Aşkın Racon Hali: Ağır Roman

Aşkın Racon Hali: Ağır Roman
  • 0
    0
    0
    0
  • Manitalar gece güzelleşir...

    Yönetmen: Mustafa Altıoklar Senaryo: Metin Kaçan, Mustafa Altıoklar Oyuncular: Okan Bayülgen, Müjde Ar, Mustafa Uğurlu, Zafer Algöz Yapımcı: Müjde Ar, Mehmet Soyarslan, Sabahattin Çetin Müjde Ar'ın üflediği sigara dumanını içine çeken Okan Bayülgen sahnesiyle hafızalara kazınmış, yangınlardan gelen ve yangınlara giden bir film. Dokununca kırılan değil, harlanan insanlardan ve sevdalardan oluşan Kolera Mahallesinde, bir dizi gerçeklik suratımıza tokat gibi çarpıyor. Film bittiğinde iyi/kötü kavramlarının değişkenliğini fark edip hayatın kafanızı çevirdiğiniz yüzüne güleceksiniz. Zira zarlar düşeş gelmese de, hayat devam ediyor. Öncelikle filmin bir erkek hegemonyası üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Metin Kaçan seks işçileri, çarpık ilişkiler ve kabadayılarla hem belli bir kültürün varlığına değiniyor hem de eleştiri oklarını bir mıknatıs gibi üzerine çekiyor. Ailecek izlenecek bir film mi? Kesinlikle hayır. Tek seferde sindirilebilecek bir film mi? Tartışılır. Fakat bastırılan ve gizlenen yaşamların tam göbeğine dokunan bir yapıt olduğu da inkar edilemez. Kaçan'ın kalemini bir sustalıya çeviren Ağır Roman, 1996 yılında efsane kadrosuyla arz-ı endam eyledi.

    Zamanı kim okşayabilir ki?

    Baş karakterimiz Salih(Okan Bayülgen), mahallenin genç ve hayta serserisi, aynı zamanda en yeni kabadayı adayıdır. Zamanla raconu öğrenecek, tesbihe takla attıracak, mahallenin koftiden Reis'ine(Mustafa Uğurlu) kafa tutacaktır. Reis ise sokağın zorbası, haydutudur. Fakat ona baş eğmeyen iki kişi vardır; Kolera'nın kabadayısı Arap Sado(Burak Sergen) ve Salih'in babası Berber Ali(Savaş Dinçel). Her gün yeni bir olayla çalkalanan sokağa, bir konsomatris olan Tina'nın taşınmasıyla işler iyice alevlenir. ''Racona uyun. Daha gençsiniz, harcanırsınız. S.ktirin gidin lan!'' Film, Salih'in Polonyalı bir şair olan ve koleradan ölen Adam Mickiewicz'ın heykelinin elini çalmasıyla başlıyor. Kolera Sokağı, ağzında bakla ıslanmayan Puma Zehra, Gaftici Fethi, Tilki Orhan ve sağlam gariban olan Ciğerci Tıbı gibi birbirinden çarpıcı karakterlerle dolu. Bu sokağın adabında ise sağlam delikanlı olmak var. Delikanlının Allah'ı yolda yürüyüşünden yaptığı icraatın seçimine kadar harbicidir. Gösterişi yoktur, haybeye caka satmaz. İnsanını korumakla yükümlüdür. Fakat hep yek bir aşkla kabadayılığa aynı anda adım atılır mı?

    Sen kanunsan ben belayım!

    Salih'in Tina'ya olan hisleri usturasını git gide körleştirecek, delikanlının sevdasını da en keskin temaslarla bileyecektir. Peki bütün bu gelgit hikayelerin ortasına düşen seri katil sokağın kirini temizleyebilecek mi? Yaklaşık iki saat süren filmde özellikle vurgulanmış replikler ve detaylar göze çarpıyor. Kendini bir filmin büyüsüne çok çabuk kaptıranlar için tehlikeli bir film diyebiliriz. Çünkü burada acının da, aşkın da, bütün pisliğin ve kederin de en gerçek, en çirkin hali gösteriliyor. İlk kez açıp izleyecek olanlar mutlaka birkaç dakika, belki bir saat, belki de bütünüyle yabancılama ve şaşırma sürecinden geçeceklerdir. Bunun sebebi ise dönem seyircisinin genelde sansürlenmiş, kesilmiş biçilmiş ağdalı sahnelere maruz kalması ve buna alışması. Yapımın bu kadar cesur olmasının yanında gerçekçiliğini de Metin Kaçan'ın çocukluğundan izler barındırmasına borçlu olduğunu söyleyebiliriz. Afişte yazdığı gibi; Her gün, her yerde bu oyun oynanıyor, bu roman yaşanıyor. Ölümüne tav olduk bu filme! Son olarak: Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, Zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın Nüksederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, Güzelleş be oğlum, şimdilik ölümüne kadar hayattasın. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın...

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.