Bayat Bir Kolaj | Terminator: Dark Fate

Bayat Bir Kolaj | Terminator: Dark Fate
  • 0
    0
    0
    0
  • İlk adımı 1984 yılında atılan Terminator serisi; hiç şüphesiz bilim kurgu ve aksiyon türlerini harmanlayan yapısıyla, bilim kurgu türünün yeniden şekillenmesine yol açtı. Özellikle ilk iki film; robotlar, androidler vb. pek çok konuda ortaya attığı düşüncelerle, ardından gelen yapımlar üzerinde de gölgesini hissettirmeyi başardı. Usta sinemacı James Cameron ve Gale Anne Hurd’un ortaya çıkardığı popüler serinin altıncı filmi Terminator: Dark Fate, 1 Kasım 2019 itibariyle vizyona girdi. Filmin yönetmen koltuğunda Deadpool (2016) ile tanınan Tim Miller otururken; senaryosunda David S. Goyer, Justin Rhodes ve Billy Ray’un imzası var. Oyuncu kadrosunda ise Linda Hamilton, Arnold Schwarzenegger, Mackenzie Davis, Natalia Reyes ve Gabriel Luna gibi isimler yer alıyor. (Dikkat yazı spoiler içeriyor!) Sarah, gerçekleştirdiği planın başarıyla işlediğini ve şeytani Skynet şirketinin planlarının çöktüğünü düşünür. Olaylardan kısa süre sonra oğlu John’un gelecekten gelen bir Yok Edici (Terminator) tarafından öldürülmesinin bunalımına girer. Bu olaydan yıllar geçtikten sonra, ailesini geçindirmek için ayakta kalmaya çalışan Meksikalı bir genç kız olan Dani’nin hikâyesini izliyoruz. Serinin pek çok filminde olduğu gibi gelecekten dünyaya gönderilen Grace’in, Dani’yi peşindeki kötü robot olan REV-9’dan korumaya çalışmasını izliyoruz. Tabii ki Sarah da bu macerada onları yalnız bırakmıyor. Filmin yapım öncesi aşamasından itibaren, bilim kurgu türünün başyapıtları arasında sayılan serinin ilk iki filminin sonrasında geçeceği ve diğer pek beğenilmeyen devam filmlerinin yok sayılacağı belirtiliyordu. Yapımın hikâyesinde James Cameron’un da parmağının olması, Linda Hamilton’un yıllar sonra seriye dönmesi ve yönetmen koltuğunda çizgi roman uyarlamalarının önemli köşe taşlarından Deadpool’un yönetmeni Tim Miller’ın oturması, Dark Fate’in büyük bir heyecan yaratmasını sağlamıştı. Fakat yayınlanan fragmanların beklenen coşkuyu yaratamamasının ardından filmin vizyona girmesiyle beraber, serinin hayranlarında oluşan heyecan dalgasının da hızla söndüğünü söylemek gerekiyor. Terminator filmleriyle aksiyon sinemasının kült kadın karakterlerinden birine dönüşen Sarah Connor’un, hikâyeye yardımcı karakter olarak dahil olduğu filmde, serinin ilk adımında olduğu gibi genç bir kadını, kötücül bir Yok Edici’den korumak için gelecekten bir askerin gönderilmesini izliyoruz. Sarah Connor’la beraber filmin başrolleri oldukları söylenebilecek bu iki karakterin ilişkisinde, gönderilen askerin kadın olması öyküde bazı değişikliklere sebep olmuş. Me Too döneminin de etkisiyle; ilk filmde bol aksiyonlu maceranın içinde bir kadın ve erkek arasında gelişen romantik ilişki, yerini üç başrolün de kadın olmasıyla bir kadın dayanışmasına bırakmış. Dani’nin gelecekte robotlara karşı direnişin lideri olacak kişinin annesi değil bizzat kendisi olması da döneme uygun bir şekilde, kadının gücü temasını destekleyen bir unsur olarak kullanılmış. Öykü ilerledikçe Sarah’ın, Arnold Schwarzenegger’in oynadığı oğlunu öldüren T-800’le zoraki bir işbirliğine girmesi de yeterince güçlü işlenmemiş. Sarah’ın onca yılın ardından nedamet getiren ve oğlunun katili olan T-800’e duyduğu nefretle, dünyanın geleceğini kurtarma arasında yaşadığı ikilem daha derinlikli bir hale getirilebilirmiş. Tasarımıyla Robert Patrick‘in serinin ikinci halkasında canlandırdığı ikonik T-1000’in kötü bir taklidine dönüşen filmin ana kötüsü REV-9 da, Terminator hayranlarının aradığı o tedirgin edici havayı vermekten uzak kalmış. Aslına bakılırsa Dark Fate, kendi başına incelendiğinde ortalama bir aksiyon-bilim kurgu olarak görülebilir ama serinin ilk adımlarından aldığı parçaların üzerine pek bir şey eklememesi, o filmlerde yaratılan duygu yoğunluğunu ve müthiş bir gerilim duygusuna ve tempoya sahip efsaneleşen aksiyon sahnelerinin yerine, tamamı CGI kullanılarak çekilmiş hiçbiri akılda kalmayan sahneleri yerleştirmesi, filmi serinin hayranları için dev bir hayal kırıklığı haline getiriyor. Trump döneminde yaşanan göçmen politikası ve Meksika Duvarı projesine değinir gibi yapılan ufak sahneler de kadın gücüne yapılan göndermeler gibi bu her yönüyle hesaplanmışlık kokan yapımda yapay kalıyor. Tim Miller da kendine özgü bir yanı ve dokusu olmayan filmde, memur yönetmen performansı göstererek sadece kendisine verilen görevi yerine getirmekle kalmış. Pek beğenilmese de serinin 2009 tarihli dördüncü halkası Terminator Salvation’da, en azından oluşturulan distopik atmosferle yeni bir hikâye anlatılmaya çalışılarak özgün bir dokunuş getirilmişti. Oyunculuk tarafında ise milyon dolarların izini takip ederek serinin pek çok filminde yer alan Arnold Schwarzenegger’in dışında efsane karakteriyle yeniden arzı endam eden Linda Hamilton’dan özel olarak bahsetmek gerekiyor. İki Terminator filminin dışında sinemada fazla varlık gösteremeyen ve geçen onca yılda potansiyelini kullanmayan Hamilton, Dark Fate’de yaşına rağmen formundan bir şey kaybetmediğini gösteriyor ve serinin hayranları için filmin en dikkate değer parçasına dönüşüyor. Genç oyuncular Mackenzie Davis, Natalia Reyes ve Gabriel Luna’nın ise herhangi bir iz bıraktıklarını söylemek zor. Terminator: Dark Fate, serinin ilk filmlerinden aldığı parçaları üzerine pek bir şey katmadan makyajlayarak tekrar birleştiren, ruhsuz ve tatsız bir devam filmi/yeniden çevrim olmuş maalesef.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.