Anarşist-Feminist Bir Polisiye Mi?: Pokot (İz)

Anarşist-Feminist Bir Polisiye Mi?: Pokot (İz)
  • 0
    0
    0
    0
  • 2017'nin en çok ses getiren filmlerinden biri olan ve Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı ile Fantasia Film Festivali’nde En İyi Film ödüllerine layık görülen Pokot, bu zamana kadar Oscar'a üç adaylığı bulunan, Polonya ve dünya sinemasının önemli kadın yönetmenlerinden Agnieszka Holland'ın son filmi. Yönetmenin kendi ifadesiyle ise "Janrlar arası bir gerilim, kara komedi ögeleri taşıyan anarşist-feminist bir polisiye." Olga Tokarczuk'un romanından sinemaya uyarlanan Pokot (Spoor), Polonya'nın dağlık bir kasabasında yaşayan emekli mühendis Janina Duszejko'nun iki köpeğinin, ortadan kaybolmasıyla birlikte kasabada meydana gelen garip cinayetleri ele alıyor. "Polonya usulü bir Fargo" olarak nitelendirilen filmdeki karakterleri yakından inceleyecek olursak: Bayan Duszejko, çocuklara yarı zamanlı İngilizce öğretmenliği yapan, hayvan hakları savunucusu, mistik eğilimleri ile tam bir astroloji meraklısı ve yalnız ama güçlü bir kadındır. Avcılığın ve avcıların egemen olduğu ataerkil bir kasabada, onlara karşı korkusuzca ve yılmadan, hayvanların korunması için savaş veren bir aktivisttir. [caption id="attachment_119518" align="alignnone" width="670"] Duszejko[/caption] Matoga, Duszejko'nun yıllar önce hapse girip çıkan komşusudur. Eşini kaybetmiştir ve kendi halinde sakin bir hayat sürmektedir. Savcı bir oğlu olmasına rağmen, filmin anarşist ruhunda biraz Matoga'yı görürüz çünkü Matoga "yöneticilere ve güç erklerine" güvenmez ya da onlardan bir beklentisi yoktur. [caption id="attachment_114676" align="alignnone" width="620"] Matoga[/caption] Dobra Nowina, kasabadaki zengin avcılardan birinin kız arkadaşıdır ve burada küçük bir butik işletmektedir. Aile bağlarından dolayı kötü bir geçmişi vardır ve sevgilisinin istediği gibi kullandığı bir kadındır. Duszejko bize Nowina'yı "Ona Müjde derdim. Başka bir dünyadan tüm günahlarımızı öğrenmeye gelmiş gibi görünüyordu. Hayatı biraz acı ve meşakkatliydi. Fakat Venüs ve Jüpiter'in arasındaki aşkın ve adaletin birleştiği kısma sahipti. Kötü bir kız değildi. Kayın ağacına nasıl büyüyeceğini sormayan elma ağacı gibiydi." diye anlatır. [caption id="attachment_114687" align="alignnone" width="899"] Nowina[/caption] Boros, Duszejko'nun bir yürüyüş sırasında karşılaştığı böcek bilimcidir. Öldürülen cesetlerin birini ormanda bulan ve kasabadakilerle iletişime geçen Boros, hayata bakış açısıyla benzerlikler taşıdığı Duszejko ile zamanla dost olur. [caption id="attachment_114668" align="alignnone" width="960"] Boros & Duszejka[/caption] Dyzio, minimalist bir yaşam felsefesi olan bilişim uzmanıdır. Sokakta nöbet geçirdiği bir sırada Duszejko ve Nowina tarafından bulunan Dyzio, daha sonra ikiliyle sık sık görüşmeye başlar ve kasabada Duszejko'nun arkasını kollayan nadir insanlardan biri haline gelir. Onun hakkında Duszejko'nun ilk izlenimleri ise şu şekildedir: "Dyzio gibi iyi insanlar geç olgunlaşırlar. Uzunca süre çocuk kaldıktan sonra direkt yaşlılığa geçerler. Bu, yıldız haritalarındaki Merkür'ün etkisidir. Aktif ve meraklı yalnızlardır." [caption id="attachment_114672" align="alignnone" width="1000"] Dyzio[/caption] Görüldüğü üzere filmde derinlemesine işlenmiş birçok yan karakter olduğu gibi yönetmenin bu karakterlerin her biriyle vermek istediği bir mesaj da var. Bu noktada film biraz dağılıyor. Çünkü filmin üzerine kurulu olduğu hayvan hakları-hayvan istismarı konusu zaten oldukça ağır. Üstelik konu, avcıların birer birer öldürülmesi ve cesetlerin yanındaki hayvan izleri sebebiyle Duszejko'nun ortaya attığı "hayvanların intikam alıyor olabileceği" gibi ilginç bir teori ile işlendiğinden, bu kadar dallanıp budaklanmadan gidilseydi çok daha etkileyici bir hava yakalanabilirdi. Ancak filmin içinde birden çok tema verilmeye çalışıldığı için konudan sapmalar ortaya çıkıyor. Yönetmenin filminde yer vermeye çalıştığı politik, dini ve etik değerler, şüphesiz kendi içlerinde oldukça kıymetli ve sinemada görmek istediğimiz türden şeyler. Ancak bunların böyle bir konuyla harmanlanmasının, filmin genelinde eksikliğe yol açtığı söylenebilir. Yan karakterler ve onların hayatlarından verilen gereksiz detaylar, hikayenin içindeki polisiyenin kurgusunda, zamansal hatalara sebebiyet veriyor. Ayrıca başrolümüz Duszejko'nun da, kadın bir yönetmenin gözünden dolu dolu işlenen çok yönlü bir karakter olmasına rağmen filmin sonunda öfke konusunda kendisiyle çeliştiğine şahit oluyoruz. Bunların yanı sıra filmdeki muhteşem görsellikten bahsetmeden geçmek imkansız. Dört mevsimde de birbirinden harika ışıklarla çekilen doğal Polonya manzaraları ve hayvanların yakın plan görüntüleri, filmi görsel bir şölen haline getiriyor. Tilki çiftliğinde eziyet edilen hayvanların gösterildiği tek bir sahne, bu vahşeti tüm gerçekliği ile seyirciye geçirmeyi başarıyor. Keza av sahneleri de öyle. Bu anlamda film oldukça başarılı. Polisiye kısmını yukarıdaki nedenlerden dolayı zayıf bulduğum için benim açımdan asla Fargo ile aynı kulvarda olmayan Pokot, temelinde hayvan hakları savunuculuğu ve bu işin hukuki kısmında çıkarılan zorluğu incelikle işlemeyi başardığından bence ayrı bir değere ve hitap edeceği ayrı bir izleyici kitlesine sahip.  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.