu hikayesini bir kenara koyalım. DC’nin sinemadaki başarısızlığı demişken bu durum 2008 yılında hayatımıza giren The Dark Knight üçlemesi için geçerli olmadığını anlamışsınızdır. Sadece süper kahraman filmlerinde değil genel olarak yüksek sıralamalarda bulunan üçleme, 2002 yılında Spider-Man’in açtığı kapıyı Batman ile beraber iyice aralamış da oldu. Keşke devamı da gelseydi ama daha önce dediğimiz gibi bu oldukça depresif bir konu. Onun yerine süper kahramanların sinemalardaki bu hükümdarlığının derinine inmeye ne dersiniz? Süper kahraman filmlerinin bu kadar büyük kitlelerce beğenilmesinin asıl sebebi nedir? Aslında bazı sinemaseverlere göre bu büyük bir sorun. Çünkü süper kahramanların sinemalardaki varlığı -bu kısımda aklınızda büyük harflerle CGI teriminin belirmesi gerekiyor.- filmlerin uyandırdığı gerçekliği biraz köreltiyor. Bu da olumsuz eleştirilere ve mutsuz seyircilerin varlığına sebep oluyor. Ancak genele bakıldığında ilginin büyüklüğü tartışılmayacak bir konumda ve bu durum, biz geekler için büyük bir olay. Yıllarca belki de zar zor ulaşabildiğimiz çizgi roman panellerinde maceralarına tanık olduğumuz süper kahramanlar, şimdilerde hareketli görsellikle karşımıza çıkıyor ve bu durum tahmin edildiği üzere daha da keyifli olabiliyor. Aslında geekler açısından da beklenti bu sebeple yüksek. Düşünsenize 4 çizgi roman panelinde Spider-Man’in New York gökdelenleri arasında salınmasını hareketli ve akıcı şekilde görebiliyorsunuz. Daha iyisini istemek burada çok doğal. Çünkü çıta bir hayli yüksekte. Marvel da bu çıtayı korumayı iyi biliyor. CGI’ın oldukça iyi olması da bu çıtanın yüksekte olmasının en büyük sebeplerinden biri. Çünkü çoğu şey CGI zaten. Geçmişe bakıldığında süper kahramanların oynadığı rol, umut ve iyilik üzerine işleniyordu. Captain America ve Superman’in sadece görünüşlerinden ve isimlerinden, Amerikan ideallerine tanık olmak mümkün. Her ne kadar kasvetli ve depresif bir kahraman olsa da Batman’in de garanticiliği ve mükemmelliyetçiliği onun her sorunu bir şekilde kontrol altına almasına olanak sağlıyor. Wonder Woman, Captain Marvel, Supergirl, Batwoman gibi kadın süper kahramanlar da kadın erkek eşitliğinin en önemli temsilcileri olarak görülüyorlar. Çok da geçmişe bakmadan Black Panther’in sinemalarda gösterilmeye başlanması ırkçılığa karşı yapılan en önemli adımlardan biri. Özetle süper kahramanların ortaya çıkmasına sebep olan umut ve aydınlık kavramları günümüzde sinema ile beraber popüler konulara da referans getiriyor. Daha önce bu durum sadece çizgi romanlarda oluyorken -mesela X-Men- artık sinemalarda da geçerli. Ancak burada bir parantez açmak gerekiyor ki sırf bu popüler konulara referans olmak amacıyla geçmişte hali hazırda yaratılan ve benimsenen karakterlerin bu bağlamda değiştirilmesi bizim çok sevdiğimiz bir şey değil. Yanlış anlaşılmasın biz geekler ırkçı değiliz. Sadece popüler konulara referans olacak diye yapılan değişimlerin çoğu bizce altı boş olarak hayata geçiriliyor. Yoksa biz de severiz Samuel L. Jackson’ın hayat verdiği Nick Fury’i, siyah-kırmızı kostümüyle gökdelenler arası seyahat eden Miles Morales’i ya da Carol Danvers’tan sonra Ms. Marvel olan Pakistan asıllı Kamala Khan’ı. Ama sadece eşcinsellik konusuna değinmek için çizgi romanlarda bir anda gay olan Ice-Man de ne bilelim?.. Her ne kadar süper kahramanlar ilk bakışta ilk olarak çocuklara hitap eden hayali kahramanlar olsa da aslında derinlerde yetişkinler içinde anlam ifade edebiliyorlar. Aslında belki de yetişkinler için daha fazla şey ifade edebiliyor da olabilir süper kahramanlar. Sonuçta çocuklar için süper kahramanlar, örnek alınacak ve hayran olunacak figürlerken sadece, yetişkinler ise süper kahraman kimliğinden çok karakterlerin benlikleriyle empati kurabiliyorlar. Düşünün, anne ve babanız gözünüzün önünde cinayete kurban gitmiş ve çok paranız olmasına rağmen küçük yaşta aile duygusundan yoksunsunuz. Bu psikoloji tahmin edileceği üzere çok da yaşanmak istenen bir durum değildir. Üstelik bu psikolojiyle beraber suçla savaşan birine dönüşüyorsunuz ve hayal kırıklığı korkusuyla suçla savaşı yalnız sürdürmek istiyorsunuz. Ancak işler planlandığı gibi gitmiyor ve bakıyorsunuz bir ailenin ortasındasınız. Üstelik bu ailenin babası konumundasınız. İki katı kahramanlık ve sorumluluk gerektiren bir durum bu. Bir de bir çift yarasa kulağınız ve büyük bir pelerininiz var. Süper kahraman filmlerinin yetişkinler için bir diğer önemi de karakterlerden yalnız iyi olanlarının sevilmemeleri. Dürüst olun Avengers: Infinity War filminde Thanos’a sempati beslemeyen var mıdır? Çizgi romanlara