Başka Bir Müzikal Anlayışın Tezahürü: Bambaşka

Başka Bir Müzikal Anlayışın Tezahürü: Bambaşka
  • 1
    0
    0
    0
  • [audio mp3="https://cdn.wannart.com/production/post/2019/08/Wannart-Bambaşka-Cankat-Koç.mp3"][/audio] Bu içerik Cankat Koç tarafından seslendirilmiştir. Kendisine, ortaya çıkarmış olduğu bu harika işten dolayı tekrar teşekkür ediyorum. İyi okumalar, iyi dinlemeler. Not: Albüm isminde ufak bir hata yapılıp daha sonra yazı içinde düzeltilmiştir. Lakin maalesef, an itibarıyla kayıtta bunu düzeltebilmemiz pek mümkün değil. Hatayı yapan olarak, grup üyelerinden bu kusuru mazur görmelerini temenni ediyorum.. Not#2: Yazının yayınlanacağı günün önceki gecesi, grup kendi YouTube kanalından Ateş Et isimli teklileri için bir klip yayınladı. Buram buram Karaburun Yarımadası kokan bu harika klibi buradan izleyebilirsiniz, izlemelisiniz. Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğüne göre, büsbütün başka, apayrı, değişik ve farklı anlamlarına geliyor bambaşka kelimesi. Bu kelimenin müzikal veya sanatsal izdüşümünü “özgün” olarak adlandırmamız yerinde olacaktır. Peki özgün ne demektir? Yine pek sevgili TDK’ya göre, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olandır. Şu noktada isim seçimi konusunda çıtayı çok yukarı yerleştirmiş bir müzik grubu çıkıyor karşımıza. Hatta bu isim dinleyiciyi ilk etapta bir tedirginliğe savuruyor, zira ismin bu denli güçlü olması zihinde “acaba bekleneni karşılayacak mı?” tipi soruların var olmasına neden oluyor. Ben bu endişe örgüsünü şu cevap ile çözeyim; Bambaşka grubu, isminin sonuna kadar hakkını veren bir müzik icra ediyor. Şimdi gelin bunun nedenine ve nasılına bakalım. Bambaşka, kendi yaptıkları tanımla, “iki kanka tarafından kurulan İzmirli Lo-fi Easy Pop grubu. Murat Güçlü ve Utku Biroğlu’nun alınteriyle ortaya çıkan bu grup, hem ilk teklisi Ateş Et’i hem de Kanka Naber ismiyle çıkan ilk albümünü bu yıl içinde çıkardı. Albümde sekiz eser mevcut ve ilk sırada yer alan parçaları için bir klip de çekilmiş. Lakin eserlerden bahsetmeden önce, 31 Temmuz çarşamba günü İzmir Alsancak’ta gerçekleştirmiş oldukları harikulade konser deneyimimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Bununla beraber, grubun performansına dair naçizane gözlemlerimi de aktaracağım. Öncelikle grubun ismi ne kadar iddalı ise grup üyeleri de o denli mütevazi ve naif. Bunu bir dinleyici olarak iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bu düşüncem, kendileriyle tanışmamdan ve özellikle Murat Güçlü ile enine boyuna konuşma imkanı yakaladıktan sonra daha da perçinlendi diyebiliriz. Kendilerinin bu tavrı icra ettikleri müziğe de fazlasıyla sirayet ediyor elbette. Genelde bir müzik grubu veya sanatçının konserine ilk defa giderken üzerimde hep bir tedirginlik olur. Bunun nedeni daha önce yaşamış olduğum hayal kırıklıkları. Dinlenilen eserlerin canlı performans ile arasında müzikalite yönünden bir uçurum oluşu ve sahne alan sanatçının genel tavrı bunların başında geliyor. Şunu unutmamalı ki, bir sanatçı hangi alanda üretim yaparsa yapsın, sadece ortaya çıkardığı eserden ibaret değildir. Sanatçının müzikseverle olan bağı ve saygınlığı çoğu zaman üretimlerinden bağımsız, sahnedeki ve toplum önündeki öz duruşuyla gelişir. İşte sanatta samimiyet ve erdem arayışımız sırtını bu argümana dayamalıdır. Bambaşka grubu bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bu değerlere sahip olagelmiş. Kendilerinden dinleyiciye geçen o olağanüstü enerjinin gerçekten tarifi güç. Bu enerjinin kaynağı büyük ölçüde Utku