Ait Olma Özlemimiz Üzerine Keltik Yansımalar

Ait Olma Özlemimiz Üzerine Keltik Yansımalar
  • 1
    0
    0
    0
  • "Bir arkadaş, içindeki vahşi olasılıkları serbest bırakmak için senin hayatını uyandırır."

    Kimine göre yalnızlık çok değerli bir şey olabilir. Yalnızlığınla mutlu olmak, zihnini boşaltmak, kulağını kapamak bu bağlamda kişiyi özgürleştirir. Fakat bu sessizlik bir zaman sonra zihinde rahatsız edici bir boşluk yaratır. O boşluğa düşmek ise sarsıcı sonuçlar doğuracağından, yere çakılmadan önce dışarıdan uzatılan bir ipe ihtiyaç duyarız. Unutmayalım ki bir ipin uzanmayacağı zamanlar da olur. Bu zamanlarda yalnızlığı öğrenmek, onu kabullenmek ve onunla yoğrulmak kişi için bir mecburiyet haline gelir. Ait olma içgüdüsünün önüne bariyerler koyabilmek ve onu bastırabilmek için bu süreçten geçmek gerekir. Aksi takdirde düşmemek için boşluğu ezberleyemeyiz. Tartışmaya açık olabilecek olan ait olma konusuna İrlandalı şair ve filozof olan John O’Donohue ''Eternal Echoes: Celtic Reflections on Our Yearning to Belong (Ebedi Yankılar: Ait Olma Özlemimiz Üzerine Keltik Yansımalar)'' kitabında değiniyor.
    ''Bizim özlemimize karşılık veren bir dünyada yaşıyoruz; burası yankıların, bazen yavaş bile olsa, her zaman geri döndüğü bir yer… Ait olma açlığı, bizim doğamızın tam ortasında bulunur. Diğerleriyle ilişkimizi keserek köreliriz ve kendi içimize döneriz. Ait olma hissi bizim yaşamlarımızın doğal dengesidir. İnsan kalbinde, dışlandığımız zamanlarda bizim daima derin bir şekilde canımızı yakan masum, çocuksu bir taraf vardır… Dışlandığımız zaman, zarar görmeye yatkınızdır; zihnimiz esnekliğini ve doğal şefkatini kaybeder; korkuya ve olumsuzluğa karşı savunmasız bir hal alırız.'' Filozofa göre hiçbir şey kendisiyle bir değildir. Bir gem vurma olayı oluşsa dahi, insan bu ihtiyacını gerçek bağlamda inkar edemez. Kurulan iletişimlerde yakınlık, ait olmak anlamına gelir.

    Ait olma açlığımız, yalnızlık ve yakınlık arasındaki mesafe için bir köprü arama özlemidir.

    Çoğu insan, sorulduğunda muhtaç bir varlık olduğunu kabul etmeyecektir. Kendine yeteceğini ve kimseye ihtiyacı olmadığını savunacaktır. Bu çok rahat anlaşılabilecek bir güç gösterisidir. Ancak insan bunu savunurken muhtaçlığının insanlığından ve insanı diğer canlılardan ayıran duygulardan doğduğunu unutmamalıdır. Ait olma hissiyatı çoğu zaman kötü tecrübeler doğuruyor olarak görünse bile insanlar arası yakınlığın temelini oluşturur ve insanlardan uzun süreli izole yaşamak yarar doğuracak bir şey değildir. Ait olmaya karşı duyulan özlem sonsuzdur. Bir kişiye, bir nesneye, herhangi bir varlığa karşı, insan ömrü bitene kadar sürekli bir döngü olarak devam eder. İnsanı burada yaşama adapte edebilen de budur. Özlemlerin eksik kalması veya bulunmaması zıt yönde duygular oluşturur ve kişi kendini amaçsız bir yaşam içinde bulur. Amaçsızlık ve fazla aidiyetin oluşturduğu zarardan kaçınmak için özlem-ait olma arasındaki ilişkiyi dengelemek gerekir, ki bu kolay bir iş değildir. O’Donohue, kitabında insan kalbindeki hediyelerden bahseder ve bu hediyelerin nasıl uyandırılacaklarını inceler. "Kelt geleneğinde, güzel bir sevgi ve arkadaşlık anlayışı vardır. En büyüleyici şeylerden birisi de Keltçe'de anam cara olarak adlandırılan bu ruh-sevgi fikri. Keltçe'de anam kelimesi ruh, cara ise arkadaş anlamına geliyor. Yani Keltçe'de anam cara "ruh arkadaşı" anlamına geliyor. Eski Kelt kilisesinde öğretmenlik, arkadaşlık ya da manevi rehberlik yapan kişiye anam cara deniyordu. Terim aslında, hayatınızdaki saklı ve özel şeyleri ifşa ederek günah çıkardığınız kişiye ithafen kullanılıyordu.'' Anam cara dediğimiz bu fikir ve onu somutlaştırdığımız varlıkla kalbimizi paylaşabiliyoruz. Dünya üzerindeki bütün kurallar ve yaşamlar anlamını yitiriyor, onun yerini sadece "ruhunuzun arkadaşı" alıyor. Kelt anlayışında ruh kutsaldır, üstüne herhangi bir baskı veya kısıtlama konulamaz. O'Donohue'ya göre de anam cara, platonik/karşılıklı aşk kıyasına bile girmeyen, çok daha yüce bir şey. "Bu sevgide siz maskesiz ve gösterişsiz bir şekilde anlaşılıyorsunuz. Yüzeysel ve işlevsel yalanlar ve sosyal tanışıklığın getirmiş olduğu yarı-gerçeklikler geri çekiliyor, kendiniz olabiliyorsunuz. Sevgi size derin bir anlayış veriyor ve bu anlayış da değerli bir şey. Anlaşıldığınız yer evinizdir. Anlayış, aitliği besler. Gerçekten anlaşıldığınızı hissettiğiniz zaman kendinizi, diğer ruhun güvenine ve sığınağına bırakmak konusunda özgür hissedersiniz. Arkadaşlığın ruhunuz için – varlığınız ve karakteriniz ve zihniniz ve sağlığınız için – ne kadar önemli olduğunu fark ederseniz; ona zaman ayırırsınız… Fakat birçoğumuzun, bir şeyin önemini fark etmeden önce başımızın derde girmesi gerekiyor… Bizi perişan bir hale sokan şeylere umutsuzca tutunmamız, insanların yalnızlık nedenlerinden birisidir ve… neye sahip olduğumuzu, onu neredeyse kaybedecekken anlarız." Anam Cara'nız için geç kalmamanız dileğiyle... Kaynak: 1

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.