bakıldığında oldukça antipatik ve gaddar bir karakter olan Thanos, filmde bize hiç de öyle gelmedi. Elbette evrendeki tüm canlıların yarısını tek bir parmak şıklatmasıyla yok etmesi pek de iyi bir şey değil fakat motivasyon anlamında kötü olarak nitelendirilebilecek karakterlerden farklı bir düşünceye sahip. Avengers: Infinity War filminin referans aldığı Infinity Gauntlet çizgi romanında Lady Death’e yaranmak için evrenin yarısını katleden Thanos’un, evrendeki nüfusu dengelemek adına bu katliamı yapması bizce daha ılımlı bir yaklaşım. Ama tabi illa böyle bir gücünüz var diye katliam yapmak gerekir mi orası da ayrı bir soru işareti. Aynı sebeple olmasa da The Dark Knight Returns filminin yıldızı Joker’in de pek çok hayranı bulunmakta. Heath Ledger’ın Joker performansı ve o role hazırlanışı bir hayli epik bir olay -kimilerine göre Ledger’ın ölümünün arkasındaki sebep Joker-  ve bu sebeple Joker’e duyulan sempati de bu performans ile birlikte artmış durumda. Her ne kadar sevgili Warner Bros. Jared Leto’nun hayat verdiği Joker’i birazcık harcamış olsa da Joachim Phoenix’in hayat vereceği Joker filmi de merakla bekleniyor. Normalde bir karakterin pek çok farklı kişi tarafından yakın zamanda canlandırılması biraz karışıklığa sebep olabilmekte. Ancak belki de bu duruma istisna olabilecek en önemli karakterlerden biri kuşkusuz Joker. Aslına bakarsanız Joker zaten kendi başına kaosun vücut bulmuş hali. Üstelik bu karakter Thanos’tan farklı olarak daha fazla tahmin edilemez ve şeytani bile olabilir. Yine de nefret edilmiyor karakterden. Aslında Thanos ve Joker’in karşı karşıya geldiği bir materyal sunulsa  nasıl olurdu acaba? Daha önce belirttiğimiz üzere görsel efektler -yine aklınızda beliren şey büyük harflerle CGI olmalı bu kısımda- de süper kahraman filmlerinin olmazsa olması durumunda. Bu sebeple görsel efektlerin kötü olmaması gerekiyor. Bu konuda taviz yok. Justice League filminde Superman’i oynayan Henry Cavill’in bıyığı ile ilgili krizi hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Şöyle bir bakınca süper kahraman türünde olmayan bir film içerisinde böyle bir şey görseniz belki kısa süre içerisinde unutursunuz. Ancak konu bir süper kahraman filmi olunca bu olay, büyük bir kara lekeye dönüşüyor. Düşünsenize daha bir bıyığı ortadan düzgün şekilde kaldıramayan görsel efekt, Cyborg’u nasıl düzgün şekilde yansıtabilir ki? Diğer taraftan Thanos’a bakıldığında karşımıza şaheser çıkıyor adeta. Elbette burada Josh Brolin’in oyunculuğunu da yabana atmamak gerekiyor. Çünkü burada şaheseri oluşturan şey, Brolin’in oyunculuğu ile müthiş görsel efektlerin birleşiminden geliyor. Ah DC ah... AH WARNER BROS AH... Çizgi roman filmi denilince her ne kadar yüzeysel olarak çizgi romandaki panellerin tıpatıp şekilde beyaz perdeye aktarılması gelse de bu pek de mümkün değil. Doğru, bu filmlere ayrılan bütçe bir hayli fazla ancak bu durum hayal gücü konusunda çizgi roman sanatçılarının geniş sınırlarına ulaşmayı mümkün kılmıyor. Watchmen’in sinema uyarlaması bile çizgi romana çok yakın olsa da bariz farklılıkların olduğu aşikar. Yine de bu durum Watchmen’in iyi bir uyarlama olmasının önüne geçmiyor. Çizgi romanda ne kadar mükemmel bir hikayeyse, sinemada da aynı mükemmelliği veriyor bize -AH SNYDER AH- Marvel’ın filmlerinde yaptığı şey ise senaryolarında yaptıkları çizgi roman referansları. Elbette genel seyirciden çok çizgi romanları takip eden geek kesime yönelik yapılan referanslar bunlar. Neticede çizgi roman severler olarak filmlerde çizgi roman panellerindeki referansları görmek ayrı bir heyecan kaynağı oluyor. Sadece film veya dizi değil video oyunlarında -bkz. Batman: Arkham serisi- da bu durumu görmek  bir hayli heyecan verici olabiliyor. Eğer çizgi roman filmi yapıyorsanız senaryonuzdaki çizgi roman öğelerinin sadece karakterlerden ibaret olmaması gerekiyor. Deadpool hariç tabi. Chimichanga! Marvel’ın Avengers 4: Endgame ile beraber Avengers: Infinity War ile yükselttikleri çıtayı daha da yukarı çıkaracaklarına şüphe yok. Ancak işleri şu andan itibaren daha da zor. Çıtayı yüksek seviyeye çıkarmak kadar o seviyede korumak da önemli. Nitekim Marvel’ın bu konuya dair materyalleri hazır. X-Men ve Fantastic Four’dan söz ediyoruz elbette. Geriye sadece bu materyalleri hali hazırda inşa edilen evrene dahil etmek kalıyor. Dürüst olmak gerekirse bunu Kevin Feige’den daha iyi yapabilecek birisi var mı? Ha bir de Russo biraderler ile irtibatı koparmamak iyi olabilir. Hani aklınızda bulunsun Marvel. "WannaGate demişti." dersiniz diye söylüyoruz. Kaynak: 1, 2, 3

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.