Bağışlamanın Edebiyat Minvalinde Ütopyası

Bağışlamanın Edebiyat Minvalinde Ütopyası
  • 1
    0
    0
    0
  • İnsanın düşünceleriyle kendine oluşturduğu kabuktan sıyrılması ve ruhsal özgürlüğüne kavuşması için en kısa ve doğru yol affetmektir. Yani bir bakıma "Soru işaretlerini sildim, affımla beraber bu konuyu kapattım ve düşünecek bir şey kalmadı." demek. Affın tevazusu, aynı zamanda affedilmenin dayanılmaz hafifliğini beraberinde getirir. Edebiyatta da bağışlamak ve bağışlanmak üzerine sarf edilen birçok anlamlı dize bulunuyor. Sen nerede olursan ol, yetkin, güçlü, özgürsün; Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine Canın neyi isterse varsın o keyif sürsün Kendine suç işlersen kendin bağışla yine. -William Shakespeare Bir başkasını affetmek, sanılanın aksine, her zaman daha kolaydır. Çünkü kendini affetmek için önce insanın kendiyle yüzleşmesi, kendini tanıması ve en zoru da kendine karşı dürüst olması gerekir. Oysa kişinin iyi bir insan olduğuna olan inancı çok kuvvetlidir ve bütün yalanları peşine sürükleyebilir. Bu dürüstlük de pekala cesaret ve erdem gerektirir. Goethe'nin dediği gibi tüm erdemlerin temel özelliği de bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istektir. Yani yastığa huzurlu bir baş koymak için hatalarımıza uydurduğumuz üst üste kılıfları çıkarmak gerekir. Shakespeare'in dizelerindeki bağışlama da bu yüzden çetrefillidir. Bir kötülüğü, bir yanlışı, bir suçu kendine karşı da işlesen, bir başkasına karşı da işlesen gereken aflar hep sana yönelecektir. Çünkü yapılan her şekilde senin erdeminden götürmüştür. Son beş dakikama sığacak Bu uzun yaşamın hesaplaşması Ders almaya zamanım kalmayacak Çünkü yok bağışlayan beni benden başkası -Aziz Nesin Fakat insanın başkasını bağışlamak için verdiği savaş, kendiyle verdiği savaşın yanında sadece küçük bir münakaşadır. Kendi içinde barındırmak zorunda kalmadığın suçluluk duygusunu sırtlanmak ve aşmak çok daha kolay olacaktır. Burada asıl önemli olan insanın kendisiyle verdiği savaştan sağ çıkmasıdır. İtiraf etmek, kabullenmek ve kendini affetmek. Kişinin yaşamla yoğrulması, ona karışması için bu gereklidir. Aksi takdirde yaşamın ağzında çiğ bir tat bırakır. Çünkü İlhan Berk'in dediği gibi: Ve herkes bir gün gider; insan kendine kalır sonunda. -İlhan Berk O gün geldiğinde ise kişinin varoluş sancısında çırpınmaması için bahsedilen aşamalardan geçmiş olması ve kendi doğrusuna yol almaya başlamış olması gerekir. Oscar Wilde, Friedrich Nietzsche, Goethe, Mark Twain gibi birçok usta yazar ve daha niceleri affın önemine paragraflarında veya dizelerinde yer verdi. Çoğunun ortak noktada buluştuğu iki yer vardı: Affedilmenin tindeki gizli ihtiyacı ve insanın afla yükselebileceği. Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt'ünde haksızlığı bölüşmenin, haklılığı yarılamak olduğuna ve kendini haksız görmek için bir zenginlik gerektiğine değinir. Bu zenginliğe sahip olmayanlar ise hem affetmekten hem de affedilmekten yoksun kalacaktır... Ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir. Öyle acıyor ki gözlerim, kim bağışlayacak? -Haydar Ergülen Kendinizi bir an önce bağışlamanız dileğiyle...

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.