Biroğlu. İnsana salt neşe ve yaşama sevinci veren bir tarzı var. Bu tür bir karakteristik özelliğe bırakın müziği, günlük hayatlarımızda bile denk gelemiyoruz. Bunun yanında, alabildiğine doğal ve yetkin. Diğer yandan, Murat Güçlü ise daha derinden gelen bir tınıyı içselleştirmiş vaziyette dinleyici karşısına çıkıyor. Sahnede kendini eserin seyrine bırakmış haliyle, dinleyiciyi de beraberinde kendisiyle alıp götürüyor. En nihayetinde bu birbirini “tamamlayan kankalardan” bambaşka bir müzik çıkıyor. Murat Güçlü ile yaptığım görüşmede kendilerinin “kafa açan” bir müziğin peşinde olduğunu vurgulamıştı. Bu arayışlarının müziklerine fazlasıyla yansıdığı kanaatindeyim. Parçalar genel olarak düşünsel anlamda komplike bir güfteye sahip değil. Lakin, sadeliğin ve direktliğin kazandırdığı bir ivme mevcut. Arada beklenmeyen çıkışları da göz önünde bulundurduğumuz zaman bambaşka bir işle karşılaşıyoruz. Illustrated by Berkay Gökçeler İlk teklileri olan Ateş Et adlı eserlerinden başlayacak olursak, benlik sorgulatan ve hayatın olağan haline karşı isyankar bir tutum var şarkıda. İlk dinleyişte kulağa çok basit gibi gelen ama eşelendiğinde sonu gözükmeyen “ben kimim?” sorusunu soruyor cesurca. Albüm ise inanılmaz neşeli ve eğlenceli olan Kanka Naber isimli eser ile başlıyor. Sözlerde geçen “hediyeden” kaynaklı mıdır bilinmez ama parça dinledikçe bağımlık yapıyor, güzelleşiyor. Hemen ardından gelen Tavanım Akıyo, Murat Güçlü’nün aktarmış olduğu üzere gerçekten bir tavan hadisesi üstüne oraya çıkmış. Muzip gözlemler barındıran bir yapısı var. Kanka Naber’deki eğlenceli hava kısmen burada da esiyor. Albümün kapak tasarımında boy gösteren Kurbağa’nın da bir parçası var albümde. Yalnız bu kurbağa Adamlar’daki kurbağa ile aynı kurbağa mı bilmiyorum. Şekil alıyoruz parçasında Utku Biroğlu “kafa bulandıran sorularımdan uzak dur!” diye sesleniyor. Bazı sorular bazı şeyleri bulandırsa da sorulması gerekir, değerlidir diye düşündürüyor dinleyiciye. Murat Güçlü ise derinden gelen bir sesle “vardır herkesin bilinmeyen yönü” diyor parçada. Tüm bunlardan sonra, benim en sevdiğim parçalarından birine geliyoruz Bambaşka’nın. Sanırım bu eseri bir aşk şarkısı olarak nitelendirmek yerinde olur. Mevsimlerden yazken bedenin kışı yaşaması ancak aşk ile mümkündür zira. Yine gönül meselelerine girilen başka bir parça olan İster Sev’de, acayip bir şekilde MFÖ’nün 80lerde çıkardıkları albümleri anımsadım. Mercedes’li Kız parçasında ise yalnızlık ve çaresizliğin rüzgarıyla hanımefendiden bir öpücük istiyoruz hep beraber. Bana Para Ver albümün son parçası. Bu parçada Bambaşka’nın bir düzen eleştirisi yaptığını ve yaşadığımız toplumun spesifik bir sıkıntısına işaret ettiğini görüyoruz. Albümün tamamı kuşbakışı bir biçimde düşünüldüğünde, elimizde dinleyiciye çok keyif veren samimi bir iş kalıyor. Utku Biroğlun’nun ve Murat Güçlü’nün arkasında an itibarıyla, elektro gitarda Hüseyin Balcı, bass gitarda Hande Taylan ve davulda Ali Görkem İlkbaharlılar yer almakta. Grubun konser tarihlerini de yazımın sonuna iliştiriyorum. Bu pek güzide sanatçıların hak ettikleri gerçek değeri görmeleri dileğiyle. İyi dinlemekler. 22 Ağustos - Sapanca Fest - Sakarya 25 Ağustos - Bostanlı Günbatımı Konserleri 29 Ağustos - Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası Çim Konserleri - İzmir 11 Eylül - Selçuk Kayserkaya 5-6 Ekim - Eats and Beats Oktoberfest - İzmir Arena Bambaşka'yı resmi Facebook sayfasından, Instagram hesabından, Spotify'dan takip edebilir ve YